GALAKTİK İNSAN - Virginia Essene ve Sheldon Nidle - Bölüm 11

Share

http://www.dunyaana.com/images/man132.jpgGalaktik Federasyon Bugün Washta, Mikah ve Teletron’dan oluşan Sirius Konseyi olarak, size galaktik insanlar olarak kendi tarihimizden ve ayrıca, Dünya’nın da yakında üyesi olacağı Galaktik Federasyon denen organizasyondan söz etmek istiyoruz.

Galaktik Federasyon, dört buçuk milyon yıl önce boyutlararası karanlık güçlerin bu galaksiye hükmetmelerini ve sömürmelerini önlemek üzere kuruldu. Bu boyutlararası karanlık güç, Samanyolu Galaksisi’ni kendi bilgisayar-benzeri katı kalpli varlıklarıyla tohumladı.

Onlar esasen, daha önce tarif ettiğimiz gibi, sürüngenimsi ya da dinozorumsu bir varlık görünümündeydiler. Bu karanlık varlıklar galaksiye yayıldılar ve binlerce yıldız sistemini başarıyla fethetmeye başladılar. Ancak bu sürüngenimsi/dinozorumsu varlıklar en sonunda, galaksinin, özgür iradeli, akıllı ve duygulu varlıkların kendilerininkine benzer teknolojiye sahip birkaç galaktik uygarlık yaratmış oldukları bir bölgesine eriştiler.Bundan sonra, yaklaşık dört milyon yıl önce, arasında barış dönemlerinin yer aldığı kısa ama çok barbarca bir yıldız savaşları dönemi yaşandı. Sınırlı bir kapsamda, bu savaş ve barış modeli şimdiki zamana kadar sürmüştür. Galaksi boyunca bu saldırılar sürerken, bu Dinozorumsu/Sürüngenimsi İttifak’ın düşmanı olan taraf, yani bizler daha organize bir hale geldik. Bizler, hem galaksinin savunmasını koordine edecek bir üst yönetim olacak, hem de insan ve insan-olmayan uygarlıklar arasında gerekli kültürel ve devletsel alışverişlere izin verecek bir forum olacak çok çeşitli ve etkili bir organizasyon kurmanın gerekli olduğunu gördük.

Galaktik Federasyon kendisini, tek amacı ışığın Samanyolu Galaksimiz’e akmayı sürdürmesini sağlayacak bir organizasyon yaratmak olan, yıldızlar sisteminin bir tür Birleşmiş Milletler’i olarak görür. Halen, Galaktik Federasyon’da yüz binin üzerinde yıldız sistemi ve yıldız ittifakı vardır, ve 1988 ile 1993 yılları arasındaki yeni katılımlar sonucu üye sayısı yaklaşık iki yüz bine yükselmiştir. Bu galaktik yaradılış ışığının esas temelini oluşturan şey sevgidir.

Galaktik Federasyon’un temel işlevlerinden biri, ani ve haksız saldırılara karşı bir savunma sistemi sağlamaktır. Buna ek olarak, Galaktik Federasyon’un keşif, teknoloji değiş tokuşu ve kültürel ilişki ve etkileşimi sürdürmek gibi önemli görevleri de vardır. Böylece, Galaktik Federasyon sürekli olarak bilim adamlarını ve irtibat takımlarını uzay misyonuyla, henüz Galaktik Federasyon’un bir parçası olmayan diğer yıldız sistemlerine göndermektedir. Vurgulamamız gereken bir başka nokta şudur: Galaktik Federasyon, çeşitli konsey vasıtasıyla, gezegenleri, yıldız sistemlerini ve yıldız ittifaklarını on dört Bölgesel Konsey halinde organize etmiştir.

Galaktik Federasyon kendini tam bilinçli ve barışçı uygarlıkların bir organizasyonu saydığından, o sürekli olarak, üyelik kriterlerini karşılayacak kabul edilebilir uygarlıkları araştırır. Herhangi bir yıldız sistemindeki bir gezegen ya da bir dizi gezegen istenen teknolojik ve kültürel gelişim düzeylerine eriştiğinde, kapsamlı bir bilimsel değerlendirmeden sonra bu uygarlıklarla temas kurulur. Bu bilimsel değerlendirme son derece geniş yelpazeli bir kültürel, bilimsel ve ruhsal nitelikleri kapsar.

Sirius Yönetim Konseyi ve sizin Spiritüel Hiyerarşiniz’in çabaları sayesinde, gezegeninize ve güneş sisteminize Galaktik Federasyon’un üyelik kurallarından bir muafiyet tanınmıştır. Spiritüel Hiyerarşi, tüm Galaktik Federasyon Konseyleri’ne, güneş sisteminizin –hem önemli bir vitrin güneş sistemi, hem de insanın akıllılığı ve duyarlılığının altta yatan ilk nedeni olarak- özel konumunu hatırlattı. Bu tartışma en sonunda, Atlantis’in on bin yıl önceki çöküşünden beri güneş sisteminiz üzerindeki Pleiades kontrolü tarafından saptanan karmik yasaları altüst etti ve Dünya sizin zaman ölçünüzle 5 Mart 1993 tarihinde Galaktik Federasyon’a tam üyeliğe kabul edildi. Bu tam üyeliğin bahşedilmesi, Galaktik Federasyon’un kurtarma misyonunu yasal olarak oluşturmasına ve Dünya’ya inme ve ilk temasta bulunma konusunda protokollerini hazırlaması için İlk Temas Takımı’nı resmen yetkilendirmesine olanak verdi.

Galaktik Federasyon şimdi Dünya ile ilk temasına hazırlandığından, onun işlevlerini bilmeniz gerekecek. Size bu işlevleri göstermek için Galaktik Federasyon’un ana organizasyon çizelgesini kullanacağız. (Bkz. Şekil 26: Galaktik Federasyonun Ana Fiziksel Organizasyon Çizelgesi.) Daha önce de belirtildiği gibi, Galaktik Federasyon’un ana amacı, galaksimizde yüksek derecede bilinçli ve duyarlı ve ışık-yönetimli galaktik uygarlıkların yaratılmasını hızlandırmaktır. Bu amaç üç ana bölüme ayrılır: birincisi, uzay misyonu; ikincisi, irtibat grupları; ve üçüncüsü de bölümler arası forumlardır (bu gruplar Galaktik Federasyon’un çeşitli Bölgesel ve Yerel Federasyon Yönetim Konseyleri’ni içerir).

Çizelgede gördüğünüz gibi ilk unsur –uzay misyonu- iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm bilim ve keşif takımlarından ve ikinci bölüm de savunma güçlerinden oluşur. Bilim ve keşif güçlerinin başlıca üç amacı vardır.

Birincisi, Galaktik Federasyon galaksinin her yanına ışık ve sevgiyi ulaştırmanın özel bir spiritüel bilimin kullanılmasını gerektirdiğine inanır ve kabul edilebilir düzeyde yeni üyeler bulabilmek için galaksinin bilinmeyen bölgelerine keşif ve inceleme takımları gönderilir.

İkincisi, yeni potansiyel üyeleri Galaktik Federasyon’a kabul etmek üzere değerlendirmek için bilim misyonunun bu aynı unsurları kullanılır. Bu veçhe geçen yedi Dünya yılında önem kazanmıştır, çünkü bu dönemde galaksimizin yakın bölgelerinde bulunan Dinozorumsu/Sürüngenimsi İttifak’ın eski üyeleri bizimle olan tüm savaşlarına ve hasımlıklarına son vermek istediklerini bildirmiş ve hatta Galaktik Federasyon’a üyeliğe kabul edilmelerini rica etmişlerdir. Bu son derece şaşırtıcı olay, bizim galaksinin her yanına ışığı yayma misyonumuzun başarıya ulaştığının ve şimdiki yaradılışın amacı hakkındaki kadim kehanetlerin artık gerçekleşmekte olduklarının kanıtı olarak kabul edilmiştir.

 http://www.dunyaana.com/images/gi-bol11-1.jpg

Son olarak da, bu misyon henüz Galaktik Federasyon’a katılmak istemeyen ama bizden teknik ve örgütsel yardım isteyen tarafsız yıldız sistemleri ile ilişkileri besleyip büyütmek için kullanılır. Bu misyonlar halen bu yıldız sistemleri ile Galaktik Federasyon arasında mevcut iyi niyeti desteklemek için yerine getirilirler.

Bundan başka, bilim ve keşif takımları tüm yıldız sistemlerini, üzerlerinde yaşayan varlıkların tam bilinçlilik yönündeki gelişimleri ve teknoloji kullanımları açısından da değerlendirir. Bu kriterler, Galaktik Federasyon’un bilim adamlarının Federasyon yetkili konseylerine, herhangi bir yıldız sistemi veya gezegenin Federasyon’a kabul edilmeye gerçekten hazır olup olmadığı konusunda görüş bildirmelerine olanak verir. Onlara savunma güçlerinin bir birimi eşlik eder. Burada çok önemli bir nokta yerine getirilmelidir. Bilim ve keşif misyonu, görevli savunma güçlerinin kullanılmasını kontrol eder.

Savunma güçlerinin bu kullanılma kuralı ilk olarak, Galaktik Federasyon’un geçerliğini korumak için yapılması gerekmiş birçok barbarca savaş sırasında saptanmıştır. Anlaşılacağı gibi, askeri grubun bilim grubundan bağımsız olmasına izin verildiği takdirde büyük zorlukların meydana geleceği keşfedilmişti. Federasyon’un başlıca hedefi tüm galaksiye savaşı değil, ışık ve sevgiyi yaymaktır. Bu yüce amacı gerçekleştirebilmek için, Federasyon’un uzay misyonlarının savunma güçleriyle desteklenmesi gerekir.

Savunma gücünün amacı, bilim misyonunu karanlık güçlerin saldırılarından korumaktır. Galaktik Federasyon her ne zaman yeni bir bölgeye gitse, galaksimizin uzak menzillerinde bulunan ve Federasyon’un hakimiyet bölgesini genişletmesine ya da bu örgüte yeni üyelerin katılmasına hala karşı olan dinozorumsu ve sürüngenimsi güçler tarafından sürekli olarak göz hapsine alınır. Bu düşman güçler, Federasyon’un herhangi bir bilim misyonunu baltalamaya ya da ona doğrudan saldırmaya çalışırlar. Sonuç olarak, Galaktik Federasyon bilim misyonlarını tüm potansiyel saldırılardan korumak üzere onlara savunma güçlerinin de eşlik etmesini uygun görmüştür.

