GALAKTİK İNSAN - Virginia Essene ve Sheldon Nidle - Bölüm 7

http://www.dunyaana.com/images/man70.jpgTufandan Sonra

Dünya tarihi ile ilgili önceki bölümlerde, Washta, Mikah ve Teletron, gezegeninizdeki insanların çoğu tarafından mitolojik ya da efsanevi olarak kabul edilen olayları ayrıntılarıyla açıkladılar. Anlayacağınız gibi, bu öyküler Dünya'nın ilk insan uygarlığının gerçek tarihidir. Aynı Sirius Konseyi olarak, şimdi size Atlantis'ten günümüze dek tarihin akışını daha iyi anlamanıza yardımcı olacak bazı bilgiler vereceğiz. Bu tarihi ayrıntıları açıklamak bu bölümün asıl amacı olacak, çünkü tarihi ve genetik kökenlerimizi bilmek hayati bir önem taşır.

Konseyimizin önceki bölümde de anlattığı gibi, Atlantis'in çöküşünden sonra, Libya/Mısır imparatorluğu ve Hindistan'daki Rama imparatorluğu yükselişe geçti. Bu iki imparatorluk, Sümer İmparatorluğu'nun da katkısıyla büyük ve insafsız bir çatışma başlattı ve tüm bunlar Gökkubbe'nin parçalanıp Büyük Tufan'a yol açmasıyla sonuçlandı. Yaklaşık altı bin yıl önce meydana gelen bu tufan gezegeninizin tarihini, fiziksel çevresini değiştirdi ve insan ömrünün kısalmasına neden oldu. Atlantis/Lemurya devirleri ile bugün Dünya gezegeninde sergilenen inanılmaz oyunun arasına gerçekten de sudan bir duvar çekilmiş oldu.

Dünya tarihini size bütünüyle sunabilmek için, tufan sona erip sular çekildikten sonra neler olduğunu da anlatmamız gerekir. Tüm gezegeninizdeki insan nüfusu çok az bir sayıya inmişti. Sular yavaş yavaş geri çekilirken, insanlar insan uygarlığını nasıl onarabileceklerini düşünerek sığınaklarından çıkmaya başladılar. Dünya'nın koruyucu sınıfları (Atlantisli, Mısırlı, Hindistanlı ve Amerikalı seçkin sınıflar) aniden kendilerini son derece zorlayıcı bir rolde buldular. Bu Dünyalı sınıflar, bu kadar korkunç bir can ve mal kaybından sonra -özellikle çok değişmiş coğrafî bölgelerle- insan uygarlığını yeniden nasıl başarıyla kurabileceklerini hayal edemiyorlardı.Eğer bir an durup, bitmeyen bir tufan sonucunda suyla kaplanmış bir dünyayı gözünüzde canlandırırsanız, o insanların bu dehşet verici olay sırasında ve sonrasında yaşadıkları şok, depresyon ve umutsuzluğu belki hissedebilirsiniz.

Bundan dolayı, onlar şimdi mahvolmuş ve harabeye dönmüş Dünya gezegenine hükmeden uzaylı gruplardan yardım istediler. Pleiadesliler'den ve diğer çeşitli asi gruplardan, bir kez daha Dünya'ya insan uygarlığını getirmek için yardım etmeleri istendi. Bu rica, Atlantis ile işbirliği yapmış Pleiadesli asilerin ve onların müttefiklerinin ağır müdahalesine yol açtı. Büyük Tufan sırasında, Atlantisliler ve onların işbirlikçilerinin çoğu, kendi güvenlikleri için Hadar Yıldızı'na (ayrıca -Centaurus takımyıldızında bir yıldız olan- Beta Centauri adıyla da bilinir) kaçmışlardı. Böylece, eski kalpsiz Dünya liderleri bu kriz zamanında karar vermek için orada değillerdi.

Hadarlı insanlar, Dünya'daki insanların tüm bu kötü durumunu önceki parlak uygarlığın hak ettiği karmik bir yıkım olarak görüyorlardı. Mars ve Venüs'teki eski uygarlıklar gibi, aynı şekilde anılacak bir yıkım olarak! Hatta, yeni Hadar III kolonisinin Yönetim Konseyi, asi Pleiadesliler'den bu yıkılmış uygarlığa müdahale etmemelerini ve onu mevcut düşük kültür ve teknoloji düzeyinde tutmalarını istedi. Hadarlılar, bu yaklaşımın Büyük Tufan'ın neden olduğu yıkıma uygun ve saygılı davranmak anlamına geldiğini düşünüyorlardı. Bu güçlü rica, asi Pleiadesliler, onların müttefikleri ve şimdi Hadar yıldız sistemindeki bir gezegende yaşayan Atlantisli bir kısım seçkin sınıfın arasında bir tartışma başlattı. Bu tartışmayı asiler kazandı. Kendi amaçları doğrultusunda, asi Pleiadesliler insan uygarlığını desteklemek istiyorlardı ama bu dev görevi nasıl başaracaklarını bilemiyorlardı.

En sonunda, bu asi Pleiadesliler Dünya'nın sadece dört bölgesinde yeni koloniler kurmak üzere bir plân yaptılar. Bu bölgelerden ilki Ortadoğu idi ve burası Sümer kolonisi haline geldi. İkinci koloni Meksika'nın orta bölgesindeki vadide kuruldu ve burası ilk ya da Olmec-öncesi Orta Amerika uygarlığı haline geldi. Bu kolonilerin üçüncüsü Rama İmparatorluğu'nun eski topraklarında, İndus Nehri'nin yukarı deltasında ve Çin'in (bugünkü Xian kentine yakın) kuzey-orta bölgesinde kuruldu. Dördüncü koloni, Nil Nehri havzasında ve eski Libya/Mısır İmparatorluğu'nun merkez bölgesinde kuruldu. Bu dört bölgenin bu gezegende insan uygarlığını başarıyla yeniden kurmak için uygun yerler olduğuna karar verdikten sonra, sıra ne tip uygarlıkların seçileceğini tayin etmeye gelmişti.

Eğer yeni bir insan uygarlığı başlatabilseydiniz, ne tür bir yönetim biçimi seçeceğinizi düşünün. Dört kültürün hepsi de asilerin Pleiades uygarlığının temel dayanaklarıyla ilgili kendi uyarlamalarını yansıtacak olmasına rağmen, hangi ana kültürün en iyi olduğu hususunda bir tartışma vardı. Bundan dolayı, yeni Dünya kolonilerinin her biri diğerinden bir biçimde farklıydı. Aynı zamanda, tufandan sağ çıkan diğer insanlar da debelenerek, güçlükler içinde kendi yerel insan uygarlıklarını yeniden kurmaya çalışıyorlardı.

Ortadoğu'daki Sümer Uygarlığı'nı kurmakla yükümlü asiler grubu, buradaki devlet sistemini, kendilerinin denetleyici tanrılar rolü oynayacakları hiyerarşik bir yapıya dayandırdılar. Bu denetleyici tanrılar, Dünya'nın mutasyona uğramış insanlarına, kendilerine neden huşu ile tapınılmadı gerektiğini vurgulayan bir yaradılış miti sundular. Bu eylem, Sümer Uygarlığı'nın ilk oluşumuna ve ayrıca Pleiadesli asilere kendi kurucuları olarak huşuyla tapınmalarına yol açtı. Büyük Tufan'dan yaklaşık yüz yıl sonra, başka bir asi grup Mısır'a geldi ve bir uygarlık kurmaya başladı. Bu Pleiadesli ve Centauruslu asiler, Büyük Piramit'in simgelediği Lemurya mirasını yok etmenin bir yolunu bulmaya azmetmişlerdi. Onların fikirleri, bir tanrı-kral figürünü kullanarak hükmetmek ve sağ kalanlardan eski teknolojik sırlan ve tarihi gizlemekti.

