Oturup beklerken aklımıza bir iş yapmak gelebilir, ve hemen kalkar o işi yaparız. Akla gelen her şey, bir saniye öncesinden bilinmektedir. İki saat sonra o işleri yaparız, veya iki yıl sonra şu işi yapmak istiyorum deriz, ve iki yıl aradan sonra o işi yaparız veya başka iş yaparız. Bir işin ortaya çıkma zamanıyla, o işin tasarlanan zamanı farklıdır. Bu, çok basit bir hal gibi görünüyor fakat devamlı yaşanan böyle basit haller büyük bir düzenin varlığını gizlemektedir. Zaten tasarlanan her iş de her zaman gerçekleşmez. Eğer başarısız olmuşsak bizde doğal olarak çok basit sebepler ve bahaneleri hemen buluveririz. Eğer gerçekleşirse, o zaman da bizim eserimiz olmuş olur.
Bu, çok basit bulduğumuz sebep ve bahanelerden yola çıkarak onları kimin nasıl tasarladıklarına bir bakalım. Öyle ya, madem karşılaşıyoruz, düşünülmeyen, planlanmayan, tasarlanmayan bir iş de ortaya çıkmamalı. Hepimizin görüp bildiği sebep ve bahanelerin nasıl planlandıklarını anlayıp anlatabilmek için bütün insanların alın yazısı veya kader dediğimiz plan ve programlarından haberdar olmak gerekirki , bu da bizler için imkansızdır. Mekanizmanın, idare mekanizmasının en ücra saçaklarından birisi olan insanı, insanın bazı hallerinin iç yüzünü anlayabildiğimiz takdirde, karşımıza idrak dışı karışık yapılar çıkacaktır. İnsan aklının alamayacağını anlarız. Madem bütünü anlayamayacağız, o zaman bizde saçaklar üzerinde olan insanı, yani insan üzerinde duracağız zira görünmeyen şeyler kıyas etmeden anlaşılmıyor. Bu konuya aşina olmayanlar için söylüyorum, yapılan hipnotizma celselerinde örnekleri vardır. Mesela, yapılacak herhangi bir iş haftalarca evvelinden celse esnasında bir varlığa anlatılır. Aradan geçen süre içinde o hiçbir şey hatırlamaz ve hatta celseyi de hatırlamaz. Yapacağı işin zamanı dakika dakika yaklaştığında işi hatırlaması gerekirken sıkıntı ve tedirginlik başlar. Yapacağı işi hatırlayamaması ve sıkıntının baş göstermesi çok büyük ipuçlarıdır. Daha sonra, tam zamanında her ne iş tavsiye olunmuşsa onu mutlaka yapıp bırakıyor. Burası da çok önemli çünkü yapılacak iş bitince sıkıntı da bitiyor. Yani bu demektir ki, yüksek şuur, tasarladığı programın da neler varsa kesinkes yerine getirecek demektir. Bizler bir şeyler yapmak için hep telaş içinde koşuyoruz. Yapılacak işleri şöyle bir belirlemişiz fakat unutmuşuz. Bir iş tasarlıyoruz planlar yapıyoruz kah başarılı oluyoruz kah olamıyoruz. Çok basit ifadeyle başarısızlık, hazırlanmış planın dışında tasarlanan işlerdir. İnsandan gayri hiçbir varlık böyle büyük deneylerde bulunmaz. Çoğu kez heveslenip yapmak için içimize doğan işleri değil, zorluğuna ve sıkıntısına katlanmayı göze alıp kar getiren işlere bakıyoruz. Elbette bu her zaman yolunda gitmeyecektir. Bizler için başarısızlık, becerisizlik olarak görülebilir ve öyledir, fakat varlık için başarısızlık o işin başarılmasından çok daha büyük kıymet ifade edebilir. Buradan yola çıkıp işi gevşetmemek lazım. Herkes gerçek plan ve programını öğrendiği vakit yeryüzünde başarısızlığa uğrayacak hiçbir iş kalmayacaktır. Gösterdiğiniz sebep ve bahanelerin arkasında devasa bir mekanizmanın, idare mekanizmasının varlığını ve faaliyette olduğunu bilmek, yeni yeni planlar programlar yapmamıza engel teşkil etmez. Bilakis, daha bir güvenle, umutla, arkamızda bizi destekleyenlerin varlığını bilerek büyük işler tasarlamamıza yol açar, çünkü hiçbir zorlu veya başarısız işte yalnız kalmadığımızı öğrenmiş oluyoruz. Şimdi hiçbir iş yapmadan oturup bekleyelim, Aklımıza yapılacak bir iş de gelmesin. Hatta geçmişte olanları veya haksızlıkları çekip çekiştirelim, ve zamanı bir süre böyle harcayalım, yapmakta olduğumuz bir işimiz varsa onu da kaytaralım bakalım ne olacak. Sonucun tahmin edilmesi her halde zor değildir, istenmeyen varlık oluruz, ama benim derdim herkesten çok, çünkü yapabileceğim tek iş ve tek imkan elden gidiyor, ne yapabilirim ki ! diyebilirsiniz. Yukarıda anlattık. Herkesin işi hazır ve yalnız değilsiniz, tembellik etmeyin. Yenilikler kimseyi korkutmamalı, çünkü çok büyük yenilikler kapımızı çalmak üzere bekliyor. Çok küçük bir gayret çok küçük bir imkanı hemen sunarken, çok büyük bir gayret çok büyük bir imkanı her zaman sunmaz, ve şöyle dersiniz. Durup dururken başarısızlığa uğradık, veya aklıma bir bilet almak geldi ve durup dururken şansım açıldı. Ya da, durup dururken adam gelip bana çattı. Hiçbir hadise durup duruken oluşamaz, tek halkadan zincir olmaz…
Muharrem Gök ( 1998 )