GALAKTİK İNSAN - Virginia Essene ve Sheldon Nidle - Bölüm 9

Share

http://www.dunyaana.com/images/galac%20moon2.jpgGalaktik İnsan Uygarlığı

Bu bölümde Washta, Teletron, Sirai ve Mikah galaktik insan uygarlığının tarihini ve temel prensiplerini sizlerle paylaşacaklar. Bu yüzden, Sirius kültürü ve uygarlığı böyle bir kültürün örneği olarak kullanılacaktır. Şimdi konumuza, insan uygarlığının tarihi ve kökenleri ile başlayalım.

İlk insan uygarlığı yaklaşık altı milyon yıl önce Lyra takımyıldızındaki en parlak yıldız olan Vega yıldız sisteminde kuruldu. Bu zaman esnasında, Vega’nın insan sakinleri gerçekten gezegenler arası bir kültürün başlıca ilkelerini, temellerini geliştirdiler. Bu kültür, dört asli toplumsal yasa olarak sunulan iki ana prensibe dayalıydı.

Bu iki prensipten ilki, bireyin kişisel tekâmülünüzün önemiydi. Uygarlığın temel inancı, bir bireyin bilincinin, ancak o kendi yüksek ruhunu bütünüyle araştırıp keşfederken bir yandan da başkalarına hizmet etmesiyle tam anlamıyla gelişebileceğiydi. Sevgi, onlar tarafından, başka bir-ruh gücünü tam olarak anlama ve sonra bu bilgiyi kendini daha iyi anlamak için kullanma yeteneği olarak görülüyordu.

İkinci prensip ise her insanın ruh ışığının kendine özgü bir biçimde parladığını bildiriyordu. Her bir ruhun ışığı, birleşik insan ailesini oluşturan büyük bilmecenin (puzzle) bir parçasını taşıyordu. İnsanın ailesinin ve arkadaşlarını görevi bu ışığı tüm parlaklığına dönüştürmeye yardımcı olmaktı. Şimdi, galaktik uygarlığı kısaca gözden geçirip, onun temel prensiplerini ve toplumsal yasalarını daha ayrıntısıyla anlatalım.

Galaktik uygarlığın kökenleri galaktik ve boyutlararası Spiritüel Hiyerarşiler’e dayanır. Bu zamanın ve uzayın spiritüel efendileri kendi alemleri (galaksiler ve yıldız sistemleri) içinde bir dizi benzeriz fiziksel varlıklar oluşturdular. Bu girişimde bulunuldu, çünkü gezegenlerin, yıldızların ve diğer enerji formlarının –fiziksel evren boyunca yaradılışın beyaz ışığını oluşturmalarına yardımcı olacak- tamamlayıcı bir fiziksel koruyucuya ihtiyaçları vardı. Bu amaçla, Spiritüel Hiyerarşiler özel yaşam-formları (yüksek akıl ve sezgiye sahip çeşitli insanlar ve insan-olmayan varlıklar) yarattılar. Bu yaşam-formları, yaradılış enerjilerinin fiziksel yaradılış boyunca azami verimlilikte iş görmelerine olanak vermek için, Spiritüel Hiyerarşiler ile birlikte hareket edecek koruyucular olarak yaratıldılar.

Bu gezegensel (ve yıldız sistemsel) idarecilik kavramı, tüm insan kültürünün koruyucu-doğası denen şeydir. Bu tüm insanların üzerine tam bilinçli uygarlıklarını kurdukları temeldir. Dünya insanlarının farkındalıkları gelişip bilinçleri yükseldikçe, çevresel hareketin ve Dünya’nın idareciliğinin destek kazanması ve öneminin artması doğaldır. Bundan dolayı, bu hizmet etme ve koruyuculuk süreçlerinin insan bilincinin gelişimiyle nasıl ilgili olduğunu öğrenmek önemlidir. Bu koruyuculuk süreci hakkında bilgi sahibi olmaları, Dünya insanlarının gezegeninizde galaktik bir kültürü nasıl başarıyla yaratabileceklerini daha iyi anlamalarına olanak verecektir; çünkü Lyra kültürü Sirius’un bir parçasıdır ve siz Dünyalılar da artık giderek artan bir Sirius etkisi altındasınız.

Spiritüel Hiyerarşi’nin başlangıçta tüm insanlara verdiği bu koruyucu-doğa büyük bir armağandır, çünkü o dört veçheli demokratik bir toplumsal yasalar sistemine dayandırılmıştı. (Bkz. Şekil 21: Dört Temel Toplumsal Yasa) Bu dört yasa, insan uygarlığı tarafından, varlığını Spiritüel Hiyerarşiler ile uyum içinde sürdürmekte kullanılabilir. Onlar ayrıca, insanların tam bilinçliliğe erişmesini, böylece kendilerine ve özellikle birbirlerine tam hizmet edebilmelerini mümkün kılar. Bu yasaları uygulayarak, Dünya insanları tüm insan türü için büyük galaktik koruyuculuk planındaki yerlerini kazanacaklardır. Ve onlar insan uygarlığını mümkün olan en yüksek olgunluğa eriştireceklerdir. Şimdi, tam olarak neyi temsil ettiklerini anlayabilmek için bu dört yasayı inceleyelim.

İlk yasaya, Bir’in Yasası denir. Bu yasanın tek amacı, her ruha kişisel tekamül sürecinde yardımcı olmaktır. Bir’in Yasası, basitçe, hayatın birbirine bağlı olan realitesi ve birliği kavramıdır. Her insan, onun için atanan ruhsal rehberleri (koruyucu melekleri ve melek yargıçları) ve En Yüce Yaratıcı Güç’ün ilahi planı altında hareket eden Zamanın Efendileri tarafından ortaklaşa belirlenen özel bir ruhsal yola sahip olacaktır. Her insanın hedefi, kişisel tekâmül ve hizmet için seçilmiş ruhsal yolunu keşfedip bu yolda ilerlemektir. Bu enerji yolu, Kha ya da ruh-gücünün kendisidir. Bir’in Yasası’nın başarıyla gelişmesini mümkün kılmak için, dört yasanın her birine Ahn denen özel bir ritüel verilmiştir ki bu bireyin Ahn’ın özünü ya da ritüel modelinin anlamını kav-ramasına ve sonra onu elinden geldiği kadar kullanmasına yardımcı olacaktır.