Aşağı yukarı aynı zamanda, Meksika'da, tufan-öncesi uygarlıklann şimdi tamamen yıkılıp parçalanmış çeşitli kalıntıları vardı. Meksika vadisinde yaşayanlar, Lemurya tarafından yaratılmış ve daha sonra gelen Kraliçe Mu ve kardeşi Prens Mayam tarafından desteklenmiş bu uygarlıkları yeniden yaratmaya kalkıştılar. Ancak bu görevi tamamlayacak teknolojiden yoksundular ve tufandan önceki uygarlıklarını başarıyla yeniden yaratmalarını sağlayacak teknoloji ve gerekli yönetim kavramları konusunda uzaylı denetleyicilerinin yardımına ihtiyaç duydular. Bu müdahale hemen olmadı. Ancak, en sonunda başka bir Pleiadesli ve Centauruslu asi grup geldi ve Meksika'da kendilerinin hiyerarşik yapılarını, ruhsal kavramlarını ve mitolojilerini yansıtacak birkaç uygarlık kurdu.

Başka bir asi grubu da Asya kıtasına geldi ve Rama Imparatorluğu'nun eski topraklannda (Indus Nehri vadisinin yukarı deltasında ve kuzey-orta Çin'de, Xian kenti yakınlarında) koloniler kurdu. Bu Pleiadesli ve Centauruslu asiler grubu kendisine başka bir görev de vermişti. Baş rakiplerinin eski yerini değiştirmek istiyorlardı, ama bir yandan da Rama İmparatorluğu'nun etkisinin bu bölgede hâlâ güçlü olduğunu biliyorlardı. Asiler ayrıca, Lemurya'ya adanmış birçok tapınak ve piramidin ve Rama İmparatorluğu'nun birçok gizli arşivinin hâlâ kullanıldığını da biliyorlardı. Onların müdahalesi, pek çok tapınak arşivinin ve çeşitli piramit rituellerinin, Lemurya ve Rama ile Pleiadesli/Centauruslu asilerin kültürel geleneklerinin tedricen karışıp birleşmesini sağlayacak şekilde ustalıkla değiştirilip saptırılmasını içeriyordu.

Ne yazık ki, tufandan sağ çıkan insanların çoğu artık eski tam bilincinden yoksundu. Pleiadesli asiler ve müttefikleri bu olguyu fark ettiler ve bu kısmen bilinçli, mutasyona uğramış varlıkların çok iyi bir biçimde yönetilip geliştirilebileceklerini anladılar. Bu talihsiz hedefe, bu gezegendeki spiritüel olmayan dinin uzun ve hazin tarihi sonucunda ulaşıldı. Allahtan, Dünya'nın Spirituel Hiyerarşileri (Leydi Gaia ve melekler, başmelekler) hâlâ bu mutasyona uğramış insanların bile Dünya'nın koruyucu üçlüsünün bir parçası olması gerektiğine inanıyorlardı ve bu yüzden insanların Dünya'yı yeniden nüfuslandırmalarına izin verildi. Spirituel Hiyerarşiler, sonuç olarak, bu deneye mümkün olduğunca müdahale etmeye karar verdiler.

Bu gezegeni denetleyen meleklerin ve başmeleklerin müdahalesi, ara sıra değişik varlıkları temsilcileri olarak göndermelerini ya da seçilmiş insan uygarlıklarına vizyonlar göstermelerini içeriyordu. Bu semavi vizyonlar -belli çekirdek inançları toplumlarına sunmaları için gerekli ilhamları vererek- bu dünya-dışı asilerce kontrol edilen uygarlıkların içinde spiritualize olmuş insanlar yaratmaya yardımcı oldular. Bu inançlar Dünya insanlarının ruhsal gelişim ve tekâmüllerine yardımcı olacaktı. Bu süreç bugüne dek sürdü. Aslında, o kısmen bilinçli Dünya insanlarının iyi ve kötü kavramını tanıyıp kabullenmelerine ve daha adil bir yönetim biçimine ihtiyaç duymalarına sadece bu spirituel müdahale yardımcı oldu.

Tarih yeniden başlamıştı, ama insanların temel ruhsal özü tamamen parçalanmıştı. Bu, Büyük Tufan'dan sonraki iki bin yıl boyunca hiyerarşik imparatorlukların hüküm sürmesine ve çeşitli kent devletleri arasında yapılan pek çok savaşa neden oldu. Bu küçük koloniler eninde sonunda daha büyük imparatorluklar yarattılar ve daha da kanlı savaşlara neden olacak teknolojileri kullanmayı öğrendiler. Bu korkunç savaşlar, ilk uygarlaşma devresinden sonraki üç bin yıla damgasını vuracak ve Dünya insanlarını şimdiki atom bombaları ve nükleer başlıklar zihniyetine getirecekti.

Daha önce de söylediğimiz gibi, Dünya'daki insan uygarlığı, Atlantis'te yaşanan sorunların baş sorumlusu olan Pleiadesli asiler ve onların müttefiklerinin dış müdahaleleriyle yeniden kurulmuştu. Kendilerinin yaratıcı-tannlar oldukları inancını insanlar arasında pekiştirmek için bu asi "tanrılar" Dünya insanlarına ilk önce taş binalar ve anıtlar gibi büyük ve kalıcı yapılar inşa etme yöntemlerini öğrettiler. Dünya insanları (Büyük Tufan'm yarattığı felâket yüzünden) nasıl esaslı bir yapı inşa edebileceklerini unutmuşlardı ve bu yüzden de bunun onlara öğretilmesi gerekiyordu.

Asiler, Stonehenge gibi çeşitli tufan öncesi taş yapıları yeniden yaratmak amacıyla eski yapıların projelerini kullanarak, insanlara bu yöntemleri öğretmeye ve bu yapıları inşa etmeye başladılar. Bu taş yapıların işlevi, şimdi kendilerini saygı ve huşuya değer tanrılar olarak sunan asilere bir tapınma yeri olarak kullanılmalarıydı. Kendilerine hiçbir biçimde itaatsizlik yapılmasına izin vermek istemediklerinden, "ilahi hakla" yönetme kavramı Dünya insanlarına Spirituel Hiyerarşi tarafından değil, negatif eğilimli varlıkların kurduğu bir asi hiyerarşi tarafından telkin edilip aşılandı.

Kadim zamanlardaki "tanrıların" gerçek bir tanrı değil sadece bu asi insanlar olduklarını söyleyebiliriz. Onlar sadece kendi hiyerarşik uygarlıklarını kurmak için bu dünyaya gelmiş galaktik Pleiadesliler, Centauruslular ve diğer uzaylı gruplar idi. Bu Federasyon kaçkını asiler, mutasyona uğramış Dünya insanlarını kendilerine biat ettirdiler ve ilk kez Atlantis'te benimsenip kullanılan kavramları -seçkin sınıfa adeta tapınan, köle gibi boyun eğip hizmet eden bir uygarlık kavramını- sürdürdüler. Bu kavram gününüze kadar sürmüştür.