İkinci Galaktik Federasyon bölümüne irtibat grupları ya da irtibat takımları denir. Onlar Federasyon’un başarısında çok önemli bir anahtar rolü oynarlar. İrtibat gruplarına ayrıca iletişim şebekecileri (ağ örücüleri) de denir ve Federasyon’un bu bölümünde iki milyarı aşkın görevli çalışmaktadır! İrtibat gruplarının ana işlevi, başlıca haberleşme ağı görevlileri olarak çalışmaktır. Onlar, Federasyon’un tüm bölümlerinin akıllıca kararlar verebilmesi için gerekli bilgileri (malumatı) sağlayanlardır. (Bkz. Şekil 27: Galaktik Federasyon’un İrtibat-İletişim Sistemi.) Bu içgörülü kararlar olmadan Galaktik Federasyon’un varlığını tutarlı bir biçimde sürdürme yeteneği hızla ortadan kalkar. İrtibat, en küçük gezegensel yönetim konseylerinden ana Galaktik Federasyon Konseyi’ne kadar Galaktik Federasyon’un tüm düzeylerinde bulunur. İrtibat grubunun başlıca görevi, bu iletişim ağlarını hazırlamak ve sürdürmektir. Bu iletişim ağları, uygun kültürel nüanslarla ve doğru dilde verilmesi gereken hayati bilgi ile doludur. Bu karmaşık faaliyetler başarıyla sürdürülür, çünkü irtibat takımları öylesine iyi saptanıp yerleştirilmiştir ki örgütleri çok iyi sonuçlar elde ederler. (Bkz. Şekil 28: Galaktik Federasyonun İrtibat Grubu Kumanda ve Kontrol Sistemi.) Bu çeşitli irtibat organizasyonları geniş bir dizi çok-katmanlı iletişim ağı içinde çalışırlar. Bu iletişim ağları kendi içlerinde konseylere veya forumlara ayrılır. Bu konseyler temelde üç düzeyde çalışırlar. (Bkz. Şekil 29: Dünya’nın  Galaktik Federasyon Konseylerinin Üç Düzeyi ile İlişkisi.)

En yüksek düzey, Vega sisteminde, Lyra yıldız grubunda yerleşmiş bulunan ana Galaktik Federasyon Konseyi’dir. İkinci düzey çeşitli Bölgesel Konseyler’den oluşur. Galaktik Federasyon’da halen 14 Bölgesel Konsey vardır ve bizi ilgilendiren en önemlisi, Sirius Bölgesel Konseyi denen bizim bölgesel konseyimizdir. Sizin güneş sisteminiz de er geç tam üye olarak bu bölgesel konseye katılacaktır.

Bölgesel konseyler çeşitli zorlukları çözen forumları (bir tür mahkemeler) olarak faaliyet gösterirler. Onlar kendi bölgelerindeki siyaseti, hareket hattını saptarlar ve ayrıca, belli bir yıldız sistemi ya da yıldız ittifakının birbirleriyle olan sorunlarını çözmesi için başvuracakları son mercidir. Onlar ayrıca kültürel ve teknolojik alışverişe de vasıtalık yaparlar. Bu şekilde, Galaktik Federasyon Bölgesel Konseyleri, teknolojileri transferi konusundaki anlaşmazlıkları müzakere etmek ve ayrıca entelektüel üretim alışverişi sağlamak için de vasıta olurlar.

  http://www.dunyaana.com/images/gi-bol11-7.jpg

Ayrıca yerel ya da yıldız sistemi yönetim konseyleri de vardır. Siz Dünyalılar ve güneş sistemindeki diğer üyeler er geç bir yerel yıldız sistemi konseyi oluşturacaksınız. Bu yönetim konseyleri iki şekilde olabilir: Birincisi, basit bir yıldız sistemi konseyi ya da yerel yönetim konseyi; ikincisi, yirmi ya da daha fazla yıldız sistemi yönetim konseyinden oluşabilen bir yıldız ittifakı yönetim konseyi. Sizin katılacağınız Sirius Bölgesel Konseyi’ndeki en büyük yıldız ittifakı, yaklaşık elli farklı yıldız sisteminden oluşan Pleiades Yıldız İttifakı’dır.

http://www.dunyaana.com/images/gi-bol11-4.jpg

Galaktik Federasyon’un bu çeşitli düzeyleri arasındaki ilişki basit bir biçimde kurulmamıştır. İrtibat gruplarının, Federasyon’un belli bir yıldız sisteminde ya da galaksinin belli bir bölgesinde olan bitenleri takip etmesine yardımcı olduklarını anlamak önemlidir. Böylece, biz çeşitli irtibat grupları ile bu farklı konsey düzeyleri ve –tüm bu işlemin dış kenarındaki- uzay misyonları ve savunma kumandalıkları arasında iletişim ağı kurarız.

Galaktik Federasyon, Dünya insanlarını sömürmek için burada bulunmamaktadır. O insanları yüksek bilinç düzeyine geçirmek ve kuşatılmış bir gezegeni kurtarmak için buradadır. Biz yeni bir insan özünün doğumuna yardım etmek ve tüm insan ırkının bir kez daha gerçek rolü olan koruyuculuğa doğru ilerletmek için buradayız. Bu yükselen bilinçle birlikte Dünya insanları tüm galaksiye yayılmış diğer galaktik insanlarla yeniden ilişki kurmayı talep edeceklerdir. Yaşadığımız birçok zorluktan sonra, yaşamın ve sevginin ihtişamını sadece günlük yaşamlarımızda değil, ama aynı zamanda bu olumlu enerjiyi galaksinin ve yaradılışın her yanındaki diğer insanlara ve akıllı-duygulu varlıklara doğru genişleterek de deneyimlemeyi hak ediyorsunuz.

Şimdi Dünya’yı örnek olarak kullanarak bu bir ilk temas kurma sürecine bakalım. Galaktik Federasyon’un güneş sisteminizdeki rolünü değiştirme kavramı 1950’lerde Agarta ya da Şambala dediğiniz büyük uygarlığın himayesinde örgütlenen yeraltı insan uygarlıklarına tayin edilen özel bir irtibat ve kültür grubunun oluşturulmasıyla başladı. Bu kültürel irtibat grubuna daha sonra Galaktik Federasyon tarafından, bazı Dünyalılar’ı uyandırmak için ilk geniş çaplı teması gerçekleştirme görevi verildi. İlk seçilen ve temas kurulan Dünyalılar bilimsel eğitime ve birikime sahip olanlardı. Bunların olası bir medya teması için iletişim merkezleri görevi yapacakları umuluyordu –bu medya teması Federasyon’un mesajını yayacak bir yol olarak görülüyordu.

Galaktik Federasyon ayrıca, gezegeninizin yüzeyindeki devletlerle ve uluslarınızın ana organizasyonu olan Birleşmiş Milletler ile temas kurmanın zorluklarını yenme çabasıyla ek irtibat ve kültür takımları geliştirmeye başladı. İnsan uygarlığının gezegeninizi çevresel bir yıkıma uğratmakta olduğu gerçeği karşısında ve küçük-çapta bir tahliye ile insanları Dünya’nın yaşayacağı olası bir yıkımdan kurtarmayı –ve sonra yeniden Dünya’da insan ırkını tohumlamayı da- içeren bir hazırlık olarak, bu faaliyet 1960’ların sonunda genişletildi. İşte o zaman bir İlk Temas Takımı kuruldu; ancak bu çok sınırlı bir denetleme ruhuna sahip bir takımdı.

1980’lerle birlikte, Galaktik Federasyon Dünya’da olan bitenleri sadece bir kıyamet süreci olarak değil ama bir değişim-dönüşüm ve aydınlanma süreci olarak da görmenin gerekli olduğunu anlamaya başladı. Bu gelişmeler sonuç olarak yeni bir tip organizasyona ihtiyaç duyurdu. Bu yeni organizasyona da İlk Temas Takımı dendi ve o ilk kez 1980’lerin başlarında oluşturuldu. Onun misyonu, 1950’lerde, 1960’larda ve 1970’lerde İlk Temas Takımı’nı yaratan kavramlara kıyasla çok genişletilmişti. Bu şimdiki İlk Temas Takımı artık kitlesel bir ilk temasın gerçekten mümkün olabileceği umuduna dayanan yeni bir ruha ve canlılığa sahiptir. Bu umudu doğuran şey, foton kuşağının yaklaşan olası yararları ve bir felaket senaryosunun gerçekleşmesini önlemek için yeni yükselen bilinci kullanma olanağı ile ilgili Sirius Bölgesel Konseyi’nde gelişen anlaşmadır.

Aynı sıralarda, Siriuslular ayrıca yeni bir gelişmeyi de öğrendiler. Memeli deniz yaratıkları ve Leydi Gaia’nın Spiritüel Hiyerarşisi onları ilk temas senaryosunu kitlesel bir yükseliş işlemini içeren bir senaryoyla değiştirmelerini bildirdiler. Bu yeni realite Siriuslular’ın, Sirius Bölgesel Konseyi’ni bir kitlesel iniş hususunda siyaset (hareket hattı) değişikliğine ikna etmek için geniş bir kulis faaliyeti yapmalarına neden oldu. Bu siyaset değişikliği 1980’lerin sonlarında etkisini göstermeye başladı. Bu da Siriuslular’ın Güneş’in kutbiyetini değiştirmelerine ve yükseliş sürecinin ilk ortaya çıkışı için yöntemler araştırmalarına olanak verdi. Bu araştırma onları biyosfere yeni bir şekilde –güneş sisteminizi Lemurya zamanındaki haline geri döndürecek bir şekilde- değerlendirmek için güneş sisteminizi birçok bilimsel grup getirmeye sevk etti. Sonra bu eski haline getirme (onarma) kavramı, gezegeninizle ilgili tüm bilim ve uzay misyonları için başlıca yol gösterici prensip haline geldi.

Bu değişikliğin bir sonucu olarak, 1980’lerin sonlarında –“ Dünya’ya hoş geldiniz misyonu” görevi için tüm güçlere sahip- bir ilk Temas Takımı resmen kuruldu. İsmi bu temasın başlangıcına kadar açıklanmaması gereken yeni bir lider atandı ve bizi şimdi gerçekleştirmeye hazırlandığımız kitlesel iniş sürecine götüren de onun geçmiş iki yılda kaydettiği önemli ilerleme oldu.

