ÖZ BİLGİ VE ANAHTAR BİLGİ HAKKINDA

http://www.dunyaana.com/images/muharrem%20gk%201980s.jpgRuhun bilgisine öz bilgi diyoruz. Bizim Ruh hakkındaki bilgimiz öz bilgi değildir. Ancak öz bilginin çok çeşitlenmiş katmer katmer saçaklanmış en uçtaki bilgilerdir bizim bildiklerimiz. Öz bilgi, bizim idrak ve şuur seviyemize nazaran çeşitliliğiyle sonsuzdur, derinlemesine kendi içine doğru uzanır gider. Bu, öz bilginin sonsuz olduğu, varlığı nereden anlaşılıyor? Özden çıkan tek kelimelik bir bilgi bir tesir, ama çok küçücük bir bilgi, açılışını yaparken ona yakın seviyelerdeysek aniden ve dallı budaklı olmadan, fazla sembollere bürünmeden sezgi olarak alırız. Bu bilgi tezahür ederek duyulara  kadar uzandığında daha da çoğalmış genişlemiş ana bilgisi değişmeden, saklanarak değişmiştir. Yazıya döküldüğünde artık sayfalar alır. İşte biz tam tersine bütün bu sayfaları okuyarak ‘tek ‘ e doğru bilginin özüne doğru çıkmaya çalışıyoruz, gerçekten de zor ve zaman almaktadır. Yaşayarak elde ettiğimiz tecrübeyi okuyarak elde etmeye kalkarsak çok fazla okumamız gerekecek. Şimdi öz bilgi olduğu gibi bize doğru akmıyor. Doğrudan doğruya muhatap olamıyoruz, sanki perdelenmiş gibi. Her şeyin ortaya çıkabilmesi için perdelerin aralanması gerekir. İşte burada, perdenin arka yüzünü gösteren ‘’ sır ‘’ gerekir. Bu  ‘sır’  a anahtar bilgi diyoruz. Bilinmesi gereken ‘sır’  ‘giz’ manasında değildir. ‘’ Kapatıp geriye yansıtan ‘’ madde anlamındadır.

Devamını oku...

ALLAH - DR. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 8

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%205.jpgALLAH'I İNKAR VEYA İHMAL EDENLER

Önce bunların en kötüsünden işe başlarsak, Allah’ı inkar edenler Allahsızlardır. Veya daha doğrusu kendilerini Allahsız zannedenler, Allah’a inanmadıklarını sananlar ve maalesef zorla uyuşturmak istedikleri ve uyuşturabildikleri fikrini taşıdıkları vicdanlarının gösterdiğinin aksine, böyle olmasını isteyenlerdir. Bu hareket, hakikat yolunda olan kimselerin görüşünde pek acıklı bir manzara oluşturur. Böyle insanlar ruhen parçalanmış kimselerdir. Yani iki zıt tesirin altında ruhları yenik düşmüş ve yenik olmaya mahkum kalmış kişilerdir.

Bunlar, dünya hayatının gözlerine soktuğu maddelerle körleşerek ve avunarak ruhlarının bu parçalanışından doğan sıkıntıyı dünyada iken hissetmeyebilirler. Veya daha doğrusu bu hislerini boğabilirler.

Devamını oku...

DURUP DURURKEN

http://www.dunyaana.com/images/muharrem%20gk%201.jpgOturup beklerken aklımıza bir iş yapmak gelebilir,  ve hemen kalkar o işi yaparız.  Akla gelen her şey, bir saniye öncesinden bilinmektedir. İki saat sonra o işleri yaparız, veya  iki yıl sonra şu işi yapmak istiyorum deriz, ve iki yıl aradan sonra o işi yaparız veya başka iş yaparız. Bir işin ortaya çıkma zamanıyla, o işin tasarlanan zamanı farklıdır. Bu, çok basit bir hal gibi görünüyor fakat devamlı yaşanan böyle basit haller büyük bir düzenin varlığını gizlemektedir.  Zaten tasarlanan her iş de her zaman gerçekleşmez. Eğer başarısız olmuşsak bizde doğal olarak çok basit sebepler ve bahaneleri hemen buluveririz. Eğer gerçekleşirse, o zaman da bizim eserimiz olmuş olur.

Devamını oku...

ALLAH - DR. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 7

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%204.jpgOBJEKTİF VE SUBJEKTİF ARAŞTIRMA YOLLARINDA DÜŞÜLMESİ UMULAN HATALAR

Allah’a yönelmenin, O’nu duymaya çalışmanın, Allah yoluna düşmenin gerçekleşmesi uğrunda gösterilecek objektif ve sübjektif ruh faaliyetlerinin, insanı aşamadan aşamaya yükselteceği muhakkaktır. Bununla beraber, insanların vicdanlarının ve ruh güçlerinin henüz yeterlilik derecesinde gelişmemiş olduğu devrelerde kökleşmiş bir akideye (inanca) saplanıp kalmaları, ilahi yollarda yürürken kendilerinin birtakım duraklamalarla karşılaşmaları sonucunu verebilir. Özellikle dışarıdan gelen telkinler, görenekler, maddi zaruret veya çıkarlardan kökünü almış birtakım zorlayıcı tesirler bu duraklamaları sonuçlandırıcı başlıca etkenlerdir.

Devamını oku...

METABAKIŞ AÇISI

http://www.dunyaana.com/images/mu_parapsikoloji.jpgBir söz söyleyeceğimiz ya da harekette bulunacağımız zaman önce onun kendi içimizde bir sentezini yaparız veya yaşamasına izin veririz. Doğru düşünüp doğru sözler söylüyorsak kendimiz onu yaşıyoruz, herhangi bir sebeple sinirlenip hareket ediyorsak onu da gene kendimiz yaşıyoruz demektir. Bunlar ister düşüncede yaşansın, ister fiilen  yaşansın esas değeri bakımından farkı yoktur. Birileri onu işitse de olur işitmese de olur, yani dışarıya aksettirse de olur aksettirmese de olur. Fakat her iki halde de ceza değil ruhi kanunlar çalışmaktadır. Böyle de olmayabilir doğru söz söyleyip eğri düşünebiliriz, içimizden gelmeyerek hareket edebilir rol yapabiliriz.

Fakat yaşanmayan iyi sözünde kötü bir hakaretinde kendimize faydası olmaz. Her varlığın kendisine göre bir anlayışı vardır. Her nasıl elde etmişse bir doygunluğa ulaşana kadar onunla birlikte yaşayıp gidecektir.

Devamını oku...

Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.

Copyright © Dünya Ana