Bununla birlikte, M.Ö. on beşinci yüzyıldan on ikinci yüzyıla dek, ışığın ve karanlığın güçleri arasında yapılan çeşitli galaktik savaşlar ve diğer boyutlararası müdahaleler asi Pleiadesliler'in bu gezegen üzerindeki kontrollerini sürdürmelerini zorlaştırdı. Bu kötü durum, Pleiadesli asilerin insan uygarlığı üzerindeki otorite -başlangıçta Kadim Mısır, Hindistan, Çin ve Amerika uygarlıklarında kurulmuş bir otorite- konumundan çekilmelerine yol açtı. Bu ani geri çekilişleri, insanlar arasında yeni bir bilgi sisteminin (modern bilimsel mantığın) ortaya çıkmasına olanak verdi. Dünya insanları şimdi, onlara daha önce "tanrılar" (çeşitli dünya-dışıasi gruplar) tarafından verilmiş bilgiyi alıp onu kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başladılar.

Bu ani geri-çekilme insan uygarlığı için büyük bir ikileme neden olmuştu. Dünyalı seçkin sınıflar artık tanrılarının onları bütünüyle desteklemediklerini, ve yöneticiler, gökler ve sıradan insanlar arasında,"tanrıların" tamamen mevcut olmadıkları yeni bir ilişki ve otorite devresinin başladığını hissettiler. Böylece, insan uygarlığı kendi semavi bilim uyarlamasını geliştirdi. Bu yeni uygarlığı yaratıp onun kendi plânladıkları oranda gelişmesine izin veren asiler, Pleiades Yıldız İttifakı ana savunma güçlerinin geçici bir müdahalesi sonucunda ayrılmak zorunda kaldıklarından, orijinal kozmik semavi bilim ve onunla ilişkili felsefe alanı gelişti.

Gezegensel hâkimiyetteki bu ani değişiklik, insanlar üzerinde -uygarlıklarına kimin rehberlik yaptığı konusunda kötü bir durum yarattı. Büyük Tufan'dan beri insanlar, bedenlerini mutasyona uğratan ve zihinsel yeteneklerini azaltan ters gezegensel koşullar yüzünden daha da olumsuz bir değişim geçirmişlerdi. Bu koşullar Dünya atmosferi içeri büyük ölçüde radyasyon taşıdığı zaman ortaya çıkmıştı -bu insan ömrünü bin yıldan sadece birkaç on yıla indiren bir fenomendi. Dünya insanları ayrıca birden, sekiz ila on kadem uzunluğundaki normal bir galaktik insan boyundan ancak beş ila altı kadem uzayabilen bir boya inmişlerdi. İnsan boyundaki ve ömründeki bu değişiklikler Dünya insanlarının tam bilinçli olabilme yeteneğini çok sınırladı ve insanların çoğunu bu sözde "tanrıların" etkisine açık bıraktı.

Tarihe göre, o halde, Pleiadesliler ve diğer asiler gezegeninize gelip kendi iradelerini Dünya insanlarına dayatmışlardır. Ancak, Spirituel Hiyerarşi insanların Işığın yoluna - gerçek Tanrılık yoluna- erişeceklerini biliyordu; çünkü Spiritüel Hiyerarşi müdahale edip, (hem galaktik hem de Dünyalı) insanlara bir vizyon sunmuştu. Spirituel Hiyerarşi, Dünya'nın mutasyona uğramış insanlarına bu ışık ve sevgi verildiği takdirde, bu insanların gelecek bir zamanda bu ışıkla bir olabileceklerine inanıyordu, insanlar mutasyon süreci yüzünden bilinçlerinin büyük kısmını yitirmiş olsalar da, az sayıdaki insanda yeterince genetik madde korunmuştu ve böylece ara sıra tam bilincin kalıntıları ortaya çıkıyordu.

Bu semavi vizyonlar tarafından en çok etkilenenler kadim dünyanın medyumları ya da kâhinleriydi ve bunların bilgisi insan uygarlığına günümüze dek yardımcı olmayı sürdürdü.

Gerçek kâhinler ya da medyumlar bugün de Dünya insanları arasında meydana gelen bilinç artışının öncüleri ya da habercileri olarak hizmet etmektedirler.

Sizlerin artık karantinadan ve mutasyondan kurtulup galaktik insanlar olmanızın zamanı geldi. Bu süreç şimdi gezegeninizin her yanında yaşanıyor ve bizler bu sürecin içerdiği şeyleri tamamen anlayabilmeniz için size rehberlik yapmaya ve sizi hazırlamaya çalışıyoruz. Böylece, içinde bulunduğunuz durumu size günlük dilinizle anlatıyor ve bu durumun nedenlerini daha iyi anlayabilmeniz için, bu durumunuz ile geçmiş uygarlıkların yarattığı olaylar ve koşullar arasındaki bağlantıyı size açıklıyoruz. Uygarlıklar büyük ölçüdeki barbarca uygulamalardan ve katliamlardan, yüksek teknolojili savaşlara geçtiler ve toplumların yükselip yükselip çökmelerine neden oldular. Ancak bugün tüm insanlık için garip ve harikulade bir model gerçekleşiyor ve bu –hepinize vurgulamak istediğimiz- yeryüzünün sarkışıdır.

Bu gezegen şimdi Spirituel Hiyerarşiler ile yeni bir bağlantı oluşturma sürecinin ortasında bulunuyor, insanlar ayrıca yeniden tam bilinçli bir uygarlık yaratma sürecindeler. Dünya insanlarının, kadim Mısır ve Hindistan'ın büyük barbarca uygulamalarından ve bilincinden ve Amerika kıtalarındaki ve Okyanusya (Orta Pasifik Adaları) 'daki dini veçhelerden uzaklaşırken, yamyamca uygulamalardan da kurtulduğunu gördük, insanların birbirlerine davranış biçimlerin de olumlu yönde bir gelişme gözlemlemiş olsak da, bunlar bir uygarlıktan diğerine güçlükle görülebilen çok küçük gelişmelerdi. 20. Yüzyılımız'daki katliamlar ve yıkımlar ise kadim Mısırlılar'ın, Sümerler'in, Hintliler'in ya da Amerikalılar'ın en barbarca uygulamalarını birçok açıdan fazlasıyla geçmiştir. Ama yine de, bu gezegendeki bilincin gelişmekte olduğu bilinen ve güvenilir bir gerçektir. Dünya insanları şimdi yeni bir çağın gelişini deneyimliyorlar ve beş bin yılı aşkın bir süre önce yaşanan Büyük Tufan'dan günümüze dek olan Dünya tarihini anlamlı ve önemli kılan da budur.