Dünya 1990’ların başlarında, Galaktik Federasyon’un İlk Temas Takımı’nın “Dünya’ya hoş geldiniz” misyonuna hazırlanması açısından değerlendirildi. Bu işlem iki amaçla yapıldı. Birincisi, çünkü Galaktik Federasyon’un sizin kim ve ne olduğunuzu bilmesi çok önemliydi. İkincisi, İlk Temas Takımı’na Dünya’yı Spiritüel Hiyerarşi tarafından istenen koşullara geri döndürme misyonunda yardımcı olmaktı. Bundan dolayı, bu geniş kapsamlı incelemeler Dünya’yı o ilk bozulmamış haline geri döndürmek için hangi ıslah ve değişikliklerin yapılması gerektiğini  doğru olarak tayin edecek bilimsel takımları (görevlileri) da içeriyordu.

Bu İlk Temas Takımı, işi bu birçok görevi idare etmek ve gözetmek olan elli varlıktan oluşan bir Kumanda Kurulu oluşturmak zorundaydı. Kumanda Kurulu, Galaktik Federasyon Bölgesel Konseyi tarafından talep edilen çeşitli bilim, teknoloji vs. komisyonları halinde örgütlenmiştir. Sirius Bölgesel Konseyi, bu temas takımına güneş sisteminizdeki Dünya gezegeni de dahil tüm uzay üzerinde –ve güneş sisteminize savunma sağlayarak yardımcı olma konusunda- tam yetki vermiştir. Size bu Sirius misyonunun çeşitli unsurlarını tarif eden bir çizelge sunuyoruz. (Bkz. Şekil 30: İlk Temas Takımının Çizelgesi.) Beş bölümde tarif edilen bu misyon İlk Temas Takımı Tarafından gerçekleştirilecektir.      

Birinci Bölüm: Dünyanın Spiritüel Hiyerarşisiyle İrtibat       

Bu misyonun birinci bölümü, sadece, Leydi Gaia’daki değişiklikleri izlemektir. Leydi Gaia çoğunlukla üçüncü-boyutsal olan –ve daha yüksek boyutlarda ilave güçlere sahip bir Spiritüel Hiyerarşi’den, aynı güçlere sahip beşinci-boyutsal bir Spritüel Hiyerarşi’ye dönüşmüştür. Bu değişim, İlk Temas Takımı’nın şimdi gezegensel spiritüalitedeki bu değişimi gözleyen bir komite atlamasına neden olmuştur.

 http://www.dunyaana.com/images/gi-bol11-5.jpg

 İkinci Bölüm: Gezegensel Çevrenin İyileştirilmesi

Misyonun ikinci bölümü, gezegenin yüzeyini ve iç kısımlarını denetlemektir. Bu süregiden bilim misyonu, gezegeninizi Spiritüel Hiyerarşi tarafından istenen ilk bozulmamış haline döndürmek için gerekli bilimsel işlemlerin saptanmasına yardımcı olmuştur.

Tam bilinçli insanlar işbirlikçi olduklarından ve kendilerini demokratik bir biçimde yönetmek isteyeceklerinden, Galaktik Federasyon, şimdi Dünya üzerindeki mevcut yönetim yapısını hiyerarşik olmayan bir yapıyla değiştirmenin gerekli olduğuna inanmaktadır.

Üçüncü Bölüm: Kültürel Yardım ve Gezegene İnişler

Bu misyonun üçüncü veçhesi kültüreldir ve gerçek temas sürecini içerir. Kültürel misyon iki amaçla oluşturulmuştur.

Birincisi, Dünya uygarlığı, koruyucu bir tür olan tam bilinçli insanlardan oluşan bir uygarlığa dönüşmek üzeredir. Onlar, bu asli işlevi yansıtan bir teknoloji ve kültüre sahip bir uygarlığa geçişleri sırasında yardım görmeli ve desteklenmelidir.

İkincisi, bu amaç Dünya’da galaktik bir insan kültürünün oluşturulması gerekmektedir, ancak bu kültürün Lemurya zamanında gezegeninize getirilen ilk kültüre uygun olarak biraz değiştirilmesi öngörülmektedir. Bu kültüre bir Lyra/Sirius uygarlığı denir. Bu gelişim çizgisi şu anda gezegeninizde mevcut olan kültürel çizgiden çok farklıdır. Böylece, Sirius’tan gelen özel kültürel komitelerin ve irtibat takımlarının bu rolü yerine getirmelerine karar verilmiştir.

Dördüncü Bölüm: Dünyanın Biyosferinin Ekolojik Perimetreleri

İlk Temas Takımı’na verilen bu misyonun dördüncü bölümü, gezegeninizin gerekli ekolojik perimetrelerini saptamaktır. Bunu yapmak için de zamanda geriye dönüp, geçmişteki durumla şimdikini kıyaslamak gerekir. Sonuç olarak, gezegeninizin şimdiki yüzeyini değiştirmek için son derece sağlam ve kusursuz programlar oluşturulmuştur. Dünyayı başarıyla ilk haline dönüştürecek programlar artık yoluna girmiştir. Bu memeli deniz yaratığı koruyucu türünün ve Leydi Gaia’nın şimdi kendilerini adadıkları bir amaçtır ve onların iradeleri olacaktır.

Beşinci Bölüm: Galaktik Federasyon ile Dünya Arasında İrtibat

İlk Temas Takımı’nın misyonunun beşinci ve son veçhesi, Galaktik Federasyon Konseyleri ile sizin yakında ortaya çıkacak yeni galaktik uygarlığınız arasında irtibat grupları oluşturmaktı. Bu misyon halen oluşturulma sürecindedir. İlk Temas Takımı, kitlesel inişler gerçekleştiğinde, özel takımların gezegeninizde yaşayan insanlara yardım etmek için gerekli irtibat ve yardımı sağlayabileceklerini ummaktır.

O halde İlk Temas Takımı’nın tüm misyonu, Dünya gezegenindeki insanların tam bilinçli hale gelmelerine yardımcı olmaktır. Bu misyon, aynı zamanda, tam bilinçli varlıkların uygun yönetim yapıları kurmalarına olanak vermektir. Bu hiyerarşik ve otoriter amaçlar için kurulan bir yönetim değil, bir ışık ve tekâmül yönetimi olacaktır.

Kitlesel inişler gerçekleştiğinde, dört gruptan oluşan geçici bir yönetim konseyi oluşturulacaktır. Bu gruplar şunlardır: 1. Rab Metatron’un Merkezi Güneş Konseyi’nden seçilmiş üyeler; 2. Agarta (Şambala) Yönetim Konseyi’nden birçok üye. 3. Galaktik Federasyon’un temsilcileri olarak seçilmiş Siriuslu kültürel transfer ve irtibat danışmanları; 4. Gezegensel savunma grupları. Bu varlıklar, tek amacı Dünya insanlarını yeni bir yönetim biçimine hazırlamak olan geçici bir yönetim konseyi olarak görev yapacaktır. Bu konseyin yerini ne zaman kalıcı bir konseye bırakacağı hususunda son sözü ise ilahi plan ve ilahi doğru düzen tarafından saptanan zamanlamalar vasıtasıyla, Rab Metatron’un Merkezi Güneş Konseyi söyleyecektir.

Şimdiki durumda, Galaktik Federasyon nihai planı ayrıntılandırma –İlk Temas Misyonu’nun yerini ve zamanını ve temastan sonraki gelişimini saptama- sürecindedir. Federasyon’un misyonu barış ve sevgiye dayanır. Bundan dolayı, size Federasyon’un bir parçası olarak gelen herkes, bu kurtarma misyonunu sevgi, ilgi ve şefkatle gerçekleştirmeyi amaçlayan galaktik abla ve ağabeyleriniz olarak Dünya’da bulunacaklardır.

Sevgili okurlar, Galaktik Federasyon’un İlk Temas Takımı’nın sizden istediği tek şey, insan bilincinde büyük bir değişimin meydana gelmek üzere olduğu gerçeğini kabul etmenizdir. Siz Dünya insanları büyük dini eserlerinizdeki kehanetlerde bildirilen şaşırtıcı ve hayranlık verici bir kader yoluna girmek üzeresiniz. Tam bilinçli bir varlık olarak, bu kitapta daha önce tarif edilen büyük koruyucu üçlünün bir parçası olacaksınız. Lütfen, bu sorumluluğun farkına varın ve onun ilkelerini şimdiden uygulamaya başlayın.

Son olarak da sizden, hem gezegeninizin hem de sizin değişim/yükseliş sürecinize yardımcı olma programlarımızın başarıya ulaşmaları için çok önemli olan “gezegensel savunma gruplarını” oluşturmaya başlamanızı istiyoruz. Bu, gezegeniniz ve üzerindeki tüm canlılar için büyük ve heyecan verici bir değişim zamanıdır. Bu yakında sevinç ve ruhsal doyum ile dolacak bir zamandır! Biz Galaktik Federasyon üyeleri, gezegeninizin ve güneş sisteminizdeki diğer gezegenlerin ve varlıkların harikulade bir kaderin eşiğinde bulunduklarını bilmekten dolayı çok mutluyuz!

Bu bölümde verilen bilgiler hakkında zihninizde birçok soru uyanabilir. Aşağıda, Virginia Washta’ya, “Galaktik Federasyon” üzerine verilen bilgilerle ilgili sorular sormaktadır.

Virginia: Galaktik Federasyon’un karar-alma sürecinde bürokrasinin ne rol oynadığını bilmek istiyoruz; tabii bunu sorarken biz Dünya insanlarını ve bu on bin yıllık olumsuz tarihimizi düşünüyoruz. Federasyon’un gezegenimizle ilgili kararının kasıtlı mı yoksa tesadüfen mi verildiğini merak ediyoruz –yoksa bizim bürokratik kuruluşlarımızda çok görüldüğü gibi, bazen önemsememe veya acemice iş yapma Federasyon için de geçerli mi?

Whasta: Galaktik Federasyon büyüklüğü, faaliyet alanı ve tüm bu galaksiye ışık getirme misyonu açısından çok büyük ve en istekli organizasyondur. Onun bürokrasisi de misyonuna uygun olarak gerçekten muazzam bir büyüklüktedir. Ancak, siyasetler ve hareket hatları –kendisi tek başına muazzam bir organizasyon olan- ana Federasyon Konseyi yerine, büyük ölçüde küçük konseyler yani bölgesel konseyler tarafından tayin edildiğinden, Dünya ile ilgili siyasetlerin, büyük ölçüde, bölgesel konseyin büyük üyelerinin kararlarıyla belirlendiğini söylemeliyiz.

