GALAKTİK İNSAN - Virginia Essene ve Sheldon Nidle - Bölüm 1

http://www.dunyaana.com/images/ffo.jpgBaşlangıçta...

Dünya gezegeni ve bu küresel uygarlık için muhteşem bir günün şafağı söküyor. Bu pekala, Kutsal Kitap'ta ve diğer dindar ve yerel halkların kehanetlerinde sözü edilen "bitiş zamanı" olabilir. Bu "bitiş zamanı," bizim tamamen bilinçli bir galaktik insanlığa yükselmemizi/dönüşmemizi ve (Dünya'da ve bu güneş sisteminde) Galaktik Fedarasyon'un tam üyesi olan gerçek bir galaktik insan uygarlığının yaratılışını getirecektir. Şimdi, uzaylı kardeşlerimizden kaynaklanan bu olağanüstü olayları aktarmadan önce, yakında dünyaya sunulacak harikaları nasıl öğrendiğimin öyküsünü sizinle paylaşmak istiyorum.

İsmim Sheldon Nidle ve ben Galaktik Fedarasyon'un bir temsilcisi olarak atandım. Bu konum bana Washta isimli Siriuslu bir danışman ve galaktik varlık tarafından verildi. Washta bana, kitapta bundan sonra yer alan bilgilerin - Siriuslular'dan ve onların Yükselmiş Üstatlar Konseyi'nden gelen ve- önümüzdeki birkaç yıl içinde Dünya insanlarının başına ne geleceğini bildiren bir mesaj olduğunu açıkladı.

Uzaylı ailemle, özellikle Siriuslular'la ilişkim ben dokuz yaşındayken başladı. Ailemle birlikte, New York, Buffalo'daki kiralık evimizden yakındaki bir banliyödeki kendi evimize henüz taşınmıştık. Eve yerleştikten sonra yaşam normalde dönmüştü, ancak daha iki ay geçmeden çok garip ve başlangıçta çok korkutucu görünen bir şey olmaya başladı. Geceleri iki mavimsi-beyaz ışık topu yatağımın baş kısmının üstünde aniden beliriyordu. Bu iki garip ışık, bir yetişkinin yumruğu büyüklüğündeydi ve tam ben yatmadan önce düzenli olarak görünüyordu.

Önceleri ondan korkmuş ve rahatsız olmuştum. En sonunda, onların kökenini keşfetmeye ve geceleri yatağımın başucunda belirmelerine bir son vermeye karar verdim. Odama süzülen tüm ışığı yok etmek için karartma perdeleri, kalın bantlar ve benzeri malzemeler kullanarak odamı adeta karanlık bir mezara çevirdim. Ama ben odayı daha çok kararttıkça, küresel mavimsi-beyaz ışıklar odada daha düzgün ve güzel bir biçimde parlıyorlardı.Bu garip faaliyet sürerken, ben başıma ne geldiğiyle ilgili olarak gerçekten endişelenmeye başlamıştım. Bu bir illüzyon muydu?  Bir tür gerçek-olmayan bir olay, bir görüntü mü beni kuşatıyordu? Bu, hayatımın en korku verici zamanlarından biri olmuştu. Sorularım giderek derinleşti ve şaşkınlığım giderek arttı, ta ki bir gece çok güzel ve sevecen bir erkek sesi birden odamda yüksek sesle konuşana dek. Ses bana, kendisinin galaksimizde "Sirius B" olarak bilinen bir yıldızdan geldiğini ve benim eğitimimi başlatmak üzere burada bulunduğunu söyledi. Bu öğretiler daha sonra benim bu gezegenle ilgili şimdiki misyonumun temelini oluşturacak ve önümüzdeki birkaç yıl içinde meydana gelecek bazı çok inanılmaz şeyleri açıklayacaktı.

Ancak o zamanlar, yani 50'li yılların ortalarında bu ses benim için allak bullak edici bir deneyimdi, çünkü onu bir tür sanrı ( halüsinasyon) olarak algılamıştım. Ses benim bu güvensizliğimi anlamış ve amacının sevgi ve ışığı kullanarak beni eğitmek olduğunu söylemişti. O, ayrıca, basit bir deneyle varlığını bana kanıtlayacağına söz vermişti. Benden, pencerelere bantladığım karartma perdelerini söküp, pencereden gökyüzüne bakmamı istedi. Perdeyi sökünce, şaşkınlık içinde, atmosferde, yükseklerde garip, alışılmadık yıldızlar gibi parlayan ve V şeklinde dizilmiş dokuz UFO 'nun birden belirdiğini gördüm. Washta (sesin sahibi) bana , bu gemilerin benim hayal edeceğim her şekilde dizilebileceklerini söyledi.