Eğer o zamana dönebilseydik, Büyük Tufan'dan hemen sonra, Pleiadesli asilerin hâkimiyetinin en güçlü olduğu korkunç olumsuz ve karanlık bir dönemin yaşandığını görürdünüz. Bununla birlikte, onların hâkimiyetleri bu gezegenden yavaş yavaş kalkarken, insanlar az da olsa bir bilinç gelişimi gösterdiler. Bu gelişme, Siriuslu atalarınızın zaman zaman uygarlığınıza müdahale etmelerine ve Mesih'in büyük ışığına ve Quetzalcoatl'in gelişine olanak verdi. Hem İsrail'de Mesih, hem de Amerika'da Quetzalcoatl, bu gezegende muazzam bir sevgi zamanına damgalarını vurdular. Bu  gezegenin, er geç, gelecek galaktik uygarlık tarafından temsil edilen bilincin büyük ışığıyla aydınlanmasını mümkün kılacak bir bilinç ağını yaratmak için, artık bu güçlü sevgi ve ışıktan tam anlamıyla yararlanılmaktadır. Eğer insanlar bu enerjiyle bir olmayı sürdürürlerse, içlerinde bir "yükseliş" (titreşimlerini yükselterek ışık-bedene dönüşme ve ölümsüzlüğe kavuşma) ya da değişim (transformasyon) potansiyeli bulunduğunu keşfedeceklerdir. Bu yükselişte, ışık bedenlerinin ve fiziksel bedenlerinin nasıl ruhlarını evrensel fiziksel yaradılışın fiziksel veçheleriyle birleştiren bir realite oluşturabileceğini keşfedebilirler.

Siz Dünya insanları, bundan dolayı, yeni bir uygarlığın doğuşuna yol açacak muazzam bir tekâmül devresinin ortasında bulunuyorsunuz. Çünkü, tekâmüli uyumsuzluğun tohumlan içinde, şimdi yeni ve muhteşem bir yolun başlangıçlan yatıyor. Dünya insanları yakında, gelen tam bilincin yeni ışığını anlayabilecek, tanıyabilecek ve buna sahip çıkabilecekler. Bundan dolayı, insanlar Dünya'nın tarihinde büyük bir titreşimsel şarkının yeni bir ışık, yeni bir yol ve yeni bir varoluş meydana getirmek üzere olduğunu bilmeli ve idrak etmelidirler. Tüm galaktik insanlar, en sonunda, ilk kez insanlık tarihinin başlangıcında bu gezegene verilmiş muhteşem ışık armağanını kazanacaklardır. Şimdi, tüm Dünya insanlarının gerçek tarihlerini hatırlamalarının ve hak ettikleri tam bilinçlilik mirasına sahip çıkmalarının zamanıdır.

Bu bölümde verilen bilgiler hakkında zihninizde birçok soru uyanabilir. Aşağıda, Virginia Washta'ya,"Tufan'dan Sonra" bölümünde verilen bilgilerle ilgili sorular sormaktadır.

Soru ve Yanıt Bölümü

Virginia: Bize yardım etmeye geldiğiniz için size teşekkür ediyor ve hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Şimdi, lütfen, Pleiadesli ve diğer asilerin, kendi gezegenlerindeki yöneticilerinin herhangi bir kontrolü ya da müdahalesi olmadan, olumsuz faaliyetlerini sürdürmelerine niçin izin verildiğini açıklar mısınız?

Washta: Pleiades Yıldız İttifakı, savunma kumandanlığının bir parçası olarak, ileri karakol kumandanlıkları ya da ileri devriye grupları oluşturmuştu. Onlara sınır bölgesi askerleri de diyebilirsiniz, çünkü onlar gezegenlerinden uzakta ve oldukça kendi başlarına buyruktular. Bu kumanda personeli, kolonileştirdikleri yıldız sistemleri üzerinde kendilerine tam yetki verildiğinden, en sonunda asilere dönüştüler. Onların amacı tüm Pleiades sistemini saldırılardan korumak olduğundan, kendi kültürlerini müdahalesiz bir biçimde geliştirebildiler.

Ve diğer ileri karakol kumandanlıklarıyla birlikte, çeşitli dinozorumsu ve sürüngenimsi grupların Pleiades sistemine ve Taurus takım yıldızmdaki ilgili diğer yıldız sistemlerine girişlerini başarıyla önleyen savunma plânları yaptılar. Atlantis devrinde bu asilere ayrıca gezegeninizdeki Atlantis bölgesini kolonileştirme yetkisi de verildi. Bu mutlak güçle, Atlantis'in son günlerinde Atlantisliler'i çeşitli genetik deneylere katılmaya ikna edebildiler. Bu genetik deneyler, daha önce de açıkladığımız gibi, gezegeninizde bugün yaşayan mutasyona uğramış insanları ortaya çıkardı. Bunu yapmalarına izin verilmesinin nedenine gelince, Pleiadesliler "karma" sistemi ya da gelişimin tekâmüli aşamaları denen bir şeye inanırlar. Onlar, bir gezegen belli bir gelişim sistemini seçtiğinde -bir alternatif ya da başka bir gelişim aşaması o yıldız sisteminde ortaya çıkana kadar- mevcut gelişim sistemine saygı gösterilmesi gerektiğine inanırlar. Yalnızca, o sistemin tekâmülünde bir karma ya da realite değişikliğine neden olacak bir olaylar dizisi varsa o zaman müdahale ederler. Bundan dolayı, Pleiades liderleri asilerin talihsiz deneylerini sürdürmelerine izin verdiler ve çok, çok küçük biçimlerde yaptıkları hariç, direkt olarak müdahale etmediler.

Öte yandan, Siriuslular memeli-deniz-yaratıklarıyla ve insanların tam bilinçli hale doğru gelişmeleri için zaman zaman girişimde bulunan Spirituel Hiyerarşi ile işbirliği yapıyorlardı.Onların birçok denemesi -hatta Mesih'in Altın Işın enerjisini getirmeleri bile-Dünya'daki uygarlığın tekâmülünde ani bir değişiklik yaratmadı. Bununla birlikte, bu girişimler Siriuslular'm istedikleri ruhsal tohumları ekti, ki böylece tam bilinçli bir uygarlık kurma yolundaki bir sonraki aşama artık gerçekleştirilebilirdi. Siriuslular, başlattıkları şeyin, gezegensel bir koruyucu olacak tam bilinçli bir Dünya insanının yeniden oluşmasında bir dayanak olarak kullanılabileceğini umuyorlardı.

Buda, İsa ve diğerlerinin dünyaya getirdikleri bu yeni sevgi ve bilgelik kavramları, şimdi gerçekleşmekte olan bir enerji modelidir. Bu spirituel enerji, Spirituel Hiyerarşi'nin Dünya gezegenine bir kez daha galaktik bir insan uygarlığı getirmesini sağlayacak dayanak olarak hizmet edecek bir yüksek bilinç ağı yaratmıştır.

Virginia: Peki, bu asilere ne oldu? İstedikleri şeyi yapmalarına izin mi verildi? Onlara hiç müdahale edilmedi mi?

Washta: Zaman zaman istediklerini yapmaları şiddetle engellendi. Bununla birlikte, Pleiades sistemi karma ve tekâmül kavramını ancak şimdi değiştiriyor ve daha şefkatli bir galaktik insan uygarlığını benimsiyor. Onlar şimdi, asileri geri çekme ve daha önce ileri karakol kumanda gruplarına verilen mutlak bağımsızlığı kısıtlama sürecindeler. Şimdi galaksinin bu mıntıkasında devam eden bu süreç, asilerin yüz binlerce yıldır yarattığı terör saltanatına bir son verecektir.

Virginia: Siriuslular bizimle ilgilenmiş olsalar bile, Dünya adına daha yüksek bir mercinin karar vermemiş ya da müdahale etmemiş olması bize şaşırtıcı görünüyor.

