YÜKSEK İDARE MEKANİZMASI VE İLLİYET PRENSİBİ - Dr. BEDRİ RUHSELMAN

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%203.jpgYÜKSEK İDARE MEKANİZMASI VE İLLİYET PRENSİBİ

BİRİNCİ YAZI

Bir saatin kapağını açıp içine baktığımız zaman orada bir sürü dişli çarkın birbirine bağlı olarak işlediğini görürüz. Beşinci çarkın dişleri dördüncü çarkın dişlerile kenetlenmiştir. Böylece dördüncü çarkın dişleri beşinci çarkın dişlerine, üçüncü çarkınkiler dördüncü çarkınkilere, ikinci çarkınkiler üçüncü çarkınkilere, birinci çarkın dişleri de ikinci çarkın dişlerine bağlanmışlardır. Bu bağlantıların bir neticesi olarak, baş tarafta gerilmiş bir yayın boşalması ilk çarktan itibaren bütün çarkları ve son çarka tabi akreple yelkovanı mekanik bir tertibe göre döndürmeğe başlar ve bütün bu mekanizmanın işlemesi de muayyen bir zaman akışını insanlara göstermeğe yarar.

Devamını oku...

MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 4

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%207.jpgİLLİYET PRENSİBİ  

Size, cevabını katiyetle ve doğrulukla vermekte güçlük çekmiyeceğiniz bir sual soracağım: Su ile dolu bir sürahiyi bir taşa vurup parça parça ettiğiniz zaman içindeki su sürahide durduğu zamanki şeklini ve kalıbını muhafaza eder mi, etmez mi?... Peki ama, bunun cevabını verirken size: ( canım parçalanmış bir sürahinin içindeki su hiç o halde kalır mı, elbette dökülür, gider dedirtecek olan amil nedir?...)Belki hayatınızda siz dolu bir sürahinin parça parça edildiğini ve içindeki suların dağılıp gittiğini görmemişsinizdir bile. Ama burada o kadar görmüşçesine kati ve emniyetli bir dille konuşuyorsunuz ki sizi işitenler, o zamana kadar böyle bir sürahinin kırılıp içinden suların döküldüğünü adeta bir çok defa görmüşsünüz veya tecrübe etmişsiniz de ona göre konuşuyormuşsunuz, sanırlar ve size tekrar şunu sorarlar :

Devamını oku...

MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 13

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%204.jpgİLAHİ İRADE KANUNLARININ TECELLİYATI VE MUKADDERAT

O halde ilahi irade kanunlarının tecelliyatı, yani icabatı yolile mukadderat gerçekleşir. İşte kitabımızdaki mülahazalarla da varmış olduğumuz bu netice başta söylediğimiz gibi, mukadderat ve icabat mevzularının birbirini destekleyici, birbirini tamamlayici iki unsurdan mürekkep bir tek bahis olarak mütalasına bizi sevketmektedir.İcabatı, ilahi irade kanunlarının neticeleri; Mukadderatı ise varlıkların, kendi iradelerile tayin edecekleri bu neticelerden birisine veya diğerine tabi olmaları zarureti olarak kabul ettiğimize göre mukadderat ve icabat mefhumlarını bir tek bahsin iki ayrı cepheden görünüşü halinde mütalaa etmekle doğru neticelere varabiliriz. Bunları teker teker ele alarak, birbirinden ayrı realiteler gibi düşünmeğe kalkışırsak ne mukadderatın, ne de icabatın izahını yapamayız.

Devamını oku...

MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 11

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%203.jpgİLLİYET PRENSİBİ KARŞISINDA GÖRGÜ VE TECRÜBENİN ROLÜ

Geçen bahiste, tecrübe, görgü ve bilginin lüzum ve ehemmiyetlerine temas etmiştik. Bu bahsi biraz daha tafsilatlıca gözden geçirmeği faydalı görüyoruz. Biz herşeyin sebebini bilmiyoruz. Bu da şüphesiz, tabiat kanunları hakkındaki görgü ve tecrübesizliğimizin bir neticesidir. İşte tekamül ilerledikçe varlıkların yükselme yolunda yürüyüşlerindeki temponun da o nisbette hızlanacağı, sözünün manasını bu nokta üzerinde durarak aramak icap eder. İnsanlar tekamül ettikçe onların görgü ve tecrübeleri artar. Ve bu artış ruhta birtakım intibaların derinleşmesini mucip olur. Bu intibalar da ruhun bilgi dağarcığına eklenmiş birer hamuledir. İşte bu hamule, yani bilgi hamulesi arttıkça idrak genişler, idrak genişledikçe insanların illiyet prensibine daha ziyade nüfuz etmeleri ve yürüdükleri tekamül yollarını daha aydın ve daha vazıh görmeleri mümkün olur.

Devamını oku...

MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 10

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%205.jpgİLAHİ İRADE KANUNLARINI ZORLAMAK DOĞRU DEĞİLDİR

Bir varlık, esbabı, icapları, imkanları ve zaruretleri hazırlanmadan kocaman bir dağı devirebilir mi? Ayı gök yüzünden kaldırabilir mi? Veyahut dünya üzerinde on bin sene yaşıyabilir mi?...

Bu suallerin ruhlarımızda uyandıracağı tepkiler karşısında şöyle düşünmeğe başlarız: İlahi irade kanunlarının tatbikatında, insan oğlunun ve bütün varlıkların elbette muayyen bir imkan derecesi ve hududu vardır. Ve bize göre yukarda söylediğimiz ve bilhassa bir az evvelki umman misalinde arzettiğimiz gibi, buradaki imkan sahasının hududu, varlıkların tekamül derecelerinin kendilerine kazandırmış olduğu kudret ve liyakat nisbetinde genişler fakat hiçbir vakit o ummanı kucaklıyamaz. Ve kucaklıyamıyacaktır. Zira varlıkların tekamülleri ve kudret iktisap etme keyfiyetleri nasıl namütenahi ise o ummanın hudutsuzluğu ve sonsuzluğu öylece namütenahidir.

Devamını oku...

Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.

Copyright © Dünya Ana