Bir’in Yasası’nda işaret edildiği gibi, bir Kha Ahn’a ya da ruh-gücünün ritüeline sahibiz. Bir’in Yasası’ndan çıkan bu hizmet ve kişisel tekamül inancı, toplumda –ruh gücünün hizmet enerjilerinin ritüelleri için odak noktaları görevi yapan- bir dizi klan (aile-üstü ya da çok büyük aile) örgütü tarafından yansıtılıyordu. Bir kez bu başlangıçtaki hizmet enerjileri ruh-gücü tarafından gerçekten birleştirdikten sonra, bir hizmet temeli İki’nin Yasası’na getirilebilirdi. Örneğin, başkalarına hizmet etmekteki amacınızı bilmeniz, sizin kendi öz değerinizi anlamanıza ve bu değeri bir başkasına daha kolayca atfetmenize olanak verirdi.

İki’nin Yasası, ilişki yasasıdır. O basitçe, yaradılış gücünden bir başka varlıkla sevgi dolu bir yakınlık kurarak yararlanılabileceğini bildirir. Bu yakınlık sonucu, bir başka varlıkla kurulan derin bağa çok değer vermeyi öğrenir ve –birleşik sevgi enerjilerinin kullanımı sonucunda- sadece özfarkındalıktan koruyuculuğun daha derin bir bilgisine doğru tekâmül edersiniz. İki’nin Yasası, karşılıklı sevgi ve ilgi gösterilen, emek verilen bir birliktelik yoluyla, birleşmiş bir koruyuculuk hizmetini yerine getirmenin temelidir. Onun enerji yolu, yakın ilişkinin enerji ritüeli olan Shree Ahn’dır.

http://www.dunyaana.com/images/g.i%20bol%209-1.jpg

Tam bilinçli insan âlemi olan Sirius âleminde enkarne olan tüm varlıklara yardımcı olmak için, her bir klan, üyelerine, o klanın tapınak sistemine bağlı bir dizi danışman sağlar. (Bkz. Şekil 22: Yasalar İçin Ritüeller.) Gezegenin ızgara şeklindeki enerji hatlarının büyük kesişme noktaları boyunca ve bu noktalar üzerinde yer alan bu klan tapınakları, gezegenin her yanında mevcut bilinç ağı için bir çekirdek görevi yapar. Burada size, Bir’in Yasası ve İki’nin Yasası yoluyla kişisel bilinç gelişiminizi görüp kabul ederken karşılaşabileceğiniz çeşitli yaşam krizlerini başarıyla atlatmanıza yardımcı olacak meditasyonlar ve alıştırmalar verilir. Bir gezegensel koruyucu olmanın ilk kavramları bu klan tapınaklarında oluşturulur. Burada gerekli enerji-temizleme meditasyonlarının yanı sıra –öncelikle gezegensel koruyuculuk için gerekli birleşik yaşam gücünü onurlandırıp korumak ve gezegenin biyosferinin gücünü desteklemek için- ritüeller de yapılır.

İnsan ilk çocukluktan yetişkinliğe doğru yol alırken özel bir dizi ders ve ritüel ile karşılaşır. Bu ritüeller ve dersler varlıkların fiziksel yaşama niye geldiklerini ve o gezegende enkarne olmaktaki amaçlarını anlamalarına yardımcı olur. Her varlık, sadece kendisine değil, aynı zamanda grubuna, uygarlığına, gezegenine ve yıldız sistemine –varoluşun bütününe- yardımcı olacak kutsal bir varoluş nedenine –özel bir yeteneğe- sahip olduğuna inanır. Kişinin danışmanının  maksadı da, kişinin bu asli hedefleri belirlemesine yardımcı olmaktır. Böyle yaparak da, danışmanlık süreci bireyin kendi iç benliğini ve bu tekamülün esasını oluşturan sorumluluklarını bütünüyle araştırıp keşfetmesini sağlar.

Ritüeller bizim için, tamamen, bir şeyin icra edilmesi ya da belli bir görevin yerine getirilmesidir. Sizin gezegeninizde ise ritüeller genelde birinin uzun uzadıya konuşması ve herkesin uyuyakalmasına sahne olan bazı uzun törenler anlamına gelir. Bizim yaptığımız bu değildir! Bir çocuk için bir ritüel örneği, o çocuğu deniz kıyısına götürüp, onun kumlarla ve taşlarla oynamasını, çevresindeki devaların enerjisini hissetmesini ve böylece bu toprak ve taşların bizzat gezegenin büyük enerji kalıplarıyla olan bağlantısını ve bunun amacını anlamasını sağlamaktır. Böylece çocuk kendi fizikselliğini anlar ve onun tüm fiziksel şeylerle ilişkisini hisseder. Çocuk büyürken böyle birçok küçük ritüel yapılır.

Bir’in Yasası ve İki’nin Yasası’nın yanı sıra, Üç’ün Yasası da vardır. Üç’ün Yasası, sizin kendinizle ilişkinizin ve bir başkasıyla –dostlarınız ve ailenizle olduğu gibi- yakınlığınızın hepsinin bir araya getirebileceğini, birbirine bağlanabileceğini bildirir. Tam bilinçli varlıklar kim olduklarını anlamak ve içinde bulundukları realitede köklenmenin bir yolunu bulmak zorunda olduklarından, bu bağlanma, yarattığı büyük dayanışma ağını açıklayıp yorumlamaya yardımcı olabilir. Böylece, bu genişleyen dayanışma ağı için temel kurallara gereksinim vardır. Bildiğiniz gibi, benliğin bir başkası (mahrem ilişkiler) ile yakınlık içinde yaratıcı güçle birleşmesi, bu bağlanma, bu enerjinin yeni kuşaklara aktarılmasını sağlayacak bir vasıtayı gerektirir.

 http://www.dunyaana.com/images/g.i%20bol%209-2.jpg

Bu, Üç’ün Yasası da bir Ahn’a (ritüele) sahiptir ve bu Ahn’a kısaca Koo Shee denir. Koo Shee, ailesel ve gezegensel grup bilgisi enerjisi ya da ışıkların ışığının yaradılış ruh-gücü olarak tanımlanır. Bu Koo Shee’lerin insanın, aynı zamanda, benlik kavramından grupla yakınlığa geçmesini başarıyla sağlayacağı umuluyordu. Bu bilinç düzeyleri o zaman, kişinin bu birbirine bağlı grupların Dört’ün Yasası’na nasıl tekâmül edeceklerini anlamasına yardımcı olacaktı. Yani, insanın sadece yaşadığı gezegenle değil, ama bu gezegenin bir parçası olduğu güneş sistemiyle de ilişkisi olduğunu. Dört’ün Yasası, yıldız sisteminin büyük Khas’Koo’su ile ya da güneşsel, galaktik ve evrensel grup bilgisinin enerjisiyle ilgiliydi.

