MUKADDERAT VE İCABAT - Dr. BEDRİ RUHSELMAN - BÖLÜM 8

Share

http://www.dunyaana.com/images/bedri%20ruhselman%20genc.jpgİLAHİ İRADE KANUNLARI SONSUZDUR VE SAYI İLE MUKAYYET DEĞİLDİR

İlahi irade kanunlarında bir son, bir hudut, bir sayı mefhumunu kabul etmenin ne kadar abes olduğunu şimdiye kadar yapılan mülahazalar esasen göstermektedir. Hiçbir şekil ve surette, hiçbir şeyle nisbeti bahis mevzuu olmıyan Mutlak hakkında tam bir bilgi aczi içinde bulunurken, Onun iradesinin mahdutiyetinden, ve o iradenin mahdut tecelliyatından bahsetmeğe kalkışmak hakikaten düşüncesizce bir hareket olur. Kainatın, ilahi gayeler yolunda nizam ve ahengini temin eden ilahi irade kanunlarından dışarı en küçük bir harekette dahi bulunabileceğini düşünmek doğru olmaz. Zira hudutsuzluk ve sosuzluk mefhumunu ifade eden bu ilahi müeyyidelerin dışında kabul edilmiş herhangi bir hareket, o müeyyidelerin muayyen bir noktada son bulmuş olduğunu anlatır ki böyle bir şeyin olmasına imkan düşünülemez.

Hal böyle olunca, en küçüğünden en alisine kadar bütün varlıkların, herhangi bir kanunun tecelliyatından uzaklaşabilmeleri, ancak başka tertipteki veya başka kombinezonlardaki diğer kanunların tecelliyatına dayanmak ve onların şümullü sahasına girmek yolu ile kaabil olabilir. Zira varlıkların hareketlerinin ilahi irade kanunları dışında cereyan edebilmesi fikrini, bu kanunların sonsuzluğu ve hudutsuzluğu hakikati tamamile ortadan kaldırmaktadır.

Demekki yalnız ilahi irade kanunları dahilinde varlığını isbat etmek ve hareket kabiliyetini göstermek şiarile muttasıf olan her varlık, herhangi bir tabiat kanununun çizmiş olduğu istikametten ayrı bir yolda faaliyet göstermek durumunda kaldığı zaman ancak, başka bir kanunun icaplarından istifade ederek o faaliyetini gösterebilmek imkanını bulur. Ve illa, hiçbir iş meydana getiremez. Bu fikirler mukadderat bahsinin aydınlatılmasında büyük faydalar sağlıyacaktır. Şu halde insan iradesi, bir ilahi irade kanununun icabatından, ancak başka bir ilahi irade kanununun icabatına uymak suretile ayrı bir tahakkuk imkanına ulaşabilir. Bunun aksine hareket eden insan iradesi ne kadar çırpınırsa çırpınsın herhangi bir tahakkuk imkanını elde edemez. Burada büyük ruh dostumuz ve üstadımızın bir sözünü bildireceğim:

ÜSTAT : Temmuz 12, 1936

<< Evvelce söylediğim gibi kanunu tabiat dediğiniz kaideler o kadar çok, o kadar mütenevvidir ki bunlardan birinin neticesi diğer birinin neticesine uymıyabilir. Fakat bu iki netice de birbirine benzememekle beraber gene kanunu tabiatın mevlududur. >>

Keza:

ÜSTAT : Temmuz 12, 1936

<< Evvela şunu söyliyeyim ki tabiat kanunları, sizin ihata edemiyeceğiniz derecede çok şümullü ve muğlaktır. Binaenaleyh bir kısım tabiat kanunlarına muhalif gibi görünen bir irade, diğer birtakım tabiat kanunlarının tesirile kendini tahakkuk ettirir. >>

Bu geniş bilgiler bize ilahi irade kanunlarının sonsuzluğu ve hudutsuzluğu hakkında çok düşündürücü fikirler vermektedir.  Bu hususlarda bir az daha meseleyi açabilmek için bir misal üzerinde konuşmak istiyorum: Ateşi doğrudan doğruya elile tutan bir insanın elinin yanması bir tabiat kanununun icabıdır. Ancak, eğer o elin bir ateşi tutmakla beraber yanmaması da matlup ise o zaman o elin sahibinin bu hususta istifade edebileceği diğer tabiat kanunlarının icaplarına uymağa çalışması gerekir. Mesala eline ateşin tesirine mani olacak bir madde sürer, bir eldiven giyer veya maşa gibi herhangi bir nesneyi vasıta olarak kullanıp, ateşi tutar.

