YÜKSEK İDARE MEKANİZMASI VE İLLİYET PRENSİBİ - Dr. BEDRİ RUHSELMANYÜKSEK İDARE MEKANİZMASI VE İLLİYET PRENSİBİ MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 4İLLİYET PRENSİBİ MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 13İLAHİ İRADE KANUNLARININ TECELLİYATI VE MUKADDERAT O halde ilahi irade kanunlarının tecelliyatı, yani icabatı yolile mukadderat gerçekleşir. İşte kitabımızdaki mülahazalarla da varmış olduğumuz bu netice başta söylediğimiz gibi, mukadderat ve icabat mevzularının birbirini destekleyici, birbirini tamamlayici iki unsurdan mürekkep bir tek bahis olarak mütalasına bizi sevketmektedir.İcabatı, ilahi irade kanunlarının neticeleri; Mukadderatı ise varlıkların, kendi iradelerile tayin edecekleri bu neticelerden birisine veya diğerine tabi olmaları zarureti olarak kabul ettiğimize göre mukadderat ve icabat mefhumlarını bir tek bahsin iki ayrı cepheden görünüşü halinde mütalaa etmekle doğru neticelere varabiliriz. Bunları teker teker ele alarak, birbirinden ayrı realiteler gibi düşünmeğe kalkışırsak ne mukadderatın, ne de icabatın izahını yapamayız. MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 11İLLİYET PRENSİBİ KARŞISINDA GÖRGÜ VE TECRÜBENİN ROLÜ Geçen bahiste, tecrübe, görgü ve bilginin lüzum ve ehemmiyetlerine temas etmiştik. Bu bahsi biraz daha tafsilatlıca gözden geçirmeği faydalı görüyoruz. Biz herşeyin sebebini bilmiyoruz. Bu da şüphesiz, tabiat kanunları hakkındaki görgü ve tecrübesizliğimizin bir neticesidir. İşte tekamül ilerledikçe varlıkların yükselme yolunda yürüyüşlerindeki temponun da o nisbette hızlanacağı, sözünün manasını bu nokta üzerinde durarak aramak icap eder. İnsanlar tekamül ettikçe onların görgü ve tecrübeleri artar. Ve bu artış ruhta birtakım intibaların derinleşmesini mucip olur. Bu intibalar da ruhun bilgi dağarcığına eklenmiş birer hamuledir. İşte bu hamule, yani bilgi hamulesi arttıkça idrak genişler, idrak genişledikçe insanların illiyet prensibine daha ziyade nüfuz etmeleri ve yürüdükleri tekamül yollarını daha aydın ve daha vazıh görmeleri mümkün olur. MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 10İLAHİ İRADE KANUNLARINI ZORLAMAK DOĞRU DEĞİLDİR Bir varlık, esbabı, icapları, imkanları ve zaruretleri hazırlanmadan kocaman bir dağı devirebilir mi? Ayı gök yüzünden kaldırabilir mi? Veyahut dünya üzerinde on bin sene yaşıyabilir mi?... Bu suallerin ruhlarımızda uyandıracağı tepkiler karşısında şöyle düşünmeğe başlarız: İlahi irade kanunlarının tatbikatında, insan oğlunun ve bütün varlıkların elbette muayyen bir imkan derecesi ve hududu vardır. Ve bize göre yukarda söylediğimiz ve bilhassa bir az evvelki umman misalinde arzettiğimiz gibi, buradaki imkan sahasının hududu, varlıkların tekamül derecelerinin kendilerine kazandırmış olduğu kudret ve liyakat nisbetinde genişler fakat hiçbir vakit o ummanı kucaklıyamaz. Ve kucaklıyamıyacaktır. Zira varlıkların tekamülleri ve kudret iktisap etme keyfiyetleri nasıl namütenahi ise o ummanın hudutsuzluğu ve sonsuzluğu öylece namütenahidir. Diğer Makaleler... |
Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.