Bundan dolayı, Lyra/Sirius geleneğinde eğitim iki nedenle yapılırdı. Birincisi, çünkü eğitim bir bireyi özel bir yaşam görevine hazırlardı. Bu eğitim projesi, varlıkların, ruhsal yollarının belli bir hizmet biçimiyle ilişkisini ve bu hizmetin sevgiyi ve kişisel tekamülü nasıl ifade edeceğini anlamalarına yardımcı olmayı kapsardı. İkincisi, tüm bireylerin kim olduklarını öğrenmeleri gerektiğine inanılıyordu –ve böylece eğitim bu veçheyi de içeriyordu. Lyralılar, insanın kendisini bilmesinin, o insanı birbirine bağlı bilinç ve ışık ağı yaratacak hizmetleri gerçekleştirmeye götüreceğine inanıyorlardı. Bu nedenle, her birey eğitimle, diğer yaşamlarının ve realitelerinin anılarını hatırlamayı öğrenirdi. Bu anılar unutulmamalı, her bir yaşam boyunca zenginleştirilmeliydi. Lyra/Sirius geleneğinde yaşam kıs ve birbiriyle bağlantısız bir olaylar, rastlantılar dizisi değildi. O, her ruh-gücünü –başlangıçta kendisini yaratan- yüksek yaşam enerjilerine nihai dönüşüne hazırlayan bir dizi bilinçli realiteyi kapsıyordu. Evrene ve onun devresel düzenine duyulan bu büyük sevgi Lyra uygarlığının kozmik planının temelini oluşturmuş ve onun başarıyla tamamlanmasını desteklemiştir.

Zamanın Efendileri, bundan başka, Bir’in Yasası’nın Dört’ün Yasası’na dönüştürüldüğü ve daha sonra Beş’in, Altı’nın ve Yedi’nin Yasası’na genişletildiği bir genişleyen yasalar sistemi yaratarak, bu yasaların mevcut yıldız sisteminin ötesine genişletebileceklerini de kayda bağladılar. (Bkz. Şekil 23: Galaktik İnsan Yasaları.) İnsan, Yedi’nin Yasası’na eriştiğinde, Dört’ün Yasası gezegensel ve güneşsel bir Kha’Baa’ya (grup ruh-gücüne) artılırılmış oluyordu, ki bu da en sonunda tüm bir yıldız mıntıkası için bir Khas’Koo’ya tekamül edebiliyordu. Galaktik insanlar böylece, toplumu yöneten kutsal yasaları, Zamanın Efendileri tarafından yaratıldığı ve Bir’in, Dört’ün, Yedi’nin ve On’un ilahi enerjilerinde somutlaştığı şekliyle kendi evlatlarına geçirebilirlerdi.

Her birey, kendini adamanın ve ruh-gücü enerjisinin içsel anlayışının anahtarının klan danışmanları tarafından verilen talimatlarda olduğunu öğrenirdi. Bu danışmanlar, klanlarının çok saygıdeğer üyeleriydi. İçsel tekâmülleri ve yüksel ruh-güçleri onlara, diğerlerini yüksek bilinç hallerine yönlendirmek gibi bir görevi sürdürme hakkını veriyordu. Danışmanlar ayrıca, rehberlik ettikleri kişilere verilebilecek ritüelleri ve özel meditasyonları da biliyorlardı. Bu şekilde, kültür çocukluktan yetişkinliğe devam ediyordu ve ritüeller kişisel gelişimin asli bir veçhesiydiler. Bu ritüeller her bireyin çok-boyutlu evrenin doğasını anlamasına ve onunla gelişen ve tam bilinçli bir varlık olarak ilişki kurmasına yardımcı oluyordu. Bu benlik özü, başkalarına ve Zamanın Efendileri’nin nihai eserine –fiziksel evrene- hizmet etme ihtiyacıyla birleşiyordu.

 http://www.dunyaana.com/images/g.i%20bol%209-3.jpg

O zaman, her bireye, bir insanın belli bir amacı yerine getirmek için fiziksel evrende enkarne olduğu anlatılıyordu. Ayrıca, doğumundan itibaren her bireye, diğer yaşamlarının anılarını unutmaması gerektiği öğretiliyordu. Böylece, geçmiş yaşam anılarını canlı tutma ve yeni yaşamın hedeflerini perspektifte tutma sürecini başlatmak için yeni doğan bebeklere ve onların ana babalarına özel danışmanlar atanırdı.

Lyra/Sirius kültüründekiler, yeni doğan bebeği toplum olarak iyi karşılamak ve onun özel amacını –bu yeni fiziksel realiteyi kazanma nedenini- tanımlamak için doğum sürecine özel bir dizi meditasyon ve ritüelin eşlik etmesi gerektiğine inanırlardı. Bundan dolayı, doğum her bireyi çevreleyen büyük bilinç ağı içinde sevinçle ve bir ömür boyu sürecek bir armağanın başlangıcı idi.

Bir’in Yasası’nın altında, her birey kendi yaşam ve sevgi merkezini keşfetmek ve bu yaşam ve sevgi merkezini fiziksel benlik amaçlarını değerlendirmekte nasıl kullanılacağını öğrenmek zorundaydı. Bu görev doğumda, daha önce zikredilen ritüellerle başlar ve ilk çocukluk devresi boyunca sürdürülürdü. Bu gelenekte, ana babalar atanmış klan danışmanları tarafından uygun şekilde hazırlanıyor ve yardım görüyorlardı. Her hamilelik, doğacak bebek ve gereksinimleri için bir hazırlık sistemi ile başlardı. Bir Lyra/Sirius kültüründe ana-baba olmak, asla bitmeyen bir yaşam devresinin başlamasına olanak vermek ve buna tanık olmak büyük bir ayrıcalıktı.

Yaşamın (doğan bebeğin) amaçları ve sevinçleri yalnızca aile tarafından değil, klan tarafından da paylaşılırdı. Sevgi her bireyin bilincinin önemli bir parçasıydı ve her bireyin yaşamının hayati bir veçhesi haline gelmişti. Örneğin, varlık çocukluk devresinden geçerken, kendi kökenlerini ve ilk amaçlarını çabucak öğrenirdi. Küçük bir çocuk oynamanın sevincini keşfetmeye teşvik edilirken, aynı zamanda her bir varlığın onları kuşatan bilinçli yaşam ağı için önemini de keşfetmeye teşvik edilirdi. Çocuklar, insanların ışık ve sevgi evrensel Spiritüel Hiyerarşilerine yardım etmeleri ve fiziksel evrene düzen ve ışık getirmeleri amacıyla yaratılmış koruyucu bir tür olduklarını öğrenirlerdi. Bu tüm insanların ciddiye almaları gereken bir sorumluluktu. Her bireye, ilk çocukluk döneminden itibaren, gezegenlerin ve yıldızların bir koruyucusu ya da idarecisi gibi davranması öğretiliyordu. Bu kutsal bir görevdi.