Washta: Siriuslular, Galaktik Federasyon tarafından olmasa bile, en azından bir başka biçimde daha önce müdahale edilmesini cidden istediler. Ancak, Federasyon Bölgesel Konseyi, Siriuslular'm bu isteğini reddetti ve yapabilecekleri tek şeyin bu enerjiyi değiştirmek olacağını söyledi. Spirituel Hiyerarşiler, güneş sisteminizdeki karmik gelişmede bir değişiklik olduğu konusunda fikir birliğine vardılar ve bu yüzden, mutasyona uğramış insanların yavaş yavaş tekâmül edip olumlu ve olumsuz davranış arasındaki farkı öğrenmeleri gerektiğine karar verdiler. İnsanların, bu kavramı bütünüyle anladıkları ve (bu yüzyılda yapmakta oldukları gibi) büyük bir bilinç gelişimi gösterdiklerinde, ancak o zaman gerçek miraslarını deneyimlemeye hazır olacakları düşünülüyordu.Bu yüzden, Siriuslular kendilerine tanınan küçük faaliyet alanını kullanmaya ve Mesih enerjileri vasıtasıyla sevgi ışığını bu gezegene getirme konusunda Spirituel Hiyerarşi ile işbirliği yapmaya karar verdiler.

Virginia: Mutasyona uğramış bulunan Dünya insanları, karanlık güçlere direnemeyecek kadar güçsüz olduklarında kimse onların adına konuşmuyorsa ya da onlara zarar verenleri engellemek istemiyorsa, Tanrı'ya ya da Federasyon'a nasıl saygı duyabilirler?

Washta: Hem Siriuslular hem de Mesih bilinci hiyerarşik enerjileri çok uzun bir zaman boyunca insan ilişkilerine, meselelerine müdahale etmeye çalıştılar. Onlar insanlara, son birkaç bin yıl içinde gelişmiş hiyerarşik iktidar yapılarına ve ezici ekonomik sistemlerine sevecen bir alternatif bulunduğunu öğretiyorlar. Bu müdahale yavaş bir süreç olageldi. Ama gezegeninize getirilen bu sevgi ve bilgelik enerjileri artık vahşet, savaş ve şiddet eylemlerini yavaşlatıyor. Her insanın ruhunun olanları anladığını ve bu gezegene verilen kehanetlerin böyle bir temizlik zamanının geleceğini bildirdiğini hatırlayın. Bu, Spirituel Hiyerarşi tarafından, uygun ruhsal sonuçlan doğurabilecek tek tekâmül modeli olduğuna karar verilen bir sistemdi. Biz artık bu tekâmülü hasat etmeye, gezegeninizdeki insanları yeniden tam bilinçliliğe -yeniden Galaktik Federasyon'a, ve bir vitrin gezegen olacağınız gerçek kaderinize- eriştirmeye hazırız. Siz ve gezegeniniz tüm bu galaksiye büyük bir ışık getireceksiniz.

Virginia: Yine de, uzaylı asilerin istedikleri gibi zarar vermelerine izin verildiğini öğrenen çoğu insan, böyle şeylere izin veren bir Galaktik Federasyon'un nasıl spirituel bir yapıda olabildiğini anlamakta zorlanabilir.

Washta: Gezegeninize, kehanetler yoluyla, karanlığı ışığa dönüştürecek bir tekâmül modeli ile tekâmül edeceği bildirilmişti. Yalnızca, hem ışığı ve hem de karanlığı anlayarak, Dünya'nın üzerinde parlayacak muhteşem ışık en sonunda kazanılabilir. Şu anda gezegeninizde olan da budur. Bu galakside meydana gelen savaşlar da değişmeye başlıyor ve bu hayatın başlangıcından beri ortaya çıkan galaktik kehanetlerin bir parçasıdır. Dünya'nın yeniden doğmakta oluşu gibi, bu galaksiye de, onu neredeyse fethedecek kudretli bir karanlığın olacağı, ama sonra ışığın karanlıkta parlamaya başlayarak onu aydınlatacağı ve en sonunda karanlığa son vereceği bildirilmişti. Bu sizin ve bizim, hepimizin öğrenmekte olduğumuz özgür iradenin dengesidir.

Virginia: Yani siz, Tanrı ya da ilk yaratıcı gücün, ışığa sadece acı ve ıstırap yoluyla ulaşılabileceğine inandığını mı söylemek istiyorsunuz?

Washta: Hayır, ama bu galaksi, içinde bu belirli ruhsal ve fiziksel tekâmül sisteminin gerçekleşmesine olanak verecek belli modeller oluşturmuştur. Bu galaksinin son derece kendine özgü, benzersiz bir galaksi olduğunu söylediğimde lütfen bana inanın. O en sonunda muazzam bir ışık kazanacak bir galaksidir. Bu yüzden, o hem ışığı hem de karanlığı içermek zorundadır. Bu iki enerji birlikte, eninde sonunda, ışık ve karanlığın muhteşem birleşmesini mümkün kılacaktır ve bu galaksimizin temsil ettiği nihai amaçtır.

Virginia: Başmeleklerin ve diğer spirituel hiyerarşik varlıkların, uzaylı asilerin şefkatsiz güçlerini bizim için bir öğrenme deneyimi olarak kullanmalarına izin verdiklerini işitmenin insanlar için çok şok edici bir şey olduğunu belki anlayabilirsiniz. Spirituel Hiyerarşi'nin siz galaktik insanlarla ilişkisi nedir? Gerçekten sorumlu olan kimdir?
   
Washta: Gezegeninizden Spirituel Hiyerarşi sorumludur. Bununla birlikte, onlar bu gezegenin insan-koruyuculuğunu zaptedenlerin belli bir yolu takip ettiklerini keşfettiler. O zaman, Spirituel Hiyerarşi'nin iki seçeneği vardı. Ya tüm uygarlığınızı bertaraf edecekti ya da onun tüm fiziksel varoluşun temel dayanağı olan büyük ışığın ortaya çıkmasına olanak verecek şekilde ruhsal yönden gelişmesine izin verecekti. Yıkımın arzu edilir bir şey olmadığına ve tekâmülün insanlığı ışık kehanetinin gerçekleşmesine götüreceğine karar verdiler. İnsanlığın asıl doğasından da yüce bir varlığa dönüşebilmesi için tekâmül yolu seçildi.

Virginia: Teşekkürler. Büyük Tufan'dan sonra Dünya nüfusunun ne kadar olduğunu tahmin edebilir misiniz?

Washta: Tufandan önce gezegenin nüfusu yaklaşık altmış dört milyondu, tufandan sonra bu sayı iki milyonun altına düştü. Sınırlı sayıda da olsa, uygun bilgi ve rehberlikle büyük bir uygarlığı yeniden kurabilecek kadar insan kalmıştı geriye. Tabii, Pleiadesli ve Centauruslu asileri -ve Atlantis'in temel dayanakları olan diğer varlıkları- saymıyorum; onlar bu felaket sırasında gezegeniniz üzerindeki uzay gemilerinde bulunuyorlardı. Onlar, işlerinin asıl hiyerarşik sistemi sürdürmek ve gezegendeki mutasyona uğramış insanların bu durumundan yararlanmak olduğuna inanıyorlardı. Spirituel Hiyerarşi ve Siriuslular, Pleiades hiyerarşik yönetim sistemini değiştirme girişiminde bulunmuş olsalar da, bu sistem insanların bilincine kazınmıştı ve onlar yavaş yavaş bir kulluk, kölelik tutumu geliştirdiler. Özgür irade, gezegeninizdeki ruhsal tekâmülün temel dayanaklarından biri olduğundan, Spirituel Hiyerarşi ruhsal tekâmül yolunda karar kıldı ve o zamandan beri bu, gezegeninizin temel dayanağı olagelmiştir.