Bu gemilerin dizilişlerini birçok kez değiştirdikten sonra, Washta'ya, bu olayla hayatımda ilk ve son kez karşılaştığımı, yoksa bunun düzenli bir biçimde gerçekleşecek bir şey mi olduğunu sordum. Washta, sevgi ve şefkat uyandıran bir sesle bana, bu faaliyetin onun varlığını bir gerçek olarak kabul etmem ve mesajlara inanmaya hazır olmam için yapıldığını söyledi. Daha sonra, bu şaşırtıcı ışık gösterisini kız kardeşimle paylaşıp paylaşamayacağımı sordum ve Washta bu isteğimi kabul etti. Kız kardeşim de oyun oynamaya istekliydi ve ikimiz geceleri Siriuslular'ın gemilerini istediğimiz şekle sokarak bu oyunu ortaklaşa sürdürdük.

Bu gece faaliyetleri bizi en sonunda, beden-dışı (astral) yolculuk yoluyla ya da bedenli olarak Sirius ana-gemisine ziyaretlerde bulunmaya götürdü. Sonraki bir kaç yıl boyunca, bu ziyaretler ve sözlü eğitimler beni ve kız kardeşimi, bizi yetiştirenlerin kendi ana-babamız değil de, Washta'nın yönetimi altındaki Siriuslular olduğu inancına sevketti. Bu olaylar bizim için bir tür gerçeküstü bir varoluşa yol açmış ve ikimizin de olup bitenleri tamamen anlamamızı çok zorlaştırmıştı. Bizi karmaşaya düşüren bu olay, aynı zamanda son derece sevgi ve şefkat dolu, inanılmayacak kadar güzel bir deneyimdi. Bu, insan uygarlığına ve insan bilincinin uygulamasına yeni bir bakış açısı sergiliyordu.

Yine de, bu mesajlar ve deneyimler içimde belli ölçüde bir çatışma yaratmaya başlamıştı. Siriuslular neredeyse sihirli görünen ileri bir bilim sergilemeyi sürdürdüler, ve Dünya insanının galaksinin oluşumuyla ilgili evrenbilimini, evren hakkındaki kuramları açısından tümüyle yanlış çıkaran kavramlar açıkladılar. Ancak onlar bana kendi bilimsel unsurlarını daha çok anlattıkça, bu durum, benim onların bilgisi ile Dünya bilimi ve evrenbilimi arasında kalmaktan kaynaklanan çatışmamı güçlendiriyordu. Sputnik (Ruslar'ın uzaya gönderdiği ilk uydu) sonrası dönemde (1958-1961) düzenlenen yaz bilim-kazanım programlarına katılışım ve benim bilimin her dalında doymak bilmez şekilde okuyuşum sonucunda bu çatışma ortaya çıkmıştı. (Yedi yaşındayken üniversite fizik ve ileri antropoloji metinleri okuyordum.)

Öyle görünüyordu ki, yavaş yavaş içimde, Dünya bilimi ve yıldızların bilimi arasında halledilemez bir hizipleşme meydana geliyordu. Aslında, bilimde kariyer yapma fırsatları geliştikçe, bir seçim yapmam gerektiğini hissettim ; böylece ortaokul yıllarımın başlarında korkunç bir karar vererek Siriuslu dostlarımdan artık beni terketmelerini istedim. Çünkü her ne kadar onların bilimleri inanılmaz ve şaşırtıcı da olsa, bu derin bir biçimde daldığım Dünya-tipi bilimden beni koparıyordu. Bu yüzden beni terketmelerini istedim. Bunu yaptılar ama, hayatımda uygun bir zaman ve yerde yeniden döneceklerini bildirerek gittiler.

Ben sonra hesap, fizik ve kimya konusunda ileri kurslar alarak bilime olan ilgimi daha da geliştirmeye başladım. Ancak üniversite birinci sınıfta fizik bölümünün başkan yardımcısıyla aramda derin bir çatışma ortaya çıkınca, bu fırsat da ortadan kalktı. Isaac Newton'un mekanik teoremleri ve onların çağdaş evren biliminde ve atom-altı fizikte kullanımını formüle edilmesi konusunda tartışmış ve anlaşmazlığa düşmüştük. Bu çatışma beni öğrenimimi fizik yerine siyasal bilgiler üzerinde yoğunlaştırmaya zorladı, bu arada antropoloji, sosyoloji ve çeşitli alan çalışma programlarıyla da ilgileniyordum. Mezuniyet yılım sırasında Malezya, Filipinler ve Endonezya uluslarını kapsayan Güneydoğu Asya tarihi konusunda uzmanlaşma isteği duydu.