Ne yazık ki, galaksinin bu bölgesinde vuku bulan savaşlar Galaktik Federasyon’un siyasetini belirlemesine yol açtı. Bir kez bu siyaset belirlendikten ve sahneye konduktan sonra, çeşitli üyeler arasındaki belli içsel durumlar yüzünden onları değiştirmek zor oldu. İşte, Siriuslular’ın Federasyon Bölgesel Konseyi’nin siyasetini başarıyla değiştirerek şimdi yoluna girmiş mevcut faaliyetlerin resmi siyaset olarak kabul edilmesini sağlamalarının yıllar almasının ana nedenlerinden biri budur.

Virginia: O halde, bir anlamda, tek gezegenler veya yıldız sistemleri gibi daha küçük ve daha az güçlü üyelerin bir tür yerel konseyin anlayışıyla korunmaları gerekiyor, öyle değil mi?

Washta: Onlara yerel konseyin yardım etmesi gerekiyor. Ancak, bölgesel konsey geniş bir bölge üzerindeki çeşitli savunma güçlerinden sorumludur. Onlar, bir yönetim konseyi veya yıldız sisteminden çeşitli güçlerin, o tek yıldız sisteminin ötesine nasıl yayılacaklarına karar verirler. Sizin güneş sisteminizle ilgili sorun şu ki, o büyük ölçüde, kendisini koruyacak bu diğer bölge savunma güçlerine muhtaçtır. Bu durum, uzaylı asiler gibi çeşitli grupların içeri sızmalarına ve daha sonra güneş sisteminizi savunmakta kullanılabilecek bir savunma grubu kurmalarına olanak verdi. Bu da asilere kendilerini otorite konumlarına yerleştirmeleri için fırsatlar sağladı. Bu ileri karakol örgütlerini güneş sisteminize ilk önce yerleştirilen Pleiadesliler, Centauruslular ve diğer birkaç grubun “gelişimsel karma” dikleri dini bir kavrama sahip olmaları da sizin koşullarınızı ayrıca etkilemiştir.

Bu kavram, bu isyankar ya da asi ileri karakol örgütlerinin güneş sisteminizde yarattıkları enerji kalıplarını sürdürmelerine olanak vermiştir. İşte, mevcut tarihin (üzerinde konuştuğumuz on bin yılın) yaşanmasına ve devam etmesine izin verilmesinin nedeni budur. Bu durum şimdi değişiyor, çünkü en sonunda galaksinin bu bölgesinde bazı barışçıl değişiklerin meydana geldiği bir döneme eriştik. Bu ve diğer etkenler, güneş sisteminiz üzerinde otoritemizi yeniden kullanmamıza, şimdi yoluna girmiş olan değişiklikleri gerçekleştirmemize izin vermiştir.

Virginia: Teşekkürler. “ Lusifer isyanı” dediğimiz şey hakkında bir şeyler bilmek ve onun galaksimiz, güneş sistemimiz ve Dünya üzerinde nasıl bir etki oluşturduğunu anlamak istiyoruz.

Washta: Lusifer isyanı, insanların, ışık ve karanlık güçlerinin –milyonlarca yıldır burada galaktik düzeyde meydana gelmiş- mücadelesini anlama çabası içinde ortaya koydukları bir kavramdır. Karanlık gücün bu büyük isyanı yaklaşık otuş beş ila kırk milyon yıl önce galaksiye yayılarak, bu galakside birçok büyük zorluğun yaşanmasına neden olmuştur. Ancak şimdi bu isyan döneminin, büyük bir zorluk ve savaştan, bir işbirliği ve ışık dönemine dönüşmekte olduğunu bildirmekten dolayı mutluyuz. Güneş sisteminizin şimdi, mevcut karanlık ve sınırlı bilinç halinden, ışık ve tam bilinçlilik haline geçiş döneminde olmasının nedeni budur.

Virginia: Var olan evrenlerin sayısını söyleyebilir misiniz?

Washta: Eğer evrenlere boyutla olarak bakarsanız, biz onları sınırsız sayıda görürüz. Eğer ona fiziksel ve spiritüel bir evren olarak bakarsanız, o zaman sadece iki evren olduğunu söyleyebiliriz. Burada anahtar, tanımlama alanıdır. Bu “fiziksele karşı spiritüel” şeklinde bir kavram mı olacaktır, yoksa aşağı yukarı boyutlarınkine benzer bir kavram mı olacaktır? Bu zamanda tüm yaradılışta dualite vardır.

Virginia: İnsan ruhu denen şeyin ayrılıp dağılması hususunda herhangi bir bilginiz var mı? Hiçbir insan, bağışlanmak veya bağışlama fırsatı verilmek yerine, ruhu tamamen imha edilecek kadar kötü bir şey yapmış mıdır?

Washta: Buna benzer bir şey galaksilerarası savaş meydana geldiğinde olmuştur. Bu savaşlar geliştikçe, bir insan ruhunun ışık bedenini parçalayıp birçok boyuta dağıtabilen silahlar kullanılmaya başlandı. Varlık, bu ışık bedeni sonra yeniden inşa etmek zorundaydı. Ama biz geçmişte herhangi bir ruhun tamamen yok edilmesi diye bir şey yaşamadık. Ruhun yeniden bir araya getirmek (eğer o birçok boyuta tamamen dağılmışsa), yani bu yeniden inşa süreci ortalama bin ila iki bin Dünya yılı alır. Böylece, o yeniden enkarnasyon karmik modeline başlar ve ışığa doğru ilerler.

Virginia: Teşekkür ederim. Bir şey öğrenmek istiyorum: Lemurya zamanından beri bu gezegende Lemurya ideallerini uygulamaya yaklaşan bir ulus veya devlet oldu mu?

Washta: Lemurya devrinin (25.000 yıl önce) sona erişinden beri, gezegeninizin yüzeyinde değil ama yeraltında efsanelerinizde Agarta veya Şambala denen bir uygarlık vardır. Bu uygarlık, tüm büyük kıtaları bugün Tibet denen ülkenin altındaki başkente bağlayan muazzam bir iletişim ağı oluşturmuştur. Bu uygarlık, gezegenin her anındaki yer altı bölgelerinde kalmış ve insanlara yüksek bilinç kazandırmak için Spiritüel Hiyerarşiler İle işbirliği yapmıştır. Bir kez gezegeninize tam bilinçliliği getirme misyonu tamamlandığında, onlar yeniden yeryüzünde yaşayan insanlarla birleşecektir.

Virginia: Bir başka deyişle, gezegenin yüzeyinde bunu nasıl yapacağını bilen hiçbir devlet yok, öyle mi?

Washta: Evet.

Virginia: Evrenlerin sayısıyla ilgili önceki soruma dönersek, şimdi bunlardan kaç tanesi Dünya’yı ve insanlığı etkiliyor?

Washta: Dünya insanlığının şu anda evrenler hakkında bilinmesi gereken en önemli kavram, bir değişimin, bir geçişin vuku bulduğudur. Eğer evrenleri “boyutlar” olarak adlandırabilirsek, şu anda üçüncü-boyuttan beşinci-boyuta bir geçiş gerçekleşmektedir. Bu durum büyük bir etki yaratmaktadır. Ve bu ayrıca, yedinci-boyuta kadar tüm diğer boyutları ya da evrenleri de etkilemiştir. Böylece, üçüncüden yedinciye kadar beş boyut etkilenmiştir. Çünkü gezegeninizdeki bilinç yükselişi Spiritüel Hiyerarşi’nin birçok boyutsal değişim ve geçiş yapmasını gerektirmiştir. Onlar şimdi boyutlararası enerji alışverişlerini ayarlarken, gezegeniniz tam bilinçliliğe geçmek üzere hazırlanabilecektir.

Virginia: O halde siz “evren” sözcüğünü fiziksel bir yer anlamında kullanmak yerine, evreni bir farkındalık ya da bilinç boyutu olarak düşünmemizin daha doğru olacağını söylüyorsunuz, öyle mi?

Washta: Bunu tercih ederiz, çünkü dördüncü ve beşinci boyutun üzerine yükseldiklerinde boyutlar tamamen spiritüel hale gelirler. Bundan dolayı da, gezegeninizde herkesin realitesinin temel saydığı üçüncü-boyutsal, fiziksel çerçeveye benzer bir kavramda var olmazlar.

Virginia: Peki, bu tam bilinçliliğe sahip insanlar olarak Siriuslular’ı nereye koyar?

Washta: Bizler bu üçüncü-boyutta bulunan tam bilinçli varlıklarız, ama bu tam bilinçlilik kapasitemiz nedeniyle biz aynı zamanda diğer boyutların meleksi güçleriyle de iletişim kurabiliriz. Böylece bizler, bu boyutun enerjilerini kontrol eden Spiritüel Hiyerarşiler ve Zamanın Efendileri’nin yaradılış hiyerarşileri bizlerle konuşabildikleri ve biz onlarla ilişki kurabildiğimiz için gerçek bir koruyucu türüz. Bu iletişim gezegeninizde sadece bazı nadir bireylerle olur, oysa bizim için bu tüm uygarlığımızın olağan deneyimidir ve bizim fiilen yararlandığımız bir realitedir.

Virginia: O halde bir başka deyişle, bir Siriuslu, dördüncü ve/veya beşinci boyutsal farkındalığa sahip bir üçüncü-boyut fiziksel varlığıdır.

Washta: Biz boyutlararası yeteneklere sahibiz, çünkü biz fiziksel üçüncü-boyut tipi bedenimizi tamamen, realitenin diğer veçhelerinde gezinmemize olanak veren bir ışık bedene dönüştürebiliriz.

Virginia: O halde, sizin türünüz tamamen fiziksel yoğunlukta değil, öyle mi?

Washta: Dünyalılar ve Siriuslular birbirlerine çok benzerler. Sokakta karşılaşsaydık birbirimize toslayabilirdik, ya da gezegeninize bir başka insanla yapabileceğiniz gibi benimle de konuşabilirdiniz. Bizler de fiziksel varlıklarız, ama bu fizikselliğimize tam hâkim olduğumuz için, bedenlerimizi boyutlararası bir ışık-bedene dönüştürme, hatta bir Dünyalı’nın ortadan kaybolduğumuzu düşüneceği ölçüde bu beden frekansını yükseltme yeteneğine de sahibiz.

Virginia: Karanlık enerjiler arasında yer alan ve insan-olmayan türler hakkında konuşabilir misiniz? Bunlar da sizin bu yeteneklerinize sahip midir?