Virginia: Öyleyse Nuh Peygamber'in çok az kişiyi tufandan kurtarma öyküsü doğru mu?

Washta: Tüm nüfusun çok azı hayatta kaldığından ve bu kalanlar da tüm gezegene dağılmış olduklarından birbirleriyle haberleşemiyorlardı. Böylece, sonuçta tufan öyküleri sağ kalanların yerleştiği yakın bölgelerde kaldı. Ve Nuh da kadim Mısır-Libya uygarlığından olduğundan, onun öyküsü Kutsal Kitap'taki öykünün kaynağı olan Ortadoğu'yu etkiledi, Tufan ve yıkım efsaneleri, bugün Meksika, Pasifik Okyanusu Adaları, Avustralya, Afrika ve Avrupa denen yerlerde de keşfedilmiştir. Tüm bu efsaneler tufandan söz eder ama Nuh, Lemurya tarzı bir uygarlık yaratmaya kalkıştığı için, Kutsal Kitap'taki öykü en ünlüsüdür. Ne yazık ki çevresindekiler onun bu niyetine karşı çıkmış ve Nuh'un girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

İşte, Spirituel Hiyerarşi'nin, bu felaketin mutasyona uğramış insanlara baskıcı, otoriter tutumlarının budalalık olduğunu öğreteceği yolundaki umutları bu yüzden söndü. Yine de, bu yüzden, insanları tam bilinçlerini ve ruhsal yönlerini yeniden keşfetmenin eşiğine getirecek ruhsal aydınlanma eğitimine başlamak üzere, zaman zaman gezegenin farklı bölgelerine peygamberler yollamayı sürdürdüler.

Virginia: Asilerin inançları model alınacak yönetim biçimini belirlerken, insanlar Tufan'dan sonra bile nasıl olur da spirituel bir bilince sahip çıkabilirlerdi? Dünya insanları, fiziksel varlıklar onlara öğretmeden, herhangi farklı bir şeyi nasıl öğrenebilirlerdi?

Washta: Çeşitli girişimlerde bulunuldu. Bunların sonuncusu,ibrani halkının Musa Peygamber zamanında Mısır' dan çıkışından sonra, bu insanlan spirituel varlıklar tarafından yönlendirilen bir toplum fikrine yöneltmek için, hâkimler* kavramını kullanarak Lemurya tarzı bir toplumu yeniden yaratma girişimiydi. Bu insanların -gerçek Tanrı-gücü enerjileri ve gezegeninizin Spirituel Hiyerarşisi ile temastalarken- sahip oldukları çok sınırlı ve mutasyona uğramış bilinçle bile orijinal kavramları yeniden oluşturabilecek bir uygarlık kurabilecekleri umulmuştu. Ancak, Kutsal Kitap'ta da anlatıldığı gibi, ilahi rehberlik altında olduklarını bilen bu insanlar realite kavramlarını değişime uğratamayınca, bu girişim de başarısızlığa uğradı. Biz burada hiç kimseyi suçlamıyoruz. Hâlâ eski krallığa dönmek istediklerinden, hâlâ güç ve fetih (fethetme ve hükmetme) kavramlarına geri dönmek istediklerinden, bu deney de başarı elde edilmeden sona erdi.

Bu durum en sonunda Mesih enerjisinin gezegeninize gönderilmesine yol açtı; onun geride bıraktığı ruhsal miras nedeniyle ve Spirituel Hiyerarşi'nin daha sonra bugün giderek daha çok tanık olduğunuz şekilde yaptığı enerji katkısı yüzünden bu girişimin başarıya ulaşacağı biliniyordu.

Virginia: Teşekkür ederim. Musevilik ve Hristiyanlık'tan söz ettiniz. Ayrıca Buda'dan, Hindistan'daki Hindular'dan ve Muhammed Peygamber'den de biraz söz edebilir misiniz?

Washta: Hinduizm'in özünde büyük Atlantis ve Lemurya tarihlerinin mirasları, kalıntıları vardır. Tufandan sonra bu bir çok-tanrılı ve tanrıçalı sisteme dönüşmüştü. *Yahudi tarihinde, krallardan önce hâkimlerin hüküm sürdüğü bir dönem yaşanmıştı. (Ç.N.)

Buda, size Arcturuslular (Arcturus yıldız sistemi) tarafından gönderilmişti ve o bu bölgede büyük bir sevgi ve ışık değişim-dönüşümü yaratmak üzere gelmişti. Bir süre için onun deneyi başarılı oldu. Ancak daha sonra bu, Hristiyanlık'ta da olduğu gibi, Buda'nm orijinal öğretisinin çoğunun izlenmediği eski bir din kavramına dönüştü. Aynı şey, İslam âlemine büyük bir değişim kavramı, sevgi ve ışığın birçok veçhesini getiren Muhammed Peygamber'in başına da geldi ne yazık ki. Bu sözünü ettiğimiz üç dini felsefenin kavramları, uyanmış yerli halkların dinleri ve kehanetleri ile birleştirildiğinde, bunlar şimdi gezegeninizin her yanında oluşan bilinç ağının dayanakları olabilirler.

Virginia: Geçmişte bizim için önemli olmuş ya da hâlâ önem taşıyan başka dini gruplar ya da etkiler var mı?

Washta: Şu anda gezegeninizdeki yerli halkların (Kızılderililer, Avustralyalı Aborigineler vs.) çoğu, canlı bir Dünya Ana kavramını esas almış durumdalar. Bu gezegenin ekolojisi hakkında tam bir anlayışa sahipler ve bu ekolojiler hızla önem kazanıyor.

Gezegeninizin sözde büyük dinleri, dini kavramlarını yerli halkların kavramıyla birleştirme zamanının geldiğini öğreniyorlar. Bu ikisi, tüm insanları, onları bekleyen büyüleyici bir tam-bilinçlilik deneyimine hazırlamak için, şimdi gezegeninizin her yanma yayılan bilinç ağını oluşturuyor.

Virginia: Daha önce çok ilginç bir bildirimde bulunmuştunuz. Dünya insanları hakkında yapılan bu bildirimde şöyle deniyordu: "Bu yükselişle birlikte, ışık bedenlerinin ve fiziksel bedenlerinin ruhunuzu evrensel fiziksel yaradılışın fiziksel veçheleriyle birleştiren bir realiteyi nasıl oluşturabileceğini keşfedebilirler." Bu cümleyi açıklayabilir misiniz?
   
Washta: Evet, açıklayacağız. Işık-ruh bir ışık-beden oluşturur. Bu fiziksel bir evren olduğundan, bu ışık-ruh ya da ruh-gücü, ışık bedenin fiziksel bir veçhesini (ya da fiziksel bedeni) yarattı. Bu enerjiler birlikte, fiziksel beden ve ruh yada ışık bedenin bir birliğini oluştururlar. Mutasyona uğramış Dünya insanlarında bu, sınırlı bilincin doğası yüzünden ayrılmış haldedir.

İnsan fiziksel olduğu gibi ruhsal da olduğunda, fiziksel evrenin enerjilerine ve onun tekâmülüne katılabilir. İnsan onları birleştirerek bir ışık yolu oluşturur ve bu yol, fiziksel evrenin gelişerek tam potansiyeline ulaşmasını mümkün kılar ve ayrıca spirituel evrenin de aynı şekilde tam potansiyeline fiziksel evren vasıtasıyla ulaşmasını sağlar.