1970 yılında lisans-üstü eğitimimi tamamladıktan sonra akademiden ayrılarak iş aramaya koyuldum. Ama ekonomik açıdan yaşanan zor zamanlar ve benim " çıkmaz sokak" işlerine girme yeteneğim beni sonunda Güneydoğu Asya konusunda doktora yapma kararı vermeye sevketti. 1973 yılında önce Illinois'e sonra da Southern California Üniversitesi'ne döndüm ve buradan siyasal bilgiler, uluslararası kamu yönetimi ve Amerikan hükümeti konusunda bir uzmanlıkla birlikte siyasal bilgilerde bir lisans-üstü derecesi daha elde ettim. 1975'in sonlarında doktor unvanını kazanmak için sadece tezimi tamamlamam gerekiyordu; ama onu asla bitiremedim, çünkü Nikola Tesla'nın hayatı ve icatları üzerine bir televizyon belgeselinin yapımıyla ilgilenmeye başlamıştım. Tesla, halen dünyamıza hakim olan elektrik teknolojisini icat eden dahi idi.

Nikola Tesla, benim ilk ve ortaokulda üstlendiğim çeşitli yaz bilimsel çalışma programları sırasındaki kahramanımdı. O zamanlar, onun gerçekten çağdaş bilimin tanınmamış büyük kahramanlardan biri olduğuna karar vermiştim, çünkü o çağdaş elektrik biliminin ve yirminci yüzyıl teknolojisine damgasını vurmuş bütün mucit icatların babasıydı. Bu yüzden Tesla'yı yeniden inceleme, ve insanların Tesla'nın insanlığa sunduğu birçok armağanı anlamalarına yardımcı olacak bir televizyon belgeseli yapma şansına atladım.

Bu olay ayrıca, " büyüten aktarıcı" denen telsiz güç teknolojisi gibi bazı alışılmadık Tesla aygıtlarını epey ayrıntılı biçimde incelememi sağladı. Bu araştırma, Tesla'nın kuramlarının Sovyetler Birliği ve Birleşik Devletler tarafından, 1970'lerin ortasından günümüze dek süren bir hava savaşı yaratmakta nasıl kullanıldığını anlamama yol açtı. Tesla ile ilgili araştırmam, benim ve yeni edindiğim bazı dostlarımın henüz başlangıç noktasında bazı enerji aygıtları yaratmamıza neden oldu.

Ben birbirini izleyen teknolojilerde çeşitli projeler ürettikçe, yavaş yavaş kafama dank etti ki, bu projelerin, yararlı teknoloji üretebilecek gelişkinlikte olsalar da, gün ışığına çıkmalarına izin verilmeyecekti. Bu kanıya, Avrupa'da çeşitli aygıtlar üretmeye ya da geliştirmeye girişmiş çeşitli şirketlerin neden oldukları yıkımı gözlemleyerek ve çeşitli enerji şirketleri yöneticileri ve Enerji Bakanlığı'nın Alternatif Enerji Programı ile karşılaşmalarım sonucunda vardım.

Bununla birlikte, icat ettiğim bu aygıtların ticari bir başarı elde etmesine izin verilmese bile, bunlar toplumun yapılandırılış biçimini değerlendirmem için başka bir fırsat daha vermişlerdi. Hayatımda ne yapacağımı, gerçek ve doğru amaçlarımın neler olduğunu merak etmeye başladım. Aynı zamanda, dünya-dışı varlıkların dünyamızı şekillendirme konusundaki etkileri hakkında bazı ilginç veriler üzerinde düşünmeye başladım.

Gazetelerde, Halley Kuyrukluyıldızı'na çok yakın olan Wilson Kuyrukluyıldızı'ndan söz edildiğinde, 1985'de tasavvur etmeye başladığım bazı garip kehanetlerin Wilson Kuyrukluyıldızı ile herhangi bir ilişkisi olup olmadığını merak ettim. Çeşitli bedava enerji projeleri ürettiğim sıralarda bazı arkadaşlar edinmiştim ki bunlar da bilimin kenarda kalmış kuramlarıyla ilgileniyor ve Wilson Kuyrukluyıldızı'nın gerçek doğasını değerlendirmeye çalışıyorlardı. Bu konuda bir iletişim ağı kurduk ve gerçekten de Dünya'ya Wilson Kuyrukluyıldızı kisvesi altında bir yıldız-geminin yaklaşmakta olduğunu keşfettik. Bu gerçeğin -sadece bizim için değil, gezegenimiz için de- gerçekten ne anlama geldiğini merak ettik.