Washta: Evet. Farklı bir eğilime ve kavrama sahip olmalarına rağmen, -onlar da tam bilinçli ışık varlıklar olduklarından- onlar da aynı yeteneklerin ustasıdır. Tam bilinçliliğin farkındalığı ve yetenekleri içeriye, egoya doğru saptırıldığında büyük bir zarara neden olabilir. Bu sorun, tamamen seven bir niyet olmadan “büyü” yapan insanlarınız tarafından deneyimlenmiştir. Bu büyük bir zorluktur. Bu yüzden bu galakside ve bu yaradılışta ışık ve karanlık arasında bu büyük çatışma olagelmiştir. Hem ışık hem de karanlığın çok kuvvetli güçler olmasına karşın, ışık karanlığı dönüşüme uğratmak üzeredir. Galaksimizde şu anda süren mücadelenin doğası budur.

Virginia: Bu tür iletişim kurmaya başlayan –kendilerini ışığa açmaya niyetlenen- ortalama Dünya insanları, ışığın varlıklarıyla temas kurduklarından nasıl emin olabilirler?

Washta: Daima, kendinizi büyük Kaynağın ışığında, tüm insanların ruhlarını kuşatan yüksek bilincin Meshedilmiş ışığında tutun. Eğer bu Mesih ışıkta ve Yaratıcı Gücün ışığında kalırsanız, karanlıktan korunur, onun hakimiyetine girmezsiniz. Mesih ışığın özü sevgi ve şefkattir. İnsanlar bu beyaz ışığa daldıklarında ve onu bilinçlerini yükseltmek için yaptıkları her şeyin kaynağı olarak kullandıklarında, bu enerjinin onları herhangi bir karanlık titreşimden korumaya muktedir olduğunu göreceklerdir.

Virginia: Bir insanı karanlık güçlerin zaptetmesini nasıl tanımlıyorsunuz?

Washta: Bu, bir insanın –fiziksel ve spiritüel bedenlerini korumak için uygun önlemleri almadığı için- karanlık enerjilerin bilincine girmesine fırsat vermesidir. Bunun nedeni, çoğu Dünya insanının büyük Mesih ışıkla bilinçli olarak bağlantı kurma pratiği yapmamasıdır. Onlar kendilerini bu ışığın içinde tutmak için çalışmazlar. Oysa bu ışıkla bağlantı kurma ve onun içinde kalma pratiği yapmak, zor durumları ve diğer olumsuz enerjileri onlardan uzak tutacaktır. İşte, Dünya insanlarının bu yüzden daima Mesih ışığın himayesini dilemeleri gerekmektedir.

Virginia: Teşekkür ederim. Bunu –bu değişim ve geçiş sürecinde- insanlık için ciddi bir sorun olarak görüyor musunuz?

Washta: Potansiyel zorluklar vardır. Bununla birlikte, eğer sadece meleksi enerjilerin ve büyük Mesih ışığın himayesini dileyerek bilinci uygun biçimde yükseltme uygulamasına başlarsanız, sonuçta kendi kaynağınızla bağlantı kurabilir ve yaptığınız her şeyde onun içinde kalabilirsiniz. Bu tür basit ama samimi uygulamalar sizi koruyacak ve olası zorlukları dağıtacaktır.

Virginia: Bunun yanıtlanması zor bir soru olabileceğinin farkındayız ama, artık birçok, insan-olmayan grubun da Galaktik Federasyon’a katılmak istediği göz önüne alınırsa, galaksimizdeki savaş ve şiddeti durdurmak ne kadar zaman alacaktır?

Washta: Gelecek yüzyılın ya da Dünya zamanıyla en fazla gelecek 100 yılın savaş  ve şiddeti sona erdireceğine inanıyoruz. Biz, sadece sizin güneş sisteminizde bir büyük değişim bin yılına yaklaşmadığımızı, ama aynı zamanda –çok uzun bir süre karanlıkla savaştıktan sonra- artık bu galakside ışığın büyük yükselişini gerçekleştirmekte olduğumuza da inanıyoruz. Bu, karanlık enerji güçlerinin ışığa doğru gösterdikleri olağanüstü ve inanılmaz değişim nedeniyle böyledir. Şimdiki durumda, galaksinin yarıdan fazlası ışığa geçmiştir; oysa 1980’lerin başında bu sayı galaktik nüfusun bir çeyreğinden daha azdı. Eğer bu değişim bu hızda devam ederse, gelecek yüzyılın sonunda tüm galaksinin yükselebileceğini tahmin ediyoruz. İletişimde olduğumuz diğer birçok galaksi de bu tür bir olumlu değişim içinde olduklarını bildirmektedir. Onların gözlemleri de, ta zaman tahminlerine kadar bizimkilerle uyuşmaktadır. Bu yüzden, galaktik aydınlanmanın yaklaştığından şimdi daha eminiz.

Virginia: Şu anda Galaktik Federasyon kaç tane galaksiyle üyelik için görüşmelerde bulunuyor?

Washta: Yaklaşık elli galaksiyle görüşmeleri sürdürüyoruz ve bu galaksilerden iki tanesi üyeliğe kabul edilmiş durumda. Gelecek yirmi-otuz yıl içinde, şimdi kendi galaktik ailemizle oluşturduğumuz kadar çok yeni galaksilerarası bağlantı kurabileceğimizi umuyoruz. Bize göre, galaksimizde şaşırtıcı ve hayranlık verici bir değişim sürmektedir ve –Galaktik Federasyon’un hedefi olan en temel inanç- ışığın büyük miti (ilahi kehanet) gerçekleşmek üzeredir.

Virginia: Bu çok heyecan verici görünüyor!

Washta: Bizim için öyledir. Hem Spiritüel Hiyerarşi’nin hem de Zamanın Efendileri’nin, bu galaksinin enerjilerini ışığa doğru yöneltmek için oluşturdukları muazzam enerjiler karşısında sürekli olarak hayranlık duyuyoruz. Bu sanki bir dağa uzun bir süre mücadele içinde tırmandıktan sonra kendimizi aniden, bizi direkt olarak zirveye ulaştıracak bir asansörün içinde bulmak gibi bir duygu veriyor.

Virginia: Konsey üyeleriniz Galaktik Federasyon’un verdiği görevleri yerine getirirken, bir yandan da kişisel olarak ilginç kültürel deneyimler ya da yolculuk deneyimleri yaşadılar mı?

Washta: Gezegeninizde böyle birçok deneyim yaşadık, çünkü çoğumuz Dünya’ya onu gözlemlemek için geldik.

Virginia: Afedersiniz, burada bizimle olan deneyimlerinizden çok, başka yerlerdeki deneyimleri kastetmiştim.

Washta: Evet, Pegasus takımyıldızında iki gezegen sistemini ziyaret ettik ama bunlar sizin gibi bir vitrin güneş sistemi kategorisinde olmayan çok ilkel sistemlerdi. Eradanus takımyıldızındaki üç gezegensel sistemde de bazı durumlar yaşadık; burada gemilerimiz Dinozorumsu/Sürüngenimsi İttifak’ın bağımsız unsurlarının saldırısına uğradı. Buradaki yerli halklar ise bizim tanrılar olduğumuzu sandılar ve bize muazzam saygı gösterdiler, çünkü enerjiyi dönüştürme yeteneğiyle yaptığımız şeyler onlara mucize gibi geliyordu.

Deneyimlerimiz ayrıca, hastalıkları iyileştirme yöntemlerini paylaşmayı ya da muhtaç varlıklara yiyecek ve kaynak sağlamayı da içeriyordu. Ancak, sizin gezegeninizdeki varlıkları son derece asi ve kendine özgür irade kavramlarına çok düşkün bulduk. Bu onları ihtiyatla gözlemlememize neden oldu ve gezegeninizdeki bazı insanlarla ilişki ve etkileşime girmekte birçok zorluk yarattı. Ama bu durumu da gezegeninize ışık getirme çabalarının bir parçası olarak görüyoruz. Bir vitrin gezegeni olarak Dünya, özgür iradenin tam bilinçli kullanımına ve ilahi prensiplere dayanmayan tüm kavramların ve davranışların sona erişine sahne olacaktır.

Virginia: Asi davrandığımızı varsayarak, foton kuşağına girdiğimiz zaman insanların tam bilinçliliğe ulaşıp asiliği bırakacaklarını mı düşünüyorsunuz?

Washta: Enerji değişimleri ve geçişleri meydana gelirken hala bir derece asilik olacaktır, çünkü birçok çocuğa yanlış kavramlar öğretilmiştir ve bunlar Dünya’nın halen barındırdığı geri uygarlık kavramına uydurulmuşlardır. Ancak bize söylendiğine ve bizim kendi gözlemlerimize göre, bu asilik kabuğunun altında büyük bir meleksi ışık yatmaktadır. Bir kez tam bilinç insana geri verildiğinde, bu ışık, bedenle daha kolayca birleşecek ve yeni bir galaktik uygarlık oluşturacak etkileri yaratacaktır.

Dünya insanları, üçüncü-boyutta tam bilinçli bir uygarlıkta özgür iradeyle çalışma şeklinde yeni bir kavrama sahip olacaklardır. Dünya insanları, çoğumuzun yaklaştığı ama sizin güneş sisteminizin ve gezegeninizin gerçekten başaracağı şeyi, üçüncü-boyutun büyük üstatlığını yaratmaya doğru yöneltilmişlerdir. İşte bu yüzden, bir kez daha büyük ve muhteşem bir vitrin olarak geçmiş binlerce yılın ilahi kehanetini gerçekleştirmek Dünya’nın kaderidir.

Virginia: Dünya’daki birçok ruhun (insanın) gerçekten ışığa doğru daha derin bir biçimde döndüğünü mü söylüyorsunuz?

Washta: Evet. Gezegeninize hem tam bir karanlık hem de tam bir aydınlık takımı verilmiştir. Ancak, şimdi gezegeniniz kendi –bir vitrin görevi yapacak- benzersiz uygarlığını yaratmak üzere her ikisini birleştirecektir. Bundan dolayı, bir benzetme yaparsak, sizler ancak ilkokula başlayan çocuklar olmanıza rağmen, hızla bu galaksinin birçok uygarlığına, tüm galaktik uygarlıkların öğrenmeleri gereken büyük dersler öğreten profesörler olacaksınız.

Virginia: Teşekkürler. Peki, bu asi-düşünceli Dünya insanları sizin bu ilk temasınızı Dünya’nın iç işlerine bir müdahale olarak görmeyecekler mi?