Virginia: Teşekkür ederim. Bu, beden ve ruhun sadece bizim boyutumuzda ayrı halde oldukları, diğer boyutlarda birleşik halde bulundukları anlamına mı gelir? Yoksa ayrılık modeli her yerde aynı mıdır ve herkes birlikte geri dönmenin bir yolunu bulmak zorunda mıdır?

Washta: Bu boyutta hepsi ayrı haldedir ve yollarını birlikte bulmak zorundadırlar, ama diğer boyutlarda zaten birliğe sahiptirler. Bu, ruhu fiziksel olandan ayıran bir realiteye sınırlanabilen bir bilinç potansiyeline sahip olduğu için üçüncü-boyuta has bir durumdur.

Virginia: insan bunu niye yapmak istesin ki?

Washta: Bu kaçınılması gereken bir şey; bununla birlikte, birçokları bilinç sınırlandığında fiziksel realiteye hâkimiyetin diğerlerini yönetmekte kullanılabileceğini keşfettiler. Birçok uygarlık sadece bunu yapan ırklar ve varlıklar yaratmaya kalkıştı. Onlar bu ayrılığı yaratıp, bugün ölüm diye bilinen fenomeni ortaya çıkardılar. Bu, yeni Dünya galaktik uygarlığının, tüm insanların mirası olan ölümsüzlük modeline geri dönerek en nihayet yeneceği bir fenomendir. Son on binlerce yıldır hüküm süren bu geçici ölüm kavramını yaratmış deneyin artık sona ermesi gerekiyor. Gezegeninizde olacak olan da budur.

Virginia: Teşekkür ederim. Dünya tarihine ayrılmış üç bölümde, neden bu kadar çok ırka ve farklı deri rengine sahip olduğumuzu konuşmamıştık.

Washta: Bu ırklar, bu Federasyon'da ve bu galakside bulunan farklı galaktik insanların çeşitliliğini temsil ederler. İnsanlar tekâmül ettikçe, galaksi içinde göç ederken birçok farklı renk düzenlemesi geliştirerek, önce bir ırka sonra bir başkasına evrimleştiler. Örneğin, gezegeninizdeki siyah ırk aslen mavi bir ırktı. Ama Dünya Gökkubbesi'ni yitirdiğinde, Güneş'in tehlikeli radyasyonu atmosferinize girip mavi ırkın derisini mutasyona uğratarak kararttı.

Bugün kızıl, kahverengi ve san ırk dediğiniz enerji modellerini temsil edenler Andromeda ve Pleiades sistemlerinden gelmiştir. Onlar, bu yıldız sistemlerinde ve bu yıldız ittifaklarındaki çeşitli güneşlerde meydana gelmiş mutasyonları temsil ederler. Bu sizin gezegeninize özgü bir durumdur. Siz bu galakside yaşayan insanların çeşitli ırklarına ve realitelerinesahipsiniz.

Virginia: Peki, beyaz ırk nereden geldi?

Washta: Onlar Sirius'tan, Pleiades ve orijinal Vega sistemi gibi yıldız sistemlerinden geldiler.

Virginia: Peki, insanın kökeni derisinin rengiyle nasıl ilişkilidir?

Washta: Esasında değildi. Bununla birlikte, sınırlı bilincin neden olduğu mutasyonlar gezegeninizde, birçok açıdan ona özgü olan, diğer gezegenlerdeki insan uygarlıklarından farklı ırksal özellikler ortaya çıkardı. Örneğin, ileride sizin de göreceğiniz gibi, çelik mavisi ya da çok yeşil gözlere veya sarı veya çelik mavisi renkte saçlara sahip mavi Siriuslular vardır. Eğer farklı ırklarla bir karışım olmamışsa, Dünyanız'daki siyah ırkta bu özellikleri göremezsiniz. İşte bu yüzden sizinki kendine özgü bir gezegendir.

Virginia: Genlerin birbirine nasıl kanştığını açıklayabilir misiniz? Bazı insanlar farklı renkteki ırklan birbiriyle karıştırmaya çalışmamamız gerektiğine, çünkü onlann genetik olarak birleşemeyeceklerine inanıyorlar. Bu doğru mudur?

Washta: Bu yanlıştır, çünkü tüm insanlar aynı genlere sahiptir. Fark, gezegeninizde kendine özgü bir biçimde gelişmiş deri renkleri, göz renkleri ve ırksal özelliklerden gelir. Zekâ ve diğer önemli bilinç kavramları gezegeninizdeki tüm insanlar için aynıdır. Bundan dolayı, bu farklı insan ırklarının karıştırılmasının yanlış olduğu iddiası yanlıştır.

Virginia: Peki, örneğin Dünyalı bir galaktik insanla Siriuslu, Pleiadesli ya da diğer yerlerden gelen bir galaktik insan eşleşebilir mi? Yani, bir çocuk sahibi olmak amacıyla cinsel ilişki kurmaları mümkün müdür?

Washta: Bu gerçekten de mümkündür.

Virginia: Bu daha önce bu gezegende oldu mu?

Washta: Evet.

Virginia: Ve şimdi de oluyor mu?

Washta: Zaman zaman oluyor.

Virginia: Bu dünyaya inen uzaylı gruplardan varlıklarla mı, yoksa Dünya'nın yeraltı Şambala uygarlığında yaşayanvarlıklarla mı oldu?

Washta: Gezegeninizdeki birçok insan başka gezegenlerden gelen varlıklarla ilişki kurmuştur. Onlarla yakın bir enerjiye sahip olduklarından bu galaktik insanlarla ilişkiler kurmuşlar ve onlardan çocuk sahibi olmalarına izin verilmiştir. Bu gezegeninizin çeşitli bölgelerinde yaşanmıştır. Örneğin Birleşik Devletler'in, Güney Amerika'nın, Güney Afrika'nın ve Avustralya'nın bazı bölgelerinde gerçekleşmiştir. Atlantis'in çöküşünden beri, bu modern zamanlarda ilk kez ondokuzuncu yüzyılın başlarında vuku bulmuş ve bugüne dek sürmüştür.

Virginia: Evet, teşekkür ederiz. 1940'lardan beri Zeta Reticulililer, yani gri insanlar burada yeni bir ırk yaratmak için insanlar üzerinde genetik deneyler yapıyorlar mı? Onlar insanlarla genetik olarak bağdaşabilirler mi?

Washta: Evet, deneyler yaptılar ama onlar insanlarla genetik olarak bağdaşamazlar. Genetik mühendisliklerinde yapmış oldukları şey, insanların genetik kodlarının bir kısmını alıp sonra yeni bir hücresel yapı yaratmaktır. Kendi DNA yapılarını insanların, ineklerin ya da uygun diğer yaşam-formlarını DNA yapılarıyla birleştirdiler. Yeni bir hücresel yapı meydana getirerek ve sonra bu hücresel yapının kendini yeniden üretmesini sağlayarak özgün bir organizma yarattılar. Savaşları sırasında meydana gelen belli genetik yeniden-üretme zorluklarına son vermek için yaptıkları bir şeydir bu. Bu savaşlar ve bu savaşların sonucunda ortaya çıkan radyasyon onların türlerini sürdürmelerini engelledi. Şimdi yeniden ürettiler ve bu deneyin birçok bölümünü değiştirme sürecindeler. Yaratılan bu yeni varlıklar, uygarlığınız tam bilinçliliğe kavuştuğunda onunla bütünleşene dek, sizden ayn yaşayacaklar.