Wilson Kuyrukluyıldızı'nın anlamlarını daha çok araştırdıkça, bana Siriuslular ve onların memeli deniz hayvanları (balinalar ve yunuslar) ile ilişkileri hakkında bir şeyler anlatan birçok araştırmacıyla karşılaşmaya başladım. Onlar bana ayrıca, bu gezegenin yerli halklarıyla memeli deniz hayvanları arasındaki -kadim efsanelere ve kabilelerin gelenek ve adetlerine dayanan- olası bir ilişkiden de söz ettiler. Böyle bir bağlantının gerçekten var olup olmadığını merak etmeye başladım. Sonra Dünya gezegeninin Sirius ile bağlantısını incelemiş bir araştırmacı bana, 1987 yılında gezegenimizin kutbiyetinde yeni bir değişikliğin meydana geldiğini söyledi. Gerçekten de bu, Dünya'nın, bu güneş sistemine yaklaşan bir foton ışığı kuşağına güvenli bir biçimde girebilmesi için Siriuslular tarafından gerçekleştirilmişti. Tüm bu verilerin benim ve özellikle de Dünya üzerindeki uygarlığımız için ne anlama geldiğini merak ettim.

1988 yılında yine Washta'nın sesini duydum. Bana, yeniden aktive edilme zamanımın geldiğini ve çocukluğumda bana söyledikleri şeylerin artık gerçekten meydana gelmeye başlayacağını söyledi. Öğrenmem gereken derslerin ilk bölümünü, Dünya tarihi boyunca Sirius ile Dünya'nın ilişkisini anlamak oluşturuyordu. Washta, yakın gelecekte, bana söylediklerini kullanabileceğim bir zamanın geleceğini de bildirdi. O sırada ise bir anlamda inzivaya çekilerek ve Washta'nın Galaktik Federasyon ve onun tarihi hakkında verdiği büyüleyici bilgileri alarak, böylece bir eğitim ve hazırlık devresi geçirmem gerekiyordu.

O bana, uzayda yapılan savaşlardan ve bu gezegen için kehanet edilen büyük yıkımlardan söz etti. Ve bana, Siriuslular'ın böyle felaket ve yıkımların gerçekleşmesine izin vermeyecekleri konusunda garanti verdi. O sırada, Federasyon Konseyleri vasıtasıyla çeşitli protokolleri gerçekleştirme sürecinde olduklarını söyledi. Bu protokoller, bu gezegene ve onun insan uygarlığına yaklaşımda olumlu bir değişikliğe yol açacaktı. Bu düşünceler çevremde vızıldarken, onların faaliyetlerinin beni Galaktik Federasyon'un bu gezegendeki bir kanalı (medyumu) ve temsilcisi olarak hazırlamakta olduğunu anlamaya başladım. Onlar beni, benim gibi aktive edilmenin eşiğindeki diğer insanlarla bağlantıya geçirmeyi de amaçlıyorlardı. Ancak, o sırada ben neredeyse bir hermit gibi inzivaya çekilmiş olduğumdan, başlangıçta bu operasyon beni çok az kişiyle temasa geçirdi.

Sonraki üç yıl boyunca Washta, Sirius bilgilerini aktaracak bir kanal olmam için gerekli aktivasyon işlemini sürdürdü. Yine de, bana söylenen o harikulade şeyler konusunda kendimi çok garip hissediyordum. Bunlar gerçek miydi, değil miydi? Bunu bilmeyi çok istiyordum. Yapmak üzere olduğum gerçekten doğru bir misyon olduğu, bir fantezi olmadığı konusunda kanıta ihtiyaç duyuyordum. Kanıt istediğimde, Washta bu kanıtı ancak 1992'nin başlarında Seattle'a gidip bir hipnotik geçmişe-dönüş seansına girerek elde edebileceğimi bildirdi. O, vuku bulacağını ve bunun sonucunda misyonuma başlayacağımı söyledi.