Koruyuculuk sorumlulukları çocuklara danışmanları tarafından bildirilirdi ve koruyuculuk dersleri sürekli olarak ritüellerle öğrenilirdi. Örneğin, koruyuculuğu öğrenmenin anahtar bölümü, kısa bir öğlen uykusundan kalktıktan sonra uygulanan günlük bir meditasyon ritüeliydi. Tüm insanların biyosferi koruyup destekleyebilmek için bu ritüeli yerine getirmeleri gerekiyordu. Bu ritüeller tüm yaşlar için tasarlanmıştı ve yetişkinlik yaşamına bir hazırlık olarak öğrenilirdi. Genç bireyler ayrıca, kendilerine bir tür oyun olarak öğretilen ritüelleri inceleyerek de öğrenirlerdi. Danışmanların küçük çocukları klan tapınaklarına götürmeleri ve oralarda gezegensel yaşam gücü enerjilerini çoğaltmak için günlük ayinlere katılmalarını sağlamaları olağan bir şeydi. Bu günlük ritüellerin insan uygarlığı için anlamını keşfederek, çocuklar, fiziksel yaradılışı kuşatan spiritüel enerjilerin çeşitli düzeylerini ayırt ediyorlardı. Bu ritüeller bir çocuğa ya da genç bir yetişkine, Zamanın Efendileri, Spiritüel Hiyerarşiler ve daima gelişen yaradılış sürecinde kendi rolü hakkına bilgi edinmesinde yardımcı oluyordu. Bu, insan benliğiyle tüm insanları çevreleyen fiziksel evrenin sürekli yeniden yaratılışı arasındaki hayati bir bağdı.

Tüm çocukların, onları çevreleyen birçok dünyanın farkına varmaları galaktik toplumun yasalarının önemli bir parçasıdır. İlk çocukluğun sonunda, bir çocuk içsel amaçlarla şimdiki yaşamı arasında ve şimdiki amacı ile geçmiş yaşam faaliyetleri arasında ilişki kurabilir. Yaşam devresinin sürekliliği çocuğa bütünüyle açıklanır. Yaşam devresi kesintili olmamalıdır ve her bir geçmiş yaşamın amacı da tamamen unutulmak değildir. Yaşam, koruyuculuğun yaşamsal bir parça olarak ondan geliştiği kesintisiz bir süreçtir benlik ayrı düşmüş ya da yabancılaşmış bir ego olarak değil, bir bilinç ağının ayrılmaz parçası olarak görülür. Böylece, ritüel, bir yetişkinin olduğu gibi, bir çocuğun da yaşam planını anlamasına ve koruyu ruhların bu enkarnasyon için uygun gördükleri özel rolü ifade etmesine yardımcı olur. Çocuğun fiziksel realitesini oluşturan aile üyelerinin ve arkadaşlarının da onun günlük faaliyetlerine ve ritüeline katılmaları önemlidir. Her birey, ana babasını ve sorumluluklarını belli nedenlerle seçer. Bu nedenler, çocuğun fiziksel realitesini yaratan herkes tarafından araştırılıp keşfedilmelidir. Her zaman anahtar odak sadece benliğin gelişmesini teşvik etmek değildir, aynı zamanda bu benliği yaratan bağları da araştırıp keşfetmektir. Çocukluk devresinde –örneğin küçük hayvanlarla oynamak ve onların biyosferdeki rollerini takdir etmek gibi- çocuğun yaşamı beslemenin rolünü ve bu rolün kendi benliğini keşfetmesiyle nasıl ilişkili olduğunu anlamasına yardımcı olmak için önemli ritüel uygulamalar (yönetilen oyunlar) oluşturulur. Her bir insanın koruyucu rolünün keşfedilmesi gereklidir, çünkü bu ruh-gücünde derinlere uzanan bir süreçtir.

Her bir yaşam devresi, yeni realiteleri araştırıp keşfetmek ve insanın insan bilinci denen engin ışık ağına, eninde sonunda nasıl uygun hale geleceğini belirlemek için bir fırsattır. Bu ışık ağı tüm diğer akıllı ve sezgili türleri kapsar ve insan ruh-gücünün en sonunda Zamanın Efendileri tarafından kehanet edildiği gibi büyük bir galaktik ışık ağı oluşturmak üzere diğerleriyle birleşmesini sağlar. Türler arasındaki bu ilişkiler ve insan uygarlıkları arasındaki daha önemli bireysel ilişkiler İki’nin Yasası’nın ilişkilerine dayalıdır. Yakınlık ilişkileri bir başkasına sevgiyle hizmet etmenin ne olduğu konusunda tam bir anlayış getirir. Bu sevgi enerjisi insan uygarlığının temeli ve onun varlığını sürdürmesinin en büyük nedenidir.

Meseleyi özetlersek, bu yasalar –Bir’in, Dört’ün, Yedi’nin ve On’un Yasaları- foton kuşağına girmeden hemen önceki devrede kitlesel inişler gerçekleştiğinde bu uygarlığınıza verilecektir. Çünkü uygarlığınız giderek tam bilinçli bir galaktik insanlar uygarlığı haline gelecektir. Bir kez galaktik bilinç ağına girdiğinizde güneş sisteminde başarıyla koruyuculuk yapmanız için  gerekli kuralları bilmeli ve sorumlulukları kabul etmelisiniz. Dünya üzerinde yaşayan insanlar değişim ve dönüşüm geçirmek üzeredirler. Sizler gerçekleşecek tüm bu şeyler için hazır olmalısınız. Sirius Konseyi’nin size Sirius Yasaları üzerine temel bir rehber sunmuş olmasının nedeni de budur. Bu ilişki yasaları hayati bir öneme sahiptir; ancak bu yasaların sadece bir başlangıç oluşturduklarını da anlamalısınız. Bu basit başlangıç (giriş), asıl mirasınız olan Lyra/Sirius (galaktik insan) uygarlığının tüm anlamını daha iyi kavramanızı sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Bu bölümde verilen bilgiler hakkında zihninizde birçok soru uyanabilir. Aşağıda, Virginia Washta’ya “Galaktik İnsan Uygarlığı” konusunda verilen bilgilerle ilgili sorular sormaktadır.

Soru ve Cevap Bölümü

Virginia: Sirius’un nasıl bir şey olduğunu anlamak istiyoruz; bu konuda uygun gördüğünüz bilgileri verebilir misiniz?