Washta: Hayır. Çünkü Spiritüel Hiyerarşi bir anlamda ruhsal çatışmalar yapmış ve bunların nasıl yapılacağını saptamıştır. Spiritüel Hiyerarşi, şu anda olanları mükemmel bir biçimde planlamış ve organize etmiştir. Onların gezegeninizdeki tüm insan ruhlarıyla eriştikleri prensipler ve anlaşmalar, meydana gelmek üzere olan büyük değişiklikleri mümkün kılacaktır.

Tüm insan ruhlarının gezegeninizde enkarne olmalarına izin verilmeden önce, onlara şu iki prensibi ilahi planın ve ilahi doğru düzenin kuralları altında resmen kabul etmek zorunda oldukları bildirilmiştir. Birincisi, onlar Spiritüel Hiyerarşi’nin (tam bilinçliliği geri getirmek üzere) ilahi bir müdahalenin ne zaman gerekli olacağını ve nasıl meydana geleceğini belirlemesine izin vermeyi kabul ettiler. İkincisi, Spiritüel Hiyerarşi böyle kararlar verdiği zaman (ilahi müdahaleden sonra), gerçek Dünya koruyucuları olarak görev yapmayı kabul ettiler. İşte bu yüzden, onlar (Spiritüel Hiyerarşi) bu büyük inişi gerçekleştirmek ve tüm insanları tam bilinçliliğe geri döndürmek üzere bizimle (Galaktik Federasyon’la) birlikte gelecektir. Şimdiki zamanda bizim ilk temasımız lehinde ve aleyhinde birçok kanı olabilir; ama biz size, galaktik bir insan uygarlığında aydınlanmış bir insan olarak yaşama yönünde yardım ve rehberlik ettikçe, er geç, olumlu ve taraftar tepkiler alacağımızı biliyoruz. Artık sizleri sevgim ve ışıkla selamlayarak huzurunuzdan ayrılıyoruz.

Virginia’nın Sonsözü

Siriuslu galaktik insanlar tarafından verilen bilgilerin üzerinde düşünmenizden sonra bu kitabın girişinde yer alan “gerçeği ayırt etmenin beş yolunu” yeniden gözden geçirmenizi rica ediyorum. Lütfen şimdi 12. sayfada yer alan bu noktalara bir göz atın ve onların, bu kitapta sunulan bilgilerin sizin için geçerli ve doğru olup olmadığını belirlemenize nasıl yardımcı olabileceklerine bakın. Tüm bu kaynakları eşit dikkatle kullanmama rağmen, yaşamın temeli olarak, daima günlük temel meditasyon ve en azından haftada bir gün bir grup meditasyonu uygulamaya çalışırım. Bunu kendime bir armağan olarak yaparım, çünkü bunu sürdürülmeye değer, şifa verici ve destekleyici bir uygulama olarak görüyorum.

Aslında, insanların içsel tefekkürlerinden meditasyonlarından elde ettikleri birçok olumlu sonuç karşısında, bu tür uygulamaların biz insanların galaktik yuvaya dönüş yolculuğumuz için ortaklaşa sahip olduğumuz ilahi bir pasaport oldukları sonucuna vardım.

Bununla birlikte, balinalar ve yunuslar, yerli halklar, bilimsel bulgular ve spiritüel ve sezgisel raporlar hakkında diğer türde bilgileri öğrenmeye de çalışırım. Tüm bu grupların değerini kabul edip saygı göstererek, en sonunda, bunların uzun zamandır saklı olan gerçeğin büyük mozaiğinde nasıl birbiriyle ilişkili olduklarını keşfedebilir, böylece kozmik bilgeliğimizi derinleştirebiliriz. 

İçsel rehberim benden bu kitabın hazırlanmasına yardımcı olmamı istediğinde, bunu –bu dönemde gelen her türlü bilgiyi değerlendirirken hepimizin uygulaması gereken- belli sağlamaları da sunabileceğim anlayışıyla yaptım. Başka bir deyişle, çeşitli itibara layık kaynaklardan ortak noktaları ve yönelimleri gözleme fırsatı sunan bir değerlendirme işlemi uygularsak, gelecekteki potansiyel olaylarla ilgili gerçeğe daha çok yaklaşabiliriz. Böylece, kişisel ve haftalık grup meditasyonlarımız şunlar tarafından desteklenecektir.

-Aldığımız içsel rehberlik ve olumlu dini öğretiler;

-Memeli deniz yaratıklarından gelen onaylamalar;

-Olumlu yerli halklardan raporlar;

-Güvenilir bilimsel keşifler;

-Mitoloji ve folklorun incelenmesi;

-ve medyumluk veya ilham yoluyla alınmış yeni bilgiler.

(Bu listeyi buraya tekrar almamın nedeni, onun acil değerini göstermek ve bir kez daha dikkatinizi ona çekmektir.)

Her birimiz bir sevgi ve olumlu bekleyiş halini sürdürdükçe, kendi sezgisel süreçlerimizi ve yüksek bilincimizi –belki de ilk kez, daha önce asla elde edemeyecekleri şekilde mesaj alanlar, vizyonlar, rüyalar gören milyonlarca insanın bildirdiği sayısız mesaj tarafından yanıltılmayacağımız ya da karmaşaya düşürülmeyeceğimiz bir düzeye kadar- belirleyebiliriz. Dördüncü-boyut realitesine girmekte oluşumuz nedeniyle, olağan psişik hallerimizi genişletiyoruz; ama bu spiritüel farkındalık hallerimizi de genişlettiğimiz anlamına gelmediğinden, bu durum bazen rahatsız edici sonuçlara yol açmaktadır.

Siz bu satırları okurken dahi sevgi titreşim frekansları beyinlerimizi ve bedenlerimizi özümüzün en derin çekirdeğine dek uyarıyor, olumsuz inançlardan kurtulmayı talep eden bir bilinç değişimine zorluyor. Ancak, bu sevgi ve kişilik kavramlarına sızmalı ve sevecen olmayan her şey bırakılmalıdır. Bu basit bir bildirimdir ama bunun hayatımızdaki etkileri gerçekten huşu vericidir.    Herhangi bir varlığın Dünya’daki gelecek olaylarla ilgili söylediklerine inanmak –isterse bu kaynak medyum tarafından İsa, Meryem Ana, Musa, Buda, Krişna, Rama, Başmelekler ya da Yükselmiş Üstatlar olarak gösterilmiş olsa bile- elverişsizdir. Ben, hatta, yazarın kendisini içtenlikle Tanrı olarak tanıttığı mesajları bile okudum. Dini ve spiritüel şahsiyetlerin yanı sıra, insanlar galaktik insanlardan (insan olmayan türlerden, örn. yunuslardan), hatta ölmüş aile ve dostlarından mesajlar alıyor olabilirler.

Dördüncü-boyutun astral düzeyleri tamamen mistik ve spiritüel bir yapıda olmadığı için –ve çoğu insan beşinci ve daha yüksek boyutlardan bilgi almakta zorlandığından- bu bilgilerin alınışında belli bir kaos, karmaşa olabilir. İşte bu yüzden kendi meditasyonlarımız sırasında gelen ve diğer insanlardan alınan mesajlar sadece sözlere dikkat etmeyi değil, bu mesajın taşıdığı enerji titreşimine duyarlı olmayı da gerektirir.  Yüksek ışık enerjileri DNA hücresel kimliğimizi açıp, insan beyni ve fiziksel sisteminin yönsüz dalga potansiyelini etkilerken, insanlık bu mesaj seline gömülmeye devam edecektir.

Bu giderek artan mesajları verenler –ki bunlar hem rehberlik sunabilir, hem de olası olaylar için farklı tarihler verebilirler- dengeleri ve saflıkları açısından değerlendirilmelidir. Gerçekten de, herhangi bir kaynaktan alınan bir mesaja –bir yandan bunun diğer rehberlik mesajlarıyla sağlamasını yaparken- “olabilir” yaklaşımıyla bakılmalıdır. (insanların yazdığım şeyleri kontrol etmeleri kişisel olarak beni incitmez, çünkü ben herkesin kendi içsel rehberliğini takip ettiğine ve kendisi için en iyi olanı yaptığına güvenirim; ayrıca ben de sürekli olarak gelişiyor ve başkalarından bir şeyler öğreniyorum. Hiçbirimiz bir diğerinden bir şey öğrenemeyecek kadar mükemmel değiliz.)

Hiçbir kaynağın ya da öğretmenin bu grup-bilinci zamanında tamamen yalnız çalışmadığını görüyorum; her biri kendine özgü yeteneğiyle bu çok basit, ama aynı zamanda çok karmaşık insan deneyimine katkıda bulunuyor. Hiç kuşkusuz, en saf sezgilerimiz bizi çeşitli zorluklardan geçirerek duygusal denge ve doğal bilgeliğimizin en yüksek düzeyine ulaştırabilecek nitelikte bir enerjiyi paylaşmakta. Her şey enerji olduğundan, biz tanrısal olanın bize vaat ettiği ve şimdi vermekte olduğu sevgi dolu yardımı tümüyle deneyimlemek için bu enerjinin en yüksek titreşim frekansını aramalıyız. Kişisel yaşamlarımızda, grup ilişkilerimizde, küresel sorumluluklarımızda ve nihayet galaktik çabalarımızda bu enerjinin amacına ve yönelimine ulaşmak için kararlı bir biçimde dikkat göstermemiz gerekir. Şimdi, aşırı derecede çeşitlemeleri, potansiyelleri ve farkındalık düzeyleri ile bu yükseliş sürecinde her birinize eskisinden daha fazla ihtiyacımız var.

Evet, bir grup yükselişinin gerçekleşmekte olduğundan eminim; bu yüzden, kendi şifa bulmuş doğamızın gücünü kullanmalı ve yalnızca bütünün (herkesin) en yüksek hayrını gözeten gruplarla bağ kurmalıyız. Birleşen sevgimiz ve en yüksek hayra hizmet arzumuz, biz boyutsal mesajlar engellerinden (bariyerlerinden) geçerken, bize rehberlik edecek ve bizi koruyacaktır.

Öğrenmemiz gereken yeni ek sözlükler olacaktır ve gerçek ruhsal deneyimimiz, sınırlı dilimizin –boyut girişleri, yıldız kitapları, zaman geçitleri, frekans bantları gibi terimlerle- ifade edebileceğinden daha muhteşem olabilir. Varoluş yolu boyunca topladığımız olumsuz titreşimsel rezonanslardan ve uyumsuz sevgi titreşimlerinden arınıp temizlenirken, bu gelen enerjiler tarafından inisiye edilip uyum içine sokuluyor muyuz? Bunu yalnızca zaman gösterecektir, ama bu farkındalık aşamanızda hayal dahi edemeyeceğimiz kadar bize rehberlik edecek olan şey sevgidir.