Fırtınalı ve yağmurlu bir günde ve başıma geleceklerden ürpererek Seattle'a ulaştım. Kız kardeşimin, inançlarımın neye yol açabileceği konusundaki endişeleri duyduğum huzursuzluğu iyice artırmıştı. Washta'nın salık verdiği gibi bir dizi hipnotik geçmişe-dönüş seansı ayarladım. Ve bu seanslar benim kişisel olarak rahatlamamı ve doğrulanmamı sağladı. Sonra, hipnotik seansları gerçekleştiren hanım tarafından, onun grubu önünde bir konuşma yapmaya davet edildim. Bu toplantı o kadar başarılı oldu ki birkaç konferans daha verdim. Bu ilk konferanslar sadece başlangıç ve hazırlık aşamasını oluşturuyordu. Bu noktada Washta bana, misyonumun gerçekten başlayabilmesi için bazı kişisel durumların halledilmesi gerektirdiğini bildirdi. Sonuç olarak, Mayıs ayında Seattle'dan ayrılarak San Fransisco'nun Körfez Bölgesi'ne döndüm ve sonraki yılı bu kişisel sorunları hallederek ve 1993 yaz sonunda başlayacağım misyona hazırlanarak geçirdim.

1993 Temmuzu'nda, Aya isimli bir arkadaşım (ki kendisiyle 1993'ün Nisan ayında karşılaşmıştık), bu gezegeni bekleyen değişiklikler ve Galaktik Federasyon'un uygarlığımız üzerindeki rolü konusunda konferanslar vermemi sağladı. İlk önce onun Santa Cruz'daki arkadaşlarına, sonra yine onun yaşadığı Atascadero'da, sonra yine Santa Cruz'da konferans verdim. Bu ilk üç konferans benim misyonumun, Galaktik Federasyon'un bu gezegene yönelik mesajlarını iletme misyonunun önemini idrak etmemi sağladı. Ayrıca, gezegenimizde ve güneş sistemimizde yaşanan değişikliklerin Galaktik Federasyon için önemli bir faaliyet alanı oluşturduğunu da fark ettim. Görevim, er geç geniş halk kitlelerini Sirius temasından haberdar etmek ve sonra benim ve arkadaşlarımın konferanslarına katılacak insanları uyandırıp harekete geçirmekti. Burada anahtar, insanlara Dünya gezegeninde yeni bir galaktik uygarlık yaratma konusunda kendi rollerini tanımlama fırsatı verecek bir bilgi kampanyasını başlatmaktı.

1993 Ağustos'nda ansızın "psişik okumalarda" bulunmaya başladım. Aya'nın evindeki kalabalık topluluğa bir konferans verdikten sonra, Aya bana ertesi gün üç kişiye psişik okuma seansı için randevu verdiğini ve bunun için ne kadar ücret talep ettiğimi sordu. Ona, "Ama ben psişik okuma yapmam ki," deyince, "Artık yapıyorsun," diye karşılık verdi. Ve bu misyonumun başka bir veçhesinin başlangıcı oldu. Böylece, özel medyumluk seansları sırasında, insanlara asıl kökenlerini, hangi yıldızdan geldiklerini ve Galaktik Federasyon'un şimdiki misyonuyla ilişkilerini açıklayan bilgiler vermeye de başladım.

1993 Eylülü'nde verdiğim bir konferans sırasında Virginia Essene ile tanıştık ve kısa bir süre sonra da, bana verilen tüm bilgiyi bir kitapta sunma olasılığını tartışmaya başladık. Aynı zamanda, ben "galaktik zamanı" kuşatan süreçleri anlamayı öğrenme umuduyla, onun en derin anlamlarını incelemeye başladım. Bu kitapta tarif edilen mevcur durumların yanı sıra, Galaktik Federasyon ile uzun süreli ilişkim bana, bu gezegende şu anda olup bitenler hakkında daha geniş bir anlayış sağladı.
   
Bu kitabın geri kalan kısmında, Washta ve onun altı Siriuslu danışmanından oluşan -özellikle bir araya getirilmiş- yönetim kurulunun anlayışınıza ve değerlendirmenize sunmamı istedikleri bilgileri size aktaracağım. Lütfen şunu bilin ki söyleyeceğim her şey bu Siriuslu danışmanların aktardıkları ve diğerleri tarafından da doğrulanmış gerçeklere dayanmaktadır. Bu bilgileri alıp, eğer değerli bulursanız kullanacağınızı umuyorum. Bu değişikliklere hazırlanmak için gereken faaliyetleri içtenlikle yerine getirmenizi dilerim. Bu bilgileri başkalarıyla da paylaşarak, onların da seçtikleri yolda yürümelerine yardımcı olacağınızı umuyorum.