Washta: Lütfen, önce bazı tanımlar yapmama izin verin. Çok-yıldızlı bir sistem, bir yıldız sistemleri kümesidir. “Yıldız sistemi” bir güneş ve onun çevresinde dönen gezegenler sistemine bizim verdiğimiz isimdir. Sözlerime, Sirius çok-yıldızlı sistemindeki bazı yıldız sistemlerini tarif ederek başlayacağım ve sonra Sirius B yıldız sistemindeki kendi gezegenimi anlatacağım.

Sirius çok-yıldızlı sistemi dokuz yıldızdan oluşur, ama bunlardan dördü burada açıklanması gereken bir öneme sahiptir. Sirius A, orijinal insan-olmayan varlıkları içerir ve o Sirius çok-yıldızlı sistemini oluşturan yıldızların en büyüğü ve en parlağıdır. Sirius B, galaktik insanların gezegenlerini içerir. Sirius C ve Sirius D depolama ve yönetim görevleri için kullanılır, çünkü bizler galaksinin bu bölgesindeki diğer gezegen sistemleriyle geniş çapta bir alışverişi sürdürmekteyiz.

Sirius A’nın, insan-olmayan yaratıkların yaşadığı üç gezegeni vardır. Bu yaratıklar tamamen bilinçli varlıklardır ve yedi-sekiz kadem uzunluğundaki bir aslanın yapısında sahiptirler. Bunlar, bir kedininkine benzer bir kürkle kaplı olmaları ve arslan benzeri bir yüze sahip olmalarının dışında, çok insanımsı görünürler. Bu varlıklar, biz Sirius B sitemini ilk kolonileştirdiğimizden beri, tarihimizde önemli bir rol oynayan müthiş akıllı ve harika yaratıklardır.

Biz Sirius B güneş sistemimizde iki ana gezegende yaşarız. Dünyanıza benzeyen birincisi, güneşimize dördüncü uzaklıktaki gezegendir. İkincisi ise güneşimizden üçüncü uzaklıktaki gezegendir ve dördüncü gezegene oranla sudan daha yoksundur. Bu dördüncü gezegen, Sirius B yıldız sisteminde kolonileştirilen iki gezegenden ilkiydi. Bu olay (Dünya zamanı ile) 4.3 milyon yıl önce Galaktik Federasyon’un ilk örgütlendiği dönemde gerçekleşti. Bize bu kolonileştirme dönemimizde az önce tarif ettiğim Sirius A’lı yaratıklar yardım ettiler. Bu yaratıklar bize yardım ettiler, çünkü onlar sadece Sirius A’nın kendi gereksinimleri için gerekli olduğuna inanıyorlardı ve diğer Sirius yıldız sistemlerini kolonileştirmekle hiç ilgilenmiyorlardı.

Bizim gezegenimiz Dünyanız’dan yaklaşık bir çeyrek kat daha büyüktür. Onun coğrafyası da Dünya’dan çok farklıdır. Dünya bir su gezegeni oluşuyla benzersizdir. Bizimki, Dünya’dan farklı olarak temelde bir su gezegeni değildir; ancak bizim nispeten sizin Pasifik Okyanusunuz’un büyüklüğünde olan büyük bir okyanusumuz var. Bu büyük okyanus bir dizi kıta ile çevrilidir.

Neredeyse ada gibi kıtalara sahip olan sizin gezegeninizden farklı olarak, bizim gezegenimizde kıtalar çoğunlukla birbirine bağlıdır. Tek büyük okyanusumuza yakın uzanan yüksek sıradağlar kıyıda çok küçük kumsallar bırakırlar. Bizim beyaz kumumuz çok azdır, kumsallarımıza daha çok kırmızımsı-kahverengi bir kum hakimdir. Bizim toprağımız ise sizin koyu, neredeyse siyah renkli toprağınızdan çok farklıdır; bizim topraklarımız daha çok turuncu ve kahverengi-mor renklerdedir ve genelde turuncumsu-kahverengi bir görünüm sergilerler.

Kıyı boyunca uzanan az sayıdaki sıradağın dışında, genelde geniş tepeli düzlükler bir uçtan bir uca uzanır. Ve bu düzlüklerde hem geniş nehirlerimiz hem de büyük göllerimiz yer alır. Bize göre, bu çok güzel ve muhteşem bir gezegendir ve hala ilk bozulmamış haliyle korunmaktadır. Gezegenimizin koruyucuları ve idarecileri olarak, Lyra/Sirius uygarlığı bu gezegen sistemini ilk kolonileştirdiğinde burada bulunan orijinal flora ve faunayı koruduk. Sirius B ayrıca, sizin sarı-beyaz güneşinizden farklı olarak mavi-beyaz bir güneşe sahiptir. Sonuç olarak, Güneş bizim gökyüzümüzde mavimsi bir tonda parlar. Bizim gün batımımızı gören birçokları, bu renklerin hayal edilebilecek en harika turuncular, morlar ve turuncu-kahverengi tonları olduklarını ve yeterince tarif edilemeyecek kadar güzel olduklarını söylerler.

Gezegenimizin üzerinde, bir zamanlar Dünya’da bulunana eşdeğer bir Gökkubbe vardır. Bu Gökkubbe, gezegenin korunmasını ve Siriuslular’ın uzun ve sağlıklı yaşamlar sürmelerini ve tamamen tahmin edilebilir bir hava durumu sağlar. Gezegenimize genelde, sizin gezegeninizde yarı-tropik denilen bir iklim tipi hakimdir. Bizim Sirius gezegenlerimiz, özellikle üçüncü gezegenimiz Dünya’dan biraz daha sıcaktır.

Bizim takvim yılımız sizinkinden biraz farklıdır. Biz 440 gün (her biri 40 gün olan 11 ay) uzunluğunda bir güneş yılına sahiptir. Bunun nedeni, gezegenimizin Dünyanız’a kıyasla kendi güneşimize biraz daha uzak bir yörüngede bulunmasıdır. Bizim bir günümüz, aşağı yukarı, Dünya’nın 24 saatlik devresine eşit sayılabilir; bizimki ondan biraz daha uzundur ama biz takvim sistemimizi bu 24 saatlik sisteme göre sürdürmenin yollarını bulduk. Geçmişte gezegeninizin kolonileştirmek üzere seçilmesinin nedenlerinden biri de budur. O, Lyra takımyıldızındaki bizim gezegenlerimizdekine benzeyen aynı 24 saatlik gece-gündüz sistemine sahiptir. Eğer Maya takvimini incelerseniz, bizim Sirius galaktik zaman takvimimizin temel unsurlarını anlamaya başlayabilirsiniz. (Dünya insanının galaktik zamanı incelemesi ve deneyimlemesi önemli ve gereklidir. Maya takvimi bu çalışma için mükemmel bir başlama noktasıdır.)

