Dünyaya verilen son bilgilerde, insanların gelecekleri hakkında kesin bir şey söylemenin o insanların hürriyet yetkilerini reddetmek olduğu belirtilmiştir. Bu konularda verilen bilgilerden bazılarını toparlayıp kısaca ve basitçe ifade etmeye çalışalım.
          Öz varlıkların asli vazifeleri, kendilerine bağlı olan ruhların tekamül ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu vazifelerini yerine getirebilmeleri için de bir bilgi ve tecrübe düzeyine ulaşmaları gerekmektedir. Bu düzeye ulaşılmadan öz varlıkların bir vazife ortamına geçmeleri veya gerçek vazifelerini yerine getirmeleri mümkün olmamaktadır.
          Öz varlıkların, gerçek vazifelerini yapabilmeleri için bir takım hazırlık süreçlerinden geçmeleri gerekmektedir. Bu hazırlık süreçlerinin tamamı hidrojen aleminde bulunmaktadır. Fakat, öz varlıklar hidrojen alemi üstü bir alemde bulunmaktadır ve her birine de ayrı ayrı bir ruh bağlanmış durumdadır.

          Hidrojen aleminin maddi şartları, öz varlıkların içinde bulundukları alemden ayrılıp bu aleme inmelerine de izin vermemektedir. Dolayısı ile insanlık seviyesindeki varlığın bir kısmı bu aleme dolaylı yollardan uzanıp insan bedenine, daha doğrusu insan beynine bağlanarak bu alemdeki ihtiyacı olan hazırlığını yapabilmektedir.
          Varlık, insan beynine bağlanınca bir kısım şuuru dünyada ortaya çıkmakta ve bir kısım şuuru da kendi aleminde kalmaktadır, fakat kopmamaktadır. Yani burada yaşayan bir insanın, dünya üstü bir alemdeki öz varlığından hiç haberi olmasa, veya onu kendisinden ayrı bir varlık olarak görse bile, onun şuuruyla kendi şuuru bir bütün arz etmektedir. Kısaca, insandaki şuur varlığa aittir ve bu şuura irade hürriyet tanınmıştır. Varlık ise bu alemdeki vazife hazırlığını bu şuura tanınan irade hürriyetiyle yapmaktadır.
          Yani insanlar, irade hürriyetlerini kullanarak bu dünyada bir takım olaylarla karşılaşmakta ve gösterdikleri çaba ve gayretlerine göre de bir takım sonuçlar elde etmektedirler. Hak edilen bu sonuçlar ise onların öz varlıklarını gerçek vazifelerine hazırlamakta veya bu hazırlıklarını geciktirmektedir. Dolayısı ile hürriyetin şart olduğu bu hazırlık ortamında bulunan insanlara seçme şansı tanımamak ve gelecekleri hakkında kesin bir söz söylemek onlara tanınan hürriyet yetkilerinin reddedilmesi veya yok sayılması demek olmaktadır. Verilen bilgilere göre, geleceğe ait sözlerin ancak vazife planlarında söylenebileceği belirtilmiştir.