Keza, ben şu anda elimdeki kalemle şu kitabı yazıyorum. Elimin bu hareketi mutlaka tabiat kanunlarının şümulü dahilindedir. Fakat biraz sonra kitabı yazmaktan vazgeçiyorum. Ve kitabın yazılması duruyor. Bu hal elbette evvelki hareketimin tamamile zıddına olan bir iştir. Fakat bu hareketim de başka bir yönden gene tabiat kanunlarının şümulü dahiline girmiş bulunmaktadır. İşte gerek kitabı yazmak için, yaptığım işlerde ve gerek kitabı yazmaktan sarfı nazar ettiğim zaman vaki olan hareketlerimde, muhakkak surette tabiat kanunlarının icaplarından yararlanmışımdır. Aksi halde ne kitabı yazmak için elimi kullanabilirdim, ne de onu yazmaktan vazgeçtiğim zaman elimin hareketlerini dudurabilirdim. Bu hal ister benim tarafımdan bilinerek yapılmış olsun, mutlaka tabiat kanunlarından birisine veya diğerine uyabilmemle tahakkuk imkanına erebilmiştir.

Hülasa, hiç bir insanın, hiç bir varlığın yapabileceği, yapmak istediği hiç bir şey yoktur ki ilahi irade kanunlarının şümulünden hariç kalsın. En yüksek varlıkların dahi bu kanunların şümulünden kudretleri yettiği kadar namütenahi istifade imkanlarına malik olmaları, onların yüksek tekamül derecelerinin neticesi olarak kendilerine bahşedilmiş ilahi bir armağandır.

İlahi kanunlar, kainatın ayrı ayrı hadisatı hakkında cari birtakım kaideleri ve icapları neticelendirir. Bunların bir kısmını geçen bir bahsimizde tabiat kaideleri diye mütalaa etmiştik. Tabiat kaideleri maddi dünyamızın yeknesak hareketlerinin nazımı olan ve daima bu yeknesaklık vasfını gösteren bir icap arzeder. Hakikaten tabiat kanunları muayyen istikametlerde icaplar arzeden bir monotonluk vasfını haizdirler.

İlahi irade kanunlarının maddeye ait kısmında gördüğümüz bu yeknesaklık bir değişmezlik, şaşmazlık ve istikrardır ki bunda da çok derin hikmetler ve yüksek gayeler mündemiçtir. Ruhların tekamülüne lüzumlu olan madde aleminin monoton ve aynı tempodaki nizamı umumi kainat ahenginin bir icabıdır. Ayrı ayrı yeknesaklık içinde görünen bu kaideler, ilahi irade kanunlarının sonsuzluğu, hudutsuzluğu ve sayısızlığı içinde o kadar namütenahi hareket veriyetelerine yol açar ki bu hareketlerinde sonsuzluğu, kainat nizamının, yeknesaklıkla hiçbir benzeri olmıyan zenginliğini, nihayetsiz ve sayısız tahavvülatını meydana getirir. Bu nokta bizce çok mühimdir. Zira, insan iradesinin ilahi irade kanunları karşısındaki durumundan bahsedilirken bu mavzuu üzerinde ayrıca düşünmek icap edecektir. Ve ilerki izahatımızla da tekrar tebarüz ettirileceği gibi, ilahi irade kanunlarının varlıklara bahşettiği namütenahi imkanlardan, onların iradelerile serbestçe ve istedikleri şekilde istifade edebilme kudretleridir ki kendilerinin mukadderatını tayin edecektir.

BEDRİ RUHSELMAN

Share

Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.

Copyright © Dünya Ana