Virginia: Anladığım kadarıyla, bu grilerin deneylerini daha ileri götürmeleri engellenmiş, öyle mi?

Washta: Evet. 1993'ün sonunda bu deney sona erdirildi.

Virginia: Yaklaşık olarak kaç tane böyle melez -ya dabu bileşime siz her ne isim veriyorsanız o- yaratıldı?

Washta: Yaklaşık 85.000 kişi.

Virginia: Onlara yardım etmek için yapmamız gereken bir şey var mı? Yoksa onları tanıdığımız (teşhis ettiğimiz) takdirde bu onların başlarını derde mi sokar?

Washta: Evet, eğer şimdi dönecek olsalardı bu birçok zorluğa yol açardı. Bu yüzden, Dünya insanları tam bilinçliliğe dönüş senaryosunu gerçekleştirene kadar gezegeninize dönmelerine izin verilmeyecektir.

Virginia: Grilerin bu melez çocuklarının şu anda bu gezegenden başka bir yerde olduklarını mı söylüyorsunuz?

Washta: Evet.

Virginia: O halde "yabancı" komşuları olduğunu düşünen insanlar yanılıyorlar, öyle mi?

Washta: Sizin "yabancılar" dediğiniz insanlar, belli şeylerin meydana gelip gelmediğini kontrol etmek için buraya getirilmiş galaktik insanlardır. Bu galaktik insanlar dış görünüşte Dünya insanlarına çok benzerler; ve bir biyologun belli türlerin uygun şekilde gelişip gelişmediklerini gözlemlemesi gibi, sadece gözlem amacıyla gezegeninizde bulunuyorlar. Bizim bilimimizin bir bölümü de, gezegeninizle ilgili yukarıdan görüp gözlemlediğimiz her şeyin, dünyanızdaki insanlarla günlük kişisel deneyimler ve karşılaşmalar kapsamında da meydana geldiğinden emin olmaktır.

Virginia: Evet, teşekkür ederim. Eğer bir Dünya insanı başka insanların cinsiyeti, ırkı, yaşı ve dini gibi şeyler konusunda yargılayıcı ise, bu tür insanların dünya-dışı varlıkları kabul etmelerine nasıl yardımcı olunabilir? Bu konuda onlara nasıl rehberlik edilebilir?

Washta: Şu anda gezegeninizde muazzam bir bilinç değişimi yaşanıyor. Gezegeniniz tam bilinçliliğe kavuştuğunda, onun realitelerinde büyük bir değişiklik meydana gelecek. Birçok insan arasında -örneğin din, ırk, cinsiyet konusunda süren sabit ve çetin sorunlar artık onlar için önemli olmayacak. Onlar tüm insanların nasıl bir olduklarını görecekler. Onlar kendi türlerinden ve ırklarından olduğu gibi, farklı dünya-dışı türlerle de ilişki ve etkileşime girdikçe bu yeni realiteleri anlamaya başlayacaklar. Telepati ve diğer duyu-dışı-algılama melekeleri sayesinde Dünya insanları yargılarının artık geçerli olmadığını anlayacaklar.

Virginia: Bizim şimdiki büyük devletlerimiz sizin dünya-dışı yardım tekliflerinizi kabul ettiler mi? Ya da sizin uyguladığınız siyasi diplomasiye karşı nasıl bir tutum sergiliyorlar?

Hükümetlerin neler olup bittiği ile ilgili gerçeği açıklamalarına yönelik bir umut var mı?

Washta: Onlar gerçeği sıkı sıkıya gizliyorlar ve bizim varlığımızı ve etkimizi açıklamalarını beklemiyoruz; olsa olsa uzaylıların dünyayı istila edecekleri şeklinde -bir korkutma taktiğiyle- bir açıklama yapabilirler. Onlar insanların nelerin olup bittiğini bilmelerini kesinlikle istemiyor ve bu konunun etrafında oluşturdukları sessizliği artırmaya çalışıyorlar. Bundan dolayı bizim siyasetimiz, bu gezegende ışık işçileri olarak bulunan ve gezegeninizin spirituel bilincinin gelişimine hizmet eden varlıklarla direkt olarak temas kurmak olagelmiştir.

Bu ışık-işçileri -eninde sonunda tam bilinçliliği kabul edecek ve mevcut iktidarların, güçlerine rağmen, onları korku ve sınırlama yoluyla kontrol etmeye çalışan geçici bir vasıta olduklarını anlayacak- muazzam bir çekirdek grup oluşturacaklardır.

Virginia: Sanırım, egemen güçler "griler" den ileri teknik plânlar aldılar ve bir zamanlar sadece dünya-dışı varlıkların sahip oldukları uzay araçlarına ve silahlara sahipler. Bu silahlar sizin temaslarınızı engellemekte kullanılamaz mı?

Washta: Onlar, grilerin insanlarınız üzerinde genetik mühendislik uygulamalarına izin vermelerinin karşılığında bu teknolojilere sınırlı bir biçimde sahip olabildiler. Ancak onların ışın silahlan, psikotronik jeneratörleri ve uçan daireleri sayı ve teknoloji olarak gezegeninizde tam bilinçliliğin nihai gelişimini gerçekleştirmemizi engelleyemeyecek kadar yetersizdir.

Bizler, her insanın kaderi olan bir sevgi ve ışık armağanıyla dünyanızın Spirituel Hiyerarşileri'ne eşlik ediyoruz.Egemen güçlerinizin insanları korku, cehalet ya da sahip oldukları düşük miktarda ileri teknoloji yoluyla kontrol etmeyi sürdüremeyeceklerinden emin olabilirsiniz. Gezegeninizi yeniden aydınlatmak üzere Spirituel Hiyerarşi ve Galaktik Federasyon'un bileşik enerjilerini meydana çıkarma zamanı geldiğinde, bu zanlarında yanıldıklarını göreceklerdir.

Virginia: Evet, çok teşekkür ederiz. Bu bölümü kapatmadan önce söylemek istediğiniz son bir şey var mı?

Washta: Sadece, gezegeninizdeki tüm insanların şu iki önemli şeyi idrak etmelerini istiyoruz.

Birincisi: Atlantis'teki felaketin başlangıcından beri, şimdi ön plâna çıkmış olan aydınlanma kavramlarını ortaya çıkarmış bir ruhsal tekâmül modeli izlenmiştir. İçiniz rahat olsun ve bilin ki, içinde yaşadığınız devre bu muazzam ışığı ve tam bilinçliliği ortaya çıkaracak bir devredir.

İkincisi: İçinde bulunduğunuz uygarlığın kısa bir süre sonra olağanüstü bir değişim geçireceğini idrak etmelisiniz. Bu konuda korku ya da sıkıntı duymanızı istemiyoruz. Sadece, içinde bulunduğunuz galaksinin realitelerini –gezegeninizdeki birçok insanın bilmediği realiteleri- anlama konusunda inanılmaz bir değişim ve gelişme sağlayacak yeni ve muhteşem bir uygarlığın meydana geleceğini bilin. Bu evrendeki her şeyi yaratan Tanrı-gücü enerjilerinin, gezegeninize büyük bir ışık getirme ve tüm insanların bu ışıkla aydınlanarak tam potansiyellerine erişmelerini sağlama zamanı olarak bu zamanı ilan ettikleri konusunda da içiniz rahat olsun.