Sirius B gezegen sisteminin bizim için benzersiz özelliği de, onun doğal bir güzelliğe ve bol yaşam enerjisine (pranaya) sahip olmasıdır. Bu yaşam enerjisi onu son derece olağanüstü kılar. Yaratıklar ve bitki yaşamı da çok farklıdır. Örneğin, bizim ağaçlarımız Dünya’daki ağaçlardan farklı olarak şaşırtıcı bir renktedir, çünkü onların çoğu kahverengi olarak şaşırtıcı bir renktedir, çünkü onların çoğu kahverengi yerine mor kabuğa sahiptir. Belki size en ilginç gelecek olan şey, bizim (ızgara biçimindeki) gezegensel enerji hatları sistemimizin farklı güç noktalarının (enerji merkezlerinin) yakınına inşa edilmiş devasa yer altı kentlerinde yaşamamız olabilir. Ancak, bu kentler sizin düşünebileceğiniz gibi ilkel, karanlık yerler değildir. Bunlar ışık kentleridir. Bir Gökkubbe’nin altında, doğanın insan yapısı mekanlarla bozulmadığı bir gezegende, ışık dolu yer altı kentlerinde yaşamak insanların uzun ve harika bir yaşam sürmelerine olanak verir. Buna ek olarak, yer üstünde, hemen yandaki tapınak yerleriyle yüzyüze kalmanızı sağlayan küçük yerleşim kolonilerimiz de vardır. Bu durum bizim yeryüzündeki bazı enerji kalıplarını deneyimlememize ve hayvanlar ve bitkilerle ilişki ve etkileşimi sürdürmemize –böylece gezegenimizin tüm düzeylerinde gerçek koruyucular olarak davranmamıza- olanak verir.
Virginia: Sirius’taki dağların ne kadar yükseklikte olduklarını söyleyebilir misiniz?

Washta: Onlar üç-dört bin kadem (915-1220 metre)’den daha yüksek değillerdir; yalnız bir dağın tepesi on bir bin kadem (3353 m.) yüksekliktedir.

Virginia: Siriusla ilgili bu tarif çok ilginç. Biz ayrıca sizin hava durumunuzu ve depremler yaşayıp yaşamadığınızı da merak ediyoruz.

Washta: Sirius’un Spiritüel Hiyerarşisi farklı yer katmanlarının tüm devinimlerini ışık ve sevgiyle kontrol etmektedir. Bu yüzden, hızlı değişimlere ihtiyaç olmaz. böylece, sizin terminolojinizi kullanırsak, bizim gezegenlerimizde (Sirius B yıldız sisteminin üçüncü ve dördüncü gezegenlerinde) hiç deprem olmaz. Ayrıca, Gökkubbemiz sayesinde, Dünya’daki gibi fırtınalar, yağmur ve gök gürlemesi de görülmez. Ancak, asgari düzeyde yanardağ patlamaları olur. Herhangi bir yanardağ faaliyeti gerekli olduğunda, bu bizler ve Spiritüel Hiyerarşi tarafından kontrol edilir.

Virginia: Teşekkürler. Bir’in, İki’nin, Üç’ün ve Dört’ün Yasaları’nı ve onların yaşamlarınızdaki günlük uygulanışlarını nasıl daha iyi anlayabiliriz? Sizin yemek yeme, uyuma, çalışma, cinsel ilişki kurma gibi normal faaliyetleriniz nelerdir? Tatile çıkar mısınız, eğlence yapar mısınız, çeşitli hobileriniz ya da zevkleriniz var mıdır? Bu konuda biraz kendi deneyimimizden söz eder misiniz?

Washta: Bunu yapmaktan mutlu oluruz, ancak bizim örneklerimizin sizinkilerden çok farklı olduğunu anlamanız gereklidir. Ama bu farklılıklarla ilgili olarak size bir içgörü vermeye çalışacağız. Her şeyden önce, sizin kökten dinci Hristiyanlarınız için İncil ne kadar kutsalda, bizim Dört Yasa’mız da bizim için o kadar kutsaldır. Biz Tanrı’ya, Zamanın Efendileri’ne ve onlardan gelen güce ve büyük ışığa çok derin bir biçimde ve bütünüyle bağlıyız. Sizin terimlerinizi kullanırsak, biz onları sayıyor, takdir ediyor ve seviyoruz. Bu Dört Yasa’nın bizim tarafımızdan nasıl kullanıldığı, onların galaktik uygarlığınızı inşa ederken Dünya’da nasıl kullanabilecekleri konusunda size bir fikir verebilir.

Bir’in Yasası hakkında ilk anlaşılması gereken şey, onun enkarne olan ruh-gücünün enerji kalıplarına yön vermesidir. Bu eylem, ruh-gücünün kendisine ayrılmış yolu hatırlayıp izlemesi için gerçekleştirilir. Bu işlem, çocuğun büyüme süreciyle ilgilenen klan grubunun danışmanları, çocuğun ana babası ve yakın ailesi vasıtasıyla yapılır. Böylece, her bir kişi, doğar doğmaz, kim olduğu ile ilgili temel kavrama sahip olur. Bir bebek doğduğunda yapılan ilk şeylerden biri, bebekle telepatik ilişki kurarak, ona sürekli olarak yolunun ne olduğunu sormaktır. O, ana-babasını neden seçtiğini, neden o klanda ya da süper-ailede bulunduğunu, seçtiği cinsiyetin kendi tekâmülünü ve yapacağı hizmeti nasıl destekleyeceğini vs. berrak bir biçimde bilecektir.

Sonra biz bu bilgiyi alıp, işe bebeğin ruhsal rehberlerini ve meleklerini de katarak bir sonraki düzeye aktarırız ve bu rehberlerin bu kişiye yaşamı boyunca nasıl yardım edeceklerini berrak bir biçimde tasvir ederiz. Böylece, bebek ile danışman, ana baba, aile ya da klan arasında sürekli bir iletişim vardır. Bu sürece yardımcı olmak için, daha önce sözünü ettiğimiz ritüelleri kullanırız.

Bir’in Yasası için yapılan temel ve en önemli ritüellerden biri, bireylerin bir halka şeklinde oturup amaçlarını açıklamaları ve birbirlerine olan sevgilerini ifade etmeleridir. Böylece, benliğini anlama ve büyük sevgiyi birbiriyle paylaşma kavramı sağlamlaştırılıp dengelenmiş olur. Bunlar günlük yaşamımızda bizim için normal türde ritüellerdir. Bizler sürekli olarak bu sevgiye örnek oluşturur ve öğretiriz.

Sevgi ve ruhen besleme bizim tüm uygarlığımızın temel koşulu olduğundan, bir çocuk ta en başından itibaren hem ana babası hem de yakın ailesi tarafından sevilip bakıldığını öğrenir. Bu yakın aile sadece teyzeleri, amcaları, nineleri, dedeleri vs. değil, belki altmış sevgi dolu varlığı kapsar. Sizin anlayacağınız, hiçbir Siriuslu doğumundan itibaren sevilme trajedisi yaşamaz. Tüm bir toplum o çocuğa sürekli olarak sevgi gösterdiğinde ve onu ruhen beslediğinde, bu sizin Dünyevi ölçülerinize göre cennette yaşamaktır.

Virginia: Siz burada aileden mi söz ediyorsunuz?

Washta: Aileden, ama bu aynı zamanda klanlarımızla da ilgili bir durumdur. Klanlar, alt-klanlar dediğimiz birçok ve çeşitli bölümlere ayrılmıştır. Dünya’da siz geleneksel olarak buna büyük ya da geniş aile dersiniz. Bu üyelerin her biri çocuğa sevgi ve ilgi gösterir ve çocuğun enkarnasyonunda kendisi için seçtiği misyonu destekler. Onlar sevgilerinin bir ifadesi olarak kucaklar ve onunla oynarlar ve ayrıca ihtiyaç olduğunda, çocuğa öyküleri kullanarak öğütler de verebilirler.

Öykü anlatma zamanı, bir çocuğu yetiştirmenin çok önemli bir parçasıdır; yetişkinler, çocuğu kendisini keşfetmeye teşvik etmek amacıyla, onunla kendi çocukluk ve yetişme deneyimlerini sürekli olarak paylaşırlar. Yaptığımız bir başka şey de çocuğa, daha sonra yetişkinlik yaşamında kullanabileceği ortak ev eşyaları, hatta değerli şeyler vermektir. Ayrıca, çocuğunkine benzer yaşam misyonları olan yetişkinler de –çocuğun gelecekteki misyonuna bir hazırlık olarak- onunla buluşur ve sevgi enerjilerini paylaşırlar. Böylece, diğer varlıklara ve gezegene gelecekte sunulacak hizmet ve sevgi üzerinde sevinçle odaklanılır. Bu odaklanma kavramı da Bir’in Yasası’nın çok önemli bir parçasıdır.

Kişi kendini, daha önce ne yaptığını ve tüm bunların şimdi başarması gereken şeyle ilişkisini anlamalıdır. Bu, yaşamda daha sonra kişiyi İki’nin Yasası’na götürür ki bu yasa, ilişkiler ya da birbirine bağlanma –cinsellik ve ilişkilerin bir tabu (yasak) değil, normal bir süreç olduğunu keşfetme- ile ilgilidir.

Tüm bunlar, İki’nin Yasası’nın temeli olan yakınlık deneyimini yaratır. Burada, iki eşit eş hizmetlerini birlikte yaratırlar ve birbirleriyle bu hizmeti destekleyecek şekilde etkileşimde bulunurlar. Biz Siriuslular’ın amacı, hem birbirimiz için büyük bir destek ağı oluşturmak, hem de gezegenimize, yıldız sistemimize ve galaksimize koruyuculuk hizmetimizi sunmak amacıyla birlikte davranmaktadır. Bu İki’nin Yasası süreci, eşleri, hizmetlerini dış bilinç dünyasına –ve galaksimizde ve hatta yaradılış boyutlarındaki yaşamın birbirine bağlılığı ile ilgili büyük yasalara- aktarmaya hazırlar.


Tüm bu birbirini anlama süreci hem sevgi öykülerini kullanarak hem de tüm gezegendeki başarılı eşlerin belirgin örneklerini görerek sürer. Bizim mükemmel danışmanlarımız, eşlerin kendilerini ifade etme becerilerini geliştirme ve birbirlerini deneyimleyişlerini sürekli derinleştirme konusunda yardımcı olarak bize hizmet ederler. Onların örnek oluşturma ve rehberlik yapma rolleri, her bir varlığı kendi iç benliği ile bağ kurmaya teşvik eder ve buna yardımcı olur. Danışmanlar, eşlerin yaşadıkları şeyleri idrak etmelerine yardımcı olarak, dürüst diyalog yoluyla, onları sorunları halleden ve sevgi dolu çözümler bulan yüksek benliklerine yönlendirirler. Böylece, bizim yasalarımız bu büyük sevgi ve hizmet ağını yaratırlar. Bu, insanların sahip olmaları niyet edilmiş temel doğalarıdır.

Virginia: Siriuslular hakkında daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz? Örneğin, Siriuslular’ın dış görünümleri nasıldır… ömürleri ne kadardır… ne tür yiyeceklerle beslenirler… uyku düzenleri nasıldır… ne tür işler yaparlar ve nelerden zevk alırlar? Yani, bize ilginç gelebilecek şeyleri öğrenmek istiyoruz.

Washta: Önce, tipik Siriuslular’ın bir tasvirini sunacağız. (Bkz. Şekil 24: Tipik Sirius Erkeği ve Şekil 25: Tipik Sirius Kadını.) Sonra diğer sorularınızı yanıtlayabiliriz.


Biz tam-bilinçli varlıklardan oluşan bir uygarlığa sahibiz. Prana enerjisinin çok yüksek olduğu bir gezegende yaşayan tam bilinçli varlıklar olarak, özellikle enerjimizi desteklemek üzere oluşturulmuş canlı sebze ve meyvelerin bir karışımı olan yemekler yeriz. Kolayca ve tamamen hazmedilmek üzere yapılmış bu enerji verici yiyecekler günde iki kez yenir.

Biz günde yaklaşık bir buçuk-iki saat uyuruz, çünkü saf yiyecekler ve sürekli solunan büyük prana enerjisiyle uyku artık çok gerekli değildir. Buna rağmen, üç-dört bin yıl yaşarız.

http://www.dunyaana.com/images/g.i%20%20bol%209-4.jpg

Bizim fiziksel bedenimiz ve ışık bedenimiz bir olduğundan, genelde ömrümüzün uzunluğunu kendimiz belirleriz. Şimdiki yaşamımızın tamamlandığını hissettiğimizde, daha yüksek enerji kalıplarına yükselebilir ve yeniden atanmayı talep edebiliriz. Söylediğimiz gibi, bu genelde sizin Dünya yıllarınızla üç-dört bin yıl alır. Bu yüzden, biz yaş, beslenme ve uyku açısından tamamen farklı bir toplumuz. En önemlisi, gerçek ölüm yoktur.

Bizim yaşam sistemimizi ya da aşamalarımızı deneyimleme biçimimiz de sizinkinden çok farklıdır. Örneğin, çok uzun yaşadığımızdan, çocukluk ve gençlik arasındaki devrenin tamamlanması yetmiş yıl sürer. Bu yetmiş yıllık sürede tüm Bir’in Yasası süreci anlaşılabileceği noktaya kadar geliştirilebilir. Bu ilk yetmiş yıllık –rehberlerin yardımıyla gerçekleştirilen- ruhsal tekamül devresinde genelde cinsel ilişkiler kurulmaz.

Sizlerle birçok açıdan farklı olmamıza karşın, eğitime inancımız açısından sizlerle benzeşiriz. Ayrıca bizler tatile çıkmaktan da hoşlanırız. Böyle zamanlarda başka yıldız sistemlerine ya da gezegenimizin başka bölgelerine gidebiliriz ve oralarda meditasyon yapar veya oyunlar oynarız. Bizler de partilere gider dans ederiz, orada diğer klanların üyeleriyle görüşür, konuşur, birlikte eğleniriz; birbirimizin şakalarına güler ve birbirimize özellikle yaşlı üyelerden dinlediğimiz ilginç öyküleri anlatırız. Yıllar boyunca kazandıkları tüm bilgelik sayesinde bu yaşlı üyelerin öyküleri çok büyüleyici olabilir. Siriusta biz bilgeliğin kazanılmasının iki bin yıl aldığına inanırız. Bundan dolayı, ömürlerini tamamlama aşamasına yaklaşan yaşlı Siriuslular’a büyük bir saygı gösterir ve onları bu partilere katılıp öykülerini bizlerle paylaşmaya yürekten teşvik ederiz.

 http://www.dunyaana.com/images/g.i%20bol%209-5.jpg

Yaptığımız önemli projeleri ya da öğrendiğimiz şeyleri paylaşmaktan da sevinç duyarız. Örneğin, bir dış-biyoloji keşif seferine katılıp tamamen yeni bir yıldız sistemine gitmişsek, dönüşte biyologlara ya da dış-biyolojinin farklı kavramlarını inceleyen kişilere brifingler veririz. Böylece, bu sefere katılamamış olanlar da öğrendiğimiz şeyleri paylaşmış olurlar.

Virginia: Öğrendiklerinizi birbirinizle nasıl paylaşırsınız? Gittiğiniz yerlerin fotoğraflarını, filmlerini mi çekip gösterirsiniz, yoksa o yerleri telepati yoluyla zihinden zihine tarif mi edersiniz?

Washta: Biz sizin şaşırtıcı bulacağınız imgeleme ve telepatik güçlerin kullanımı yoluyla iletişim kurabiliriz. Biz keşfedilen şeyin bilgisini zihin-gözümüzden geçirebiliriz ve diğer, tamamen telepatik varlık, bu imgeleri ve bilgiyi olayın kapsüllenmiş bir versiyonu olarak alır. O derhal o konuda yorumda bulunabilir. Bu, hiç kuşkusuz, Dünyalı varlıklar için hayret verici bir şeydir. Eğer bizim sosyal toplantılarımızdan birine gidecek olsaydınız, bir keşif seferinden dönen bir grup bilim adamının başka bir grup bilim adamıyla hiçbir sözcük kullanmadan telepatik olarak konuştuklarını görebilirdiniz. Bununla birlikte, onlar çok heyecanlı görüneceklerdi ve siz neler olup bittiğini merak edecektiniz.

Virginia: Evet, teşekkür ederiz. Bu, sizin kitaplar ve diğer araçları kullanarak bilgileri fiziksel kütüphanelerde kaydetmediğiniz anlamına mı geliyor?

Washta: Bizim de kütüphanelerimiz vardır ama biz aynı zamanda, her birimizin, neredeyse (dünyanızdaki insanların anlayacakları bir benzetme kullanırsak) Birleşik Devletler’in Kongre Kütüphanesi’ne eşdeğer muazzamlıktaki kendi bilinç kütüphanemizi taşıdığımızı da biliyoruz. Bundan dolayı, daha fazla öğrenebilmek için sürekli olarak kendi kütüphane kitaplarımızı birbirimizle değiş tokuş ediyoruz. Öğrenmek bizim için büyük bir sevinç ve heyecan kaynağıdır. Biz onunla ilgili şakalar yapar güleriz, onun hakkında şarkılar yaparız. Evet, biz tüm öğrenme kavramı ile ilgili olarak sürekli heyecan duyar ve bu konuda zorlanırız; ve hem öğrenmek hem de içsel tekamül bizim toplumumuzun çok önemli bir parçasıdır.

Virginia: Sizin de müzik, sanat, el sanatları ve hobileriniz var mı?

Washta: Evet. Sanatsal hobilerimiz vardır ve kendilerine bahşedilmiş büyük ses nedeniyle sürekli şarkı söyleyen insanlar vardır. Biz ayrıca enstrümanlar çalabilir ve çeşitli müzikal eserler besteleyebiliriz. Bunların bazıları bizim geleneksel müziğimize dayanır, ama aynı zamanda diğer insan ve insan-olmayan türlerin eserlerini de öğrenmekten hoşlanırız ki böylece sanat ve müziklerini anlayarak onların tüm kültür ve kavramlarını kavrayabiliriz.

Virginia: Çok güzel. Son olarak sözünü etmek istediğiniz başka benzerlikler ya da farklılıklar var mı?

Washta: Sadece, insan ruhu hakkında basit ama çok önemli bir gerçeği yinelemek isteriz. Mevcut dünyalarımız arasındaki farklılıklara rağmen, ruhlarımızın enerji modeli temelde aynıdır. Fark sadece, bizim ışık bedenlerimizle tam bilinçli olmamız, sizin ise –insanlarınızı mutasyona uğratmış çeşitli genetik deneyler yüzünden- büyük ışık ve sevgi güçlerinizle bağlantınızın kesilmiş olmasıdır.

Sizi şükranla tanıyor ve bu sevgi ve ışık enerjilerini bir araya getirmeye çalışma konusundaki cesaret ve kararlılığına çok saygı duyuyoruz. Sizin çabalarınız –bizler çok uzun zaman önce büyük evrensel kaynak (Tanrı) tarafından saptanmış büyük ilahi planın tamamlanışı çerçevesinde bir araya gelirken- karşılıklı olarak iki dünyamızın kaderlerine çok yardımcı olacaktır.

Share

Bu site özeldir ve ticari amaç taşımaz.

Copyright © Dünya Ana