Sizlerden, iç ve dış dünyaya yapılan bu yolculukta en iyi ve güvenilir arkadaşlar olarak bu beş sağlama-yapma kaynağını kullanmanızı rica ediyorum. Bunu istiyorum, çünkü eğer sevgili gezegenimiz ve bizi insanlar çeşitli dünya-dışı güçlerin savaş alanı ve binlerce yıllık kolonileştirme uygulamalarının zemini olmuşsak, bir biçimde dengemizi korumak zorundayız. Gerçekten de, galaktik satranç oyununda sadece piyonlar olduğumuz duygusunu nasıl yenebiliriz?

Karanlık ve ışık güçleri arasındaki bu uzun savaşta hangi galaktik varlıkların hangi rolde olduklarını nasıl ayırt edebiliriz? Ve biz bu kozmik mücadelenin barış ve yaşamın korunması şeklindeki nihai sonucunda nerede uygun düşüyoruz? Bir anlamda, rehberlerimizin ve koruyucularımızın kim olduklarını anlamalıyız ki gerçekte kimin tarafında olduğumuzu bilelim. Sirius, Pleiades, Arcturus, Zeta Reticuli, Bellatrix, Orion, Pegasus, Cetrus, Lyra ve Sagrittarius gibi isimler bu anlama arayışımızda birçok soru uyandırıyor.

Ben şahsen, açık fikirli kalmak ama kolay aldanır olmamak istiyorum. Ve hepsinden önemlisi, gelecekte her ne spiritüel yeniden –ortaya- çıkışlar (İsa gibi spiritüel üstatların yeniden ortaya çıkışı) veya fiziksel dünya-dışı varlıkların dünyamıza inişlerini deneyimlersek deneyimleyelim, sürekli olarak derin bir ruhsal kanıyı (inancı, kesinliği) sürdürmek istiyorum. Birkaç yıl önce, biz insanların binlerce yıldır aldatıldığımızı ve genetik mutasyona uğratıldığımızı öğrendiğimde hissettiğim kuşku, korku ve öfke büyük bir duygusal acı yaşamama ve hatta depresyon geçirmeme neden olmuştu. Belki diğer uzaylı insanlarla gelecekteki bu potansiyel karşılaşma deneyimimiz nedeniyle, şimdi biz ruhun kozmik bir karanlık gecesini –bir tür ortak karanlık geceyi- yaşıyoruz. Dünyadaki yaşam biçimimiz kesinlikle ideal bir yaşam biçimi değil ve bu durumun düzelmesi için dua ettiğimi de Tanrı bilir. Ama galaktik bir varlık olmak için tam bir enerji değişimi geçirmeye hazır mıyım? İnsanlık hazır mı? Bu “ilk temas” olayının yakında gerçekleşip gerçeklemeyeceğini bilsek de, bu ruhumun rüyasının gerçekleşmesi bile olsa, kişiliğimin aşina olduğu şeyden tam anlamıyla vazgeçmesi gerekecek. Spiritüel ailemizin olası geri dönüşü ve dünya-dışı insanların gezegenimize inişleri konusunu şimdi çok daha fazla içime sindirmiş olmama rağmen, bunun kolay olmadığını da belirtmek zorundayım. Bu her neye mal olursa olsun, biz dünyalıların galipler olabileceğimiz bu kozmolojik oyunda olumlu bir ortak olarak kalmak istiyorum, bu yüzden de pes etmiyorum –ve bu kaderi gerçekleştirme sürecine sizin de katılacağınızı umut ediyorum!

Psikoloji birçok derin deneyimle başa çıkmamıza yardımcı olmuştur ve şimdi insan bilincinde büyük bir tekamüli aşamayı –spiritüel ve fiziksel varlıkların Dünya’ya gelişlerini görme deneyimini- desteklemekte kullanılabilir. Belki Carl Jung’un Keşfedilmemiş Benlik adlı eserinde söylediği gibi, “Başka bir yıldızdan gelen insan-benzeri memelilerle temas kurana kadar, insanlar kim olduklarını bilmeyeceklerdir.”

Okuduğunuz bu kitabın söylemeye cesaret ettiği şey, elbette, o deneyimi geçirmek üzere olduğumuzdur! Ve bir başka yıldızdan gelen bu insan-benzeri memelilerle karşılaşmamız, aslında biz insan-benzeri memelilerin asıl galaktik insan modeliyle, büyük atalarımızla –Lyra ve Siriuslular ile- karşılaşmaya dönüşebilir. Belki şimdiki genetik mutasyona uğramış halimizle, asi Pleiadesliler uzun zaman önce dünyamıza geldiklerinde o zamanki insanların yaptıkları gibi bu Siriuslular’ın “tanrılar” olduklarını düşüneceğiz. Onların önünde secdeye varıp, onları Tanrı olarak kabul edip, fiziksel inişlerinin gerçek anlamını anlamayacak mıyız? Yoksa bu kez önce Başmelek Mikail, büyük melekler âleminin üyeleri, İsa ve tüm dinlerden birçok Yükselmiş Üstat ortaya çıkıp, gerçekleşecek bu fiziksel temasın onların kutsamasıyla olacağını mı açıklayacaklar?

Bu kesinlikle son dokuz yıl içinde ilham yoluyla aldığım bilgiyle ilişkili ve benim ve birçok kişinin şimdiye dek dünya-dışı varlıkların verdikleri bilgilerle pek ilgilenmememizin nedenini açıklıyor. Ya da en azından belki bu, neden bazı insanların galaktik yaratıkların büyük sayılarda ortaya çıkışları hakkında düşünmeye istekli olmadıklarını açıklıyor. Kozmik yuvasından uzakta kaybolmuş bir dünya-dışı varlığa (E.T.’ye) karşı duyduğumuz sıcaklık ve şefkatli, hiç kuşkusuz, göklerimiz şuanda dünyada iktidarda olan küresel toplumu düzeltmek için gelen dünya-dışı varlıklarla dolduğunda hissetmeyebiliriz. Tamamen farklı bir tepki gösterebiliriz, öyle değil mi? Ve o dokunaklı E.T filminin –insanları ve hayvanları kaçırıp üzerinde genetik deneyler yapmalarını seve seve kabullenmemiz için-aslında Zeta Reticuliler’in bir propogandası mı olduğunu, yoksa bizi olacaklara hazırlayan galaktik ailemizin daha genel bir mesajı mı olduğunu kimse kesin bilmediği için belki bu tepki farklı da olmalıdır. Ayrıca onun sadece ruhumuzdan ve kendi genetik kimliğimiz çekirdeğinden kaynaklanan derin bir bilinçaltı özlem olması olasılığı da vardır.

O halde Zetalar’ın (küçük gri varlıkların) oluşturduğu tehlikenin ortadan kaldırıldığını ve artık kendi galaktik ailemizin ruhen besleyici güvenliğini kabul edebileceğimizi anlayana dek, yadsıma ve reddetme yararlı bir amaca hizmet edebilir. Çünkü öyle görünüyor ki, bu galaksinin nicedir unuttuğumuz –ama Uzay Yolu dizilerinde kaptan ve mürettebatının zaman zaman ilkel toplumları ziyaret edişlerinde çok canlı bir biçimde tasvir edildiği gibi, en sonunda bize yardım etmeye karar vermiş- bir ritmi ve devresel doğası var.

Bize uzay, insanlar ve gelecek hakkında getirdikleri birçok yeni idrak için bazı uzay çağı programlarının yapımcılarına gerçekten minnettarlık duyuyorum. Aslında, yaratıcı sanatçıların, tehlikeli, kötü ve alçakça gelişmiş bir uzaylı varlıkla değil, dünyayı ziyaret eden ve ahlaken gelişmiş tam bir uygarlıkla karşılaşmamızı anlatan anlatan roman ya da senaryolarını sabırsızlıkla bekliyorum. O zaman bu İlk Temas Takımı bu yeni bilgeliğe katılmak üzere dünyaya gelebilir ve sonra onu diğer uygarlıklara taşıyabilir. Buna hazır olan iyi yazarlar var mı?

Biz insanların büyük sezgisel yeteneklerimizi kullanmayı öğrenirken, aynı zamanda sol-beyin entelektüel cesaretimizi kullanmamamız gerektiğini söylemek istemiyorum. Ancak bu giderek daha fazla sevgiye dengelenmedikçe, sadece sunulan her kuram için kanıt talep eden ve kendisine çok “uzak” görünen herhangi bir kuram üzerinde düşünmekten tiksinen bir entelektüel çoğunlukla kalırız. Siriuslular’ın ve muazzam bir “insan-olmayan” varlıklar grubunun yakında Dünya’ya gelecekleri konusunda kesinlikle hiçbir kanır bulunmadığından, eleştirel düşünen benliğimin canı bunu tartışmaktan dolayı çok sıkılıyor. Ve o, ben ortaya çıkıp, sahip olduğumu düşündüğü ünümü ve itibarımı tehlikeye atmadan önce kesin bir kanıt istiyor. Niçin? Çünkü o güvende olmak, kabul edilmek ve haklı olmak istiyor. O benim sağ beyin imlememin ve sezgimin ilgilendiği şey tarafından fazlasıyla tehdit edilmektedir.

Kristof Kolomb yeni bir dünya keşfetmek üzere gemiyle yola çıkmak istediğinde tüm bilimsel dünyanın ona nasıl güldüğünü hatırladığımda, daima kendime gülümserim. Aynı tepki Wright kardeşlere ve onların uçan bir makine yapma hayallerine de gösterilmişti. O halde, yeni doğan sezgi ve bilincin değişen realitesinde, bu sözde-bilim tanımlamalarının taşınması ya da açıklanması zor olabilir.

Bununla birlikte, çoğumuzun bize olumlu bir biçimde hizmet eden ilahi bir planın işlediğinin bir kanıtını isteyeceğini tahmin ediyorum. Bildiğim kadarıyla hiç kimse bu konuda sınanabilir-yinelenebilir, yani bilimsel bir işlem sonucu elde edilmiş bir kanıt sunamaz. Böylece, gözlem yorumlarından yararlanılan ve kesinlikle kanıta ulaşılan alışılmış eleştirel düşünme işlemi burada gerçekleştirilemez. Ama, eleştirel düşünme sonucu yanıtlayamadığımız sorularımıza rağmen, bize yol gösteren ve ilerlememizi sağlayan şey öz-farkındalığımız ve sezgimiz değil midir? Çünkü kalbimiz ve ruhumuz hayal kuran ve inanandır.

Özellikle fizik alanında “galaktik yaşam”a inancımı destekleyen bazı zor bilimsel kanıtlarla karşılaştığımı, böylece -gerçekleşmesi mümkün olan- yeni bir olasılık devrine doğru yavaş yavaş ilerlediğimizi de eklemek isterim. Bizim kendi uzay akınlarımız (yolculuklarımız) da şimdiden bazı kanıtlara hazırlık yapmıştır ve hiç kuşkusuz daha çok kanıt pek yakında ortaya çıkacaktır.

Ama, bu kitabın önceki bölümlerinde ele alınmasa da, şu anda beni en çok ilgilendiren şey, yaşamın genetik kodlarını yönlendirmek için yaptığımız entelektüel akınlarımızdır. Burada –insanın, duyarlı bir biçimde düşünmeden, bir insan ceninini kopyalama ve insan geninin nasıl ve niçin değiştirileceği hususundaki sistematik değerlendirme ve karar verme konusunda tanrısal bir rol üstlenmeye kalkıştığı- genetik mühendisliğinden söz ediyorum.

Bilim adamlarımız gizemli DNA-kodunu açığa çıkaralı sadece kırk yıl oldu ama şimdiden bu kodun içerini kısmen yönlendirebilir hale geldiler. Birleşik Devletler hükümetinin on beş yıldır milyarlarca dolar harcayarak sürdürdüğü “İnsan Genome  Projesi” karşısında biz yurttaşların bununla ilgili ahlaki sorunları ortaya getirmemiz gerektiğine inanıyorum. Eski Atlantis-tipi genetik deneylerin şimdi de yinelenmesine izin verecek miyiz? Yoksa yaşamın DNA koduyla ilgili bu bilgi bizim, bilim adamlarımızın ve devlet yetkililerinin bu yaşamın aslen nereden kaynaklandığı üzerinde düşünmemizi ve Yaradan’ın yaşam armağanına nasıl tamamen yapıcı biçimde ve en iyi şekilde saygı gösterebileceğimizi düşünmemizi mi gerektirir? Biz DNA’nın genetik yaşam özünü keşfederken, böyle işlemlerin fiziksel yönlerinin bizi asıl yaratan güç ve kaynakla nasıl karşı konulmaz ve değiştirilemez bir biçimde bağlı olduğunu kesinlikle öğreneceğimizi düşünüyorum.

En azından, şimdi, fiziksel yaşamı kimin ya da neyin yarattığı sorusuyla yüz yüze gelmek ve bunun Dünya’da nasıl gerçekleştiğini öğrenmek zorunda olabiliriz. Bizden daha akıllı galaktik insanlar burayı kolonileştirip sonra türlerini geride mi bıraktılar? Uzaylı varlıklar yeni bir tür başlatmak için Dünya’da bulunan memeli yaratıklarla (cinsel) ilişki mi kurdular? Yoksa DNA’yı değiştirmek için –bugün bizim bilim adamlarımızın da yapabildikleri gibi- deney laboratuarlarında suni dölleme mi uyguladılar? Bu müthiş insan meselesi konusunda sizin fikriniz nedir?

Kim olduğumuzu ve hücrelerimizin, genlerimizin, kromozomlarımızın dehasının nereden kaynaklandığını araştırırken, daha büyük bilgiye sahip bir Yaradan ile karşılaşmadan yapamayız. Biz, hiç kuşkusuz, genetik ifadenin sürekliliğinin bir parçası olsak da, ben şahsen bu Yaradan’ın galaktik yaratımları içinde insan ırkından başka ırkların da bulunduğuna inanıyorum. Böylece Siriuslu ailemiz bize yaşam, Tanrı ve kozmos hakkında birçok şeyi anlamamız konusunda yardımcı olabilir –bunun için de onlara içtenlikle minnettar oluruz. Ama unutmayalım ki bundan daha büyük bir yaşam yelpazesi mevcuttur ve “oralarda bir yerlerde” daha da büyük bir kader bizi bekliyor olabilir.

Şimdi, Washta ve diğer Siriuslu üstatların bizlerle paylaştıkları ve unutmamamız gereken üç önemli şeyi ana noktalarıyla yeniden gözden geçirmek istiyorum.

“Birincisi, tüm dünyalıların yakında muazzam bir bilinç değişimi geçireceklerini anlamalarını istiyoruz. Bu sadece foton kuşağının neden olacağı büyük değişimden dolayı değil, aynı zamanda önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek kitlesel inişler nedeniyle de meydana gelecek. Bu realitede değişikliği insanları yeniden tam bilinçliliğe ulaştıracak.

İkincisi, bu bilinç değişimi, esasen bu gezegenin ve ayrıca bu yerel galaksinin spiritüel hiyerarşileri tarafından sunulan büyük ilahi planın bir parçası olarak gerçekleştirilecektir. Hepimiz size bir kurtarma misyonu olarak geliyoruz. Bu bir istila değildir. Gelişimizin amacı, Dünya insanlarını galaktik kardeşleriyle tam uyum içine sokmak ve çok uzun zaman önce diğer yıldız sistemlerinde bıraktıkları aileleriyle yeniden birleşmektir. Size, galaktik insanların bu galaksideki diğer yaşam-formlarıyla birlikte oluşturdukları bu büyük ve muhteşem ışık ağında eski ailenizle yeniden meydana çıkmanıza yardımcı olmak için geldik. Bundan dolayı, insanların bu gezegene öncelikle neden geldikleri konusundaki farkındalıklarını kazanmalarına ve fiziksel formda yaşarken Spiritüel Hiyerarşi ile ilişkilerini yeniden kurmalarına yardımcı oluyoruz.

Üçüncüsü, Spiritüel Hiyerarşiler’in ilahi planı altında galaktik ailenizle yeniden birleşmeniz sonucunda, sizler olağanüstü bedensel, zihinsel ve duygusal yeteneklere kavuşacaksınız. Sizler Yaradan’a ve oluşturulmuş huşu verici ilahi plana karşı sorumluluğa sahip ilahi bir yaradılış kıvılcımısınız. Şimdi, bu gezegendeki herkes amaçlarını gerçekleştirebilmek ve sonraki enkarnasyonlarına geçmek için ışığa dönerken bu plan tamamlanacak; ve o. Dünya insanlarının yazık ki on bin yıl önceki Atlantis deneylerinden beri deneyimlemek zorunda kaldıkları gibi gelişigüzel biçimde değil, bilinçli bir biçimde tamamlanacak!

Böylece, tüm insanlığa bildiriyoruz ki bu kitap önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek ve sizleri tam bilinçli varlıklara dönüştürecek muhteşem değişimi betimlemek üzere sunulmuştur.

Bizler sizleri yönetmek için değil, insan ailenizin hayat ağacının tüm diğer galaktik dalları ile yeniden uyum içine girmesine yardımcı olmak için burada bulunuyoruz. Bizler tüm bu galaksinin yüksek bilince geçeceğini bildiren yüce kehaneti  gerçekleştirmenize yardımcı olmak için buradayız. Bu, elinizdeki kitabı okuyan tüm insanların anlayıp idrak etmelerini dilediğimiz büyük miras ve büyük mesajdır.”

Sevgili okurlar, bu kitabı bitiriyor olmamıza karşın yaşamda hiç bitişler yoktur, yalnızca değişimin  ve olayları ve devreleri giderek daha fazla idrak etmemizin neden olduğu başlangıçlar vardır. Çünkü en azından benim için yaşamın tek kanıtı ve tanığı tekâmüldür!

Bu kitabı, foton kuşağı hakkında İsa Mesih enerjisinden (Mesih bilincinden) gelen bir yorumla bitirmek istiyorum.

Sevgili varlıklar,

Foton ışığı şimdi spiritüelleşmiş ışığın değişmiş ve zenginleştirici bir hücresi olarak ilerliyor; canlı maddenin bilincini yükseltmek ve tüm yaşamı yuvaya, Yaradan’ın kalbinin buyur eden titreşimine geri döndürmek üzere zaman ve uzayı bir ucundan öbür ucuna geziyor.

Boyutlararası bilincin ilahi bir sarmalı gibi, bu sevgi ve bilgeliğin foton temsilcisi sizin filiz veren bahar bilincinizi gübreliyor, onu gelecek kozmik hasada hazırlıyor.

Siz, geçici olarak bir karanlık örtüsünün altında uykuya dalmış Tanrı çocuklarını foton kuşağı yakında uyandırarak, tüm varlıkların BİR’lik içinde akraba olabilecekleri kozmik aileliğin ortak kalıbına sokacak.

Bu olağanüstü foton bilinci dalgası, size tanrısal inayetin bahşedildiği  ve insan ailesinin yeniden sevinç dolu bir semavi topluluğa katılacağı yolundaki kutsal mesajı getiriyor. O halde, geçmiş olumsuzluktan kurtuluş anınıza hoş geldin deyin ve kalbinizi, zihninizi tam bilinçliliğin foton tacını almak üzere açın. Siz bunun için Dünya gezegeninize geldiniz. Siz bu tekamül anını tatmayı arzu ediyordunuz ve onun tatlı vecit hali gerçekten sizin parlak galaktik realiteniz olacaktır.

Evet, huzur ve barış potansiyeli bu foton ışığı giysisi içinde yaklaşmaktadır. Öyleyse bırakın onun örtüsü umuda ve genişleyen bilince doğru kozmik bir uçuş için bedeninizi sarsın. Tanrı’nın ilahi planı açılıp gözler önüne serilmektedir! Ve artık zaman gelmiştir, şimdidir. Lütfen üzerinize düşeni kendinizi tam anlamıyla adayarak ve işbirliği içinde yapın, çünkü bu şekilde bir daha asla birbirimizden ya da Yaradan’ın kutsal vizyonundan ayrılmayız.

Bu mesaj sona eriyor sevgili varlıklar, ama biz uzay ve zamanın en uzak köşelerinde bile sonsuza dek ve değiştirilemez bir biçimde birbirimize bağlıyız.

Yaradan’ın adına, ve Kozmos’a hakim olan büyük Mesih bilincinin takdiri içinde bu kitabı bitiriyoruz. Ebediyen sevinç ve huzur içinde olmanızı dileriz.

Sevgi ve Işıkla,

Virginia

Share

Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.

Copyright © Dünya Ana