METABAKIŞ AÇISI

Share

http://www.dunyaana.com/images/mu_parapsikoloji.jpgBir söz söyleyeceğimiz ya da harekette bulunacağımız zaman önce onun kendi içimizde bir sentezini yaparız veya yaşamasına izin veririz. Doğru düşünüp doğru sözler söylüyorsak kendimiz onu yaşıyoruz, herhangi bir sebeple sinirlenip hareket ediyorsak onu da gene kendimiz yaşıyoruz demektir. Bunlar ister düşüncede yaşansın, ister fiilen  yaşansın esas değeri bakımından farkı yoktur. Birileri onu işitse de olur işitmese de olur, yani dışarıya aksettirse de olur aksettirmese de olur. Fakat her iki halde de ceza değil ruhi kanunlar çalışmaktadır. Böyle de olmayabilir doğru söz söyleyip eğri düşünebiliriz, içimizden gelmeyerek hareket edebilir rol yapabiliriz.

Fakat yaşanmayan iyi sözünde kötü bir hakaretinde kendimize faydası olmaz. Her varlığın kendisine göre bir anlayışı vardır. Her nasıl elde etmişse bir doygunluğa ulaşana kadar onunla birlikte yaşayıp gidecektir.

Fakat zaman içerisinde o bilgisinin vermiş olduğu anlayışın eksikliğini de idrak edecektir. Kendi kendisiyle de dahil her şeyle uyum sağlamak için her varlığın bilgiye ihtiyacı olacaktır. Şu an ihtiyacı yoksa dalgın veya yeryüzüne ait derin konsantrasyonundan dolayı bilgisini ve onun getirdiklerini henüz idrak etmemiştir, hazmetmemiştir. Olayları kendi açısından değerlendirip uyumun perde arkası dediğimiz negatif yüzünde çaresiz gibi görünmektedir çünkü liyakati, hakkı ya da farkındalığı o kadardır. Uyum sağlaması için dedik, hiçbir varlık kendisinde uyumsuzluk görmez, uyumsuz olan daima başkası olmalıdır. Bilgisini idrak etmemiştir dedik çünkü bilginin çeşidi sonsuz ve karşısındakinin bilgisi onu pek enterese etmemektedir. Bunun yanı sıra kafasında, düşüncesinde neyi yaşamışsa veya yaşatmışsa ya da öğrenebilmişse ancak onları verebilmenin çabasındadır. Yani kendinde olan bir takım değerleri ücretli veya ücretsiz paylaşma çabasındadır. Zira hareketlerinin meta veya sebep sonucunu düşünemeyecek kadar bir meşguliyet içerisine  girmiştir ve sık sık tökezlemektedir. Hemen söyleyeyim onu bu halinden kurtaracak olan tek kişi de kendisi olacaktır. Onun olaylara ve kendisine bakış açısı olacaktır. Kendisini nasıl görüyor veya nasıl biliyor, diğer insanları ne olarak görüyor, yapılan iyi kötü hareketleri nasıl değerlendiriyor. Bütün bunlar o insanın realitesini ortaya koymaktadır. Realiteler yaşanan gerçeklerdir bunun hayali olmaz. Yaşam şeklini değiştirmek ne kadar zor ise realite değiştirmek te o kadar zordur. Hele hele gönüllü olarak yaşam şeklini değiştirmeye kalkmak her varlığın harcı değildir. Bu nedenle realite değiştirmek için baskı ve tazyik altında kalarak zor bir yolu seçmek hakkı olmuştur. Bu yol da otomatik olarak tecrübe etmektir. Burada maddi bolluğa kavuşan bir hayatı düşünmeyin, bolluk içindeyken de fakirliğe dönüş yok, bunları realitemiz ve birlikte olduğumuz çevremiz zaten bize yaşatmaktadır. Yani bitmeyen istek veya ihtiyaçlar bizleri peşinden sürüklemektedir kontrol bizim elimizde olmalı. Kendi aklı ve bilgisiyle hareket eden bir kimse  elbet kendisinden de bilgisinden de sorumlu ve bir hesabını yapabilmelidir. Kendi düşen ağlamaz derler fakat buna mukabil, yardımcı olmakta her insanın tabiatında vardır ve böyle duyguların ortaya çıkmasından da yanayız. Ona buna sataşan, üzülen, bozulan kaosa benzer kalabalık bir ortamda yaşıyorsak önümüzde sayısız tümsek ve çukurlar var demektir rahatlıkla kuyu kazılır ve bu yaşanıyor. Birçok insan da bu aksaklı görüyor ve değişikliğin nerede yapılması  gerektiğini araştıracağı yerde onlarla birlikte tökezleyerek yoluna devam ediyor. İşte, ha düştü ha düşecek bir hayatı o insanın kendisi istemiştir fakat bilmiyor. Hayatta şöyle şöyle hareketler yapar veya şöyle şöyle düşünürsen ileride başına şöyle neticeler gelir diye ne birisi ona bir şey söylemiştir ne de o öyle bir ders almıştır. Aksine hakkını almasını bilsin diye nezaket yerine veryansın etmesi öğretilmiştir. O muzır kimsen diğerlerinden ne farkı olabilir, onlarda onun yaptığını yapıyor yani aynısını yapıyor ve işte netice işte hayatımız…Burada arabulucu da bulunmaz, zaten bir işe de yaramaz  çünkü her şey ortada…

Kendimize, hayatımıza, kısaca muhattap olduğumuz her şeye karşı bir metabakış açısı kazanmalıyız. Bunu öğrenmek söylemesi kadar kolaydır, her insan öğrenebilir, kaynak bol. Her şeyi metabakış açısından, metapsişik açıdan değerlendirebilenler için doğru yanlış ortadan kalkar, her şeyde bir gereğin düşünülmüş olduğu ortaya çıkar. Sürpriz diye nitelenen her türlü hadise anlam bulur. Bu arada ıstırapların hikmeti de bilinir hale gelir. Kısaca metapsişik açıdan değerlendirme yapabilmek, metabakış açısını kazanmak içinde bulunduğumuz realitemizi sarsar. Herhangi bir yolla bu anlayış dışarıya akacak olursa değer realiteleri de sarsar. Buradaki –kazanmak- öğrenmek değil uygulamak anlamındadır, çünkü her bilinen uygulanmaz. Metapsişik realite dünya realitelerinin  üzerinde anlaşılması çok zor bir realite ve bir hayattır. Ayrı bir sahadır. Metabakış ise bu realiteye bağlı bilgiler ışığında gelişen geniş ve yüksek bir anlayış biçimidir diyebiliriz. Yaşanan bir hal dir. Yani metapsişik realitenin yüksekliğinden ve şimdiki hayat şartlarının buna karşı olan imkansızlık veya zorluklarından dolayı metapsişik bir alandan yaşadığımız hayata bakışa kısaca metabakış diyoruz. Ayrı bir saha olarak ifade ettiğimiz için de metabakışa bir açı kazandırmış oluyoruz ve bu nedenle metabakış açısı dedik. Bu hal, yani metabakış açısı, hemen her hadiseye nüfuz edecek kadar keskin ve ince bir  görüş kabiliyetini ortaya çıkarır. Her türlü olaylar veya hadiseler karşısında hatalı yorum ya da değerlendirmelerle birlikte muhatap olunabilecek kaba hareketler de minimuma iner, en aza iner. Nefs dediğimiz şeytan bile –elveda- der. Yani kendini bilmek yolunda o kimse metabakış açısıyla şuurlu start alır, hamle yapar. Fakat önce metapsişik hakkındaki verileri veya ipuçlarını ya da eldeki bilgileri değerlendirerek işe başlamak gerekir zira şimdiki yaşadığımız tecrübe hayatının akışı içerisinde metabakış açısını kazanmak insan için ileride hissedilir derecede büyük bir ihtiyaç ve kıymet olarak ortaya çıkacaktır. Bunu öğrenmek söylemesi kadar kolay fakat benimseyip uygulamak bir ömüre mal olacak derecede büyük kabiliyet veya olgunlukları da beraberinde isteyecektir. Daha dünyadayken dünya üstü bir hayatın veya realitenin varlına ya da bilgisine aşina olmak kimseye bir şey kaybettirmez. Her yerde açıklık, saflık, insan içindir. İmkanları fırsatlar olarak görüp yerinde ve zamanın da yararlanmasını bilenler hiçbir zaman keşke demez.

Muharrem Gök ( 1998 )

Share

Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.

Copyright